Ukrayna yeniden sokakta

Ukrayna’da muhalefet, AB ile ortaklık ve serbest ticaret anlaşması görüşmelerinin hükümet tarafından askıya alınması nedeniyle, 21 Kasım’dan itibaren sokaklara döküldü, protesto eylemlerine başladı. Başkent Kiev’in merkezinde bulunan Belediye Sarayı ve Sendikalar Federasyonu binaları muhalefet tarafından işgal edildi ve eylemin üssü olarak kullanılmaya başlandı. Eylemcilerin talebi, devlet başkanı Yanukoviç ve Asarov hükümetinin 2015 yılı Ocak ayında yapılacak olan seçimleri beklemeden istifası ve geçici hükümetin kurulması.

Ukrayna, Rusya ile “Batı” arasında kıran kırana hegemonya mücadelesinin sürdüğü bir ülke. Tarihi boyunca ikisinin arasında kalmış. Mesela Ekim Devrimi gerçekleştiğinde, I. Emperyalist paylaşım savaşını bitiren anlaşmayı imzalarken, Troçki’nin hataları sonucunda, Ukrayna’yı bırakmak zorunda kalmış sosyalist Sovyetler Birliği. Ukrayna 1922’de yeniden katılabilmiş Sovyet ülkesine. II. Emperyalist savaş döneminde, yeniden Alman işgali altına girmiş. Almanya’nın yenilmesi ve Ukraynalı komünistlerin etkisiyle bu defa da başaramamış. Ancak bu durum, Ukrayna’nın sosyolojik olarak ikiye bölünmesini engelleyememiş. Batısı Almanya’ya bakarken, doğuda Rusya’ya yakın bir tablo şekillenmiş. Ekonomik olarak da, Rusya’ya bağımlılığı daha fazla olmakla birlikte, iki tarafın ortasında kalmış Ukrayna.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Ukrayna’nın AB’ye en hızlı koşan ülkeler arasında yer almasında, bu tarihin rolü büyüktür. Bölünmenin ardından gelen hızlı yoksullaşma ve sefaletin doğurduğu tepki, Batılı emperyalistlerin parlak ambalajlı vaatlerinin etkili olmasına neden olmuştur. Keza 2004 yılında, devlet başkanlığı seçimlerini Rusya yanlısı Yanukoviç’in kazanmasının ardından, muhalefetin harekete geçerek haftalar süren eylemler gerçekleştirmesi ve bu nedenle Yanukoviç’in istifa ederek yönetimi AB-ABD yanlısı Yuşçenko’ya bırakması, yine aynı çelişkili durumun ürünüdür. “Turuncu Devrim” olarak literatüre geçen bu hükümet değişikliği, doğrudan ABD tarafından finanse edilen ve örgütlenen bir hareketin, kitlelerde belli düzeyde yankı bulmasıyla başarıya ulaşabilmiştir. Ancak bu hükümet darbesinin ömrü fazla olmamış, AB-ABD işbirlikçisi hükümet, yolsuzluk dosyalarının ortaya saçılmasıyla yerle bir olmuş, Rus işbirlikçisi Yanukoviç 2010 yılında yeniden devlet başkanlığına seçilmiştir.

Rusya ile ekonomik bağları güçlüdür dedik. Mesela doğalgaz konusunda Rusya’ya mutlak bağımlıdır. Avrupa’ya giden doğalgaz boru hattının Ukrayna’dan geçiyor olması, Ukrayna ile Rusya’nın yaşadığı her sorunda Avrupa’ya giden gazın da riske girmesine yol açmaktadır ki, bu durum AB’yi rahatsız eden unsurlar arasındadır. Keza Kırım limanında Rus donanması bulunmaktadır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, Karadeniz’deki kıyı üstünlüğünü kaybeden Rusya için, Ukrayna limanlarında bir donanmaya sahip olmak, vazgeçilmez önemdedir. Ayrıca Ukrayna’yı kaybetmek, AB ve ABD’nin, tabi NATO’nun doğrudan Rusya sınırlarına dayanması anlamına gelecektir ki, Rusya bunu engellemek için tüm kozlarını oynamaktadır.

Ukrayna’da son yaşanan olayların kaynağında, yine AB ve ABD ile Rusya’nın hegemonya çatışması sözkonusudur. Yanukoviç, AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamayı reddetmeden hemen önce, Moskova’ya bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Burada, Yanukoviç’in Rusya, Kazakistan ve Belarus tarafından kurulmuş olan Gümrük Birliği’ne katılma konusunda anlaşma yaptığına, bu nedenle AB’ye tavır aldığına ilişkin söylentiler sözkonusudur.

Ukrayna’da sokağa dökülen muhalefet, 2004’te olduğu gibi, AB’den ve ABD’den beslenmektedir. Eylemlerin başlamasının ardından, AB müzakere grubunun, ABD’li yetkililerin, Polonya, Almanya, Gürcistan, İspanya gibi ülkelerin muhalefete desteğe gelmesi, bunun kanıtlarından biridir. Keza eylemcilerin, Kiev’in sembollerinden biri olan Lenin heykelini tahrip etmeleri de durdukları yerin göstergesidir.

Rusya ise karşı atak olarak, Ukrayna’ya verilen doğalgazın fiyatının düşürülmesi, eylemlerde gözaltına alınanların affedilmesinin sağlanması gibi adımlar atarak, hareketin kitle desteğini azaltmayı hedeflemektedir. Bugün için Rusya’nın ağırlığının yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Ancak kitlelerin asıl beklentisi olan ekonomik refah, herhangi bir emperyalist ülkeden değil, kitlelerin kendi mücadelesinden gelecektir.

Bunlara da bakabilirsiniz

29 işçinin katledilmesi protesto edildi

İstanbul Gayrettepe’deki Masquerade Club’ta 2 Nisan’da çıkan yangında 29 işçi katledildi. Daha İliç’te yaşanan madenci …

Hak verilmez alınır ZAFER SOKAKTA KAZANILIR!

Türkiye, bir seçimi daha geride bıraktı. AKP’li yıllar seçimlerle geçti. Seçimlerin tek başına demokrasiyi geliştirmediği, …

Sosyalizmde yerel yönetimler

Günümüzde üç çeşit yerel yönetim anlayışından sözedilmektedir: Kıta Avrupası, Anglosakson ve Orta-Kuzey Avrupa yerel yönetim …