Yeni internet yasası onaylandı

tomaya-hucum

İnternet yasağının onaylandığı, 16 Şubat günü, ironik bir şekilde Cumhurbaşkanı Gül’ün twitter hesabından duyuruldu. Esasında bu yasa, devletin uzun süredir gündemindeydi. Kitlelerde oluşan tepkiler nedeniyle yasalaştıramıyorlardı. Haziran Ayaklanması sürecinden sonra gündeme getirildi, 17 Aralık’ta açığa çıkan yolsuzluklar, internete düşen görüntü ve ses kayıtları üzerine hızlandırıldı ve yasallaştı.

İlk olarak 22 Kasım 2011’de devreye giren ve “Güvenli İnternet Hizmeti” adı altında cilalanan filte uygulaması, yoğun tepkiler ve eylemler üzerine geri çekilmişti. O dönem Youtube başta olmak üzere birçok site filtrelenmiş, verilen raporlarda Türkiye internet özgürlüğünü ihlal eden ülkeler sıralamasında yer almıştı.

17 Aralık operasyonunun hemen ardından yeniden düzenlenip, mecliste kavgalı-yumruklu görüşmelerin ardından, 5 Şubat’ta yasallaştırıp Abdullah Gül’e gönderildi. Gül ise bir iki maddenin gözden geçirilmesini isteyerek, 16 Şubat’ta yasayı onayladı.

Yeni yasaya göre artık internetteki her haber ya da görüntü, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından yasaklanabilecek. TİB istediği taktirde İnternet sağlayıcıları bütün özel bilgileri vermekle yükümlü kılınıyor. Bu özel bilgileri vermeyenler ise cezalandırılacak. İnternette daha önce bir yasaklama kararının alınması için mahkeme kararı gerekiyordu. Yeni yasayla mahkeme engelini ortadan kaldırmış oldu. Yasa, karara uymayan internet sağlayıcılarına ağır para cezaları getiriyor. 4 saat içinde TİB’in uygun görmediği haber kaldırılmazsa günlük olarak 500-1000 TL arası para cezası getiriliyor. Hakimler, 24 saat içinde sansür kararı verebilecekler ve bu sansür kararına uymayan siteler kapatılacak. Ayrıca internet sayfaları da engellenebilecek. Engellemeler IP adresi üzerinden yapılacağı için farklı servislerden de sitelere ulaşmak mümkün olmayacak. Türktelekom, Turkcell, Vodafone, Superonline gibi internet sağlayıcılarını kapsayan Erişim Sağlayıcıları Birliği kurulacak. İtirazlar sadece bu birliğe yapılabilecek. Eğer bir kişi özel hayatının ihlal edildiğini iddia ederek TİB’e başvuru yaparsa, görüntü anında kaldırılacak. Bu özel kişilerin de kimler olacağı son yaşanan yolsuzluklardan sonra açık olsa gerek. Yasayla ticari amaçla internet sağlayıcısı olan internet cafelere de yükümlülükler getiriliyor. İnternet cafeler uyarılara uymadıkları taktide, günlük 15 bin liraya kadar para cezasıyla cezalandırılabilecek.

17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından hızlıca internete sansür yasalaştı. Başbakan Tayyip Erdoğan ve yolsuzluktan istifa eden bakan ve çocukları başta olmak üzere tüm AKP yetkilileri özel ses kayıtlarının ve görüntülerin “özel hayatı ihlal ettiğini” iddia ettiler. Oysa kitlelerin cebinden çalınan paraların kutularla götürülmesi, bankaları boşaltmak, “özel hayat” kılıfının arkasına nasıl gizlenebilir? Önceki yıllarda dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP’li yöneticilerin görüntüleri internete düştüğünde, Erdoğan meydanlarda bunları seçim malzemesi olarak kullanmıştı. Gülten Kışanak’ın ses kayıtlarını “kimse bilmiyor ama bunlar MHP ile ittifakı konuşuyorlar yakında internete düşer” diyerek kendisi duyurmuştu. Kendi çıkarları doğrultusunda yayın yapıldığında internete övgüler dizen aynı AKP hükümeti, kendisini eleştiren, yolsuzluklarını açığa çıkaran yayınlar sözkonusu olduğunda, yasakçılıkta, sansürde sınır tanımıyor.

İşlerine geldiğinde AB mevzuatlarını kitlelerin önüne koyan hükümet, AB’nin yaptığı kurallara aykırı açıklamalarını hiçbir şekilde dikkate almıyor. Dünyada internet yasakçılığı konusunda Uganda’yla yarışan AKP hükümeti, hala interneti sansürlemediklerini, hatta özgürleştirdiklerini, kurallara bağladıklarını iddia edebiliyor.

İnternet yasasının bir yanı kendilerine yapılanları engellemek ise, diğer yanı asıl olarak işçi ve emekçileri fişlemek, baskı altında tutmak içindir. Haziran direnişinden sonra devlet sosyal medyayı engellemenin yol ve yöntemleri üzerinde duruyordu. Direniş sonrasında facebook ve twitter’dan yazılan yorumlar ve haberlerle ilgili kişilerin özel bilgileri istenmiş, facebook vermeyi kabul ederken, twitter vermemişti. Direnişçilere yapılan birçok operasyon da internetteki paylaşımlar baz alınarak yapılmıştı. Devlet devrimcilere yaptığı operasyonların birçoğunu digital ortamdan elde ettiği “belgeler”e dayandırmış, onlarca yıla varan hapis cezalarına çarptırılmasına neden olmuştu.

Yani “özel hayat” işçilere ve emekçilere, muhalif güçlere gelince ihlal edilebilecek, devletin kurumlarına, hükümete gelince gizlenebilecekti. Halktan aldıkları paraları kendi ceplerine indirdikleri halde bunun duyurulmasını suç sayacaklar!

Hangi sansürü koyarlarsa koysunlar, hangi yasayı çıkartırlarsa çıkarsınlar, kitlelerin biriken öfkesinden kurtulamıyorlar, kurtulamayacaklar. Yıllardır sokaklara çıkan işçiler ve emekçiler, internet sansürüne karşı da sokakları doldurdular. On binlerce kişi sokaklarda çatıştı, bu yasayı istemediklerini  haykırdılar.

Bunlara da bakabilirsiniz

Rojava’ya saldırılar İsviçre’de protesto edildi

Türkiye ordusunun Rojava’ya ve Irak Kürdistanı’na dönük saldırıları, İsviçre-Basel’de kitlesel bir yürüyüşle protesto edildi. Şehrin …

Yeni “çözüm süreci” kimin ihtiyacı?

TBMM’nin 1 Ekim’deki açılışında, Devlet Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına gelip tokalaşması, “yeni çözüm süreci”nin başladığının …

Devrim Kartalı Remzi Basalak

Remzi Basalak, 1963 yılında Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. Az topraklı çiftçi bir ailenin çocuğuydu. İlkokulu …