Bu 1 Mayıs da diğer bütün 1 Mayıs’lar gibi büyük bir heyecanlı bekleyiş sonunda geldi. Geçen yıl türlü bahanelerle yasakladıkları 1 Mayıs alanı Taksim’i, bu yıl da yine incir çekirdeğini doldurmayacak nedenlerle yasakladılar. Ve geçen seneki gibi, 1 Mayıs’ta Taksim’e giden bütün yolları yine kapatacaklarını söylediler.
Ama bizim için hiçbir önemi yoktu bu açıklamaların, bu kararların….
Her ne olursa olsun, 1 Mayıs’ta da yerimizde, yani Taksim’de olacaktık. Olamazsak bile, bulunduğumuz her yerde direnecek ve her yeri Taksim’e çevirecektik. Öyle de oldu.
* * *
Bir gece öncesinden DİSK binasına yakın bir noktada olan arkadaşımızda kaldık. Bütün gece, bir gün sonrası 1 Mayıs’ı nasıl geçireceğimizi konuştuk. Hiç kimsenin gözüne uyku girmiyordu. Öylesine heyecanlıydık ki… Erkenden kalkmamız gerektiği için 2 saatlik bir uykuyla kalkıp hemen evden çıktık. İkişerli-üçerli gruplar halinde buluşma yerine gitmeye koyulduk. Önden giden arkadaşlarımız birçok yolun kapatıldığını ve geçişlerin engellendiğini söyledi. Sonrasında arka sokaklardan bir şekilde DİSK binası önüne çıktık.
Vardığımızda DİSK binası ve çevresi çok kalabalıktı ve ara sokaklardan sloganlar gelmeye devam ediyordu. O an her sokağın dolmaya başladığını düşünmüştüm. Ardından “Beşiktaş’ta müdahale başlamış”, “Cevahir Otel civarında gaz atmaya başlamışlar” gibi birçok ses yükselmeye başladı. Biz de o sırada Halaskargazi Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçmek için hazırlanıyorduk.
Yoldaşlarımızla buluştuktan sonra caddeye çıktığımızda gazla, tazyikli suyla ve plastik mermiyle karşılaştık. “1 Mayıs Kızıldır, Kızıl Kalacak!” diyordu herkes bir ağızdan. Kitle bir süre çatıştıktan sonra yoğun gaz bombası ve plastik mermiyle DİSK’in çevresindeki sokaklara yayıldı. Bir yandan barikatlar kuruluyor, bir yandan sapanlarla, taşlarla, cesur yüreklerle direniş devam ediyordu.
Katil devlet öldürmek için elinden geleni yapıyor, her zamanki gibi hedef alarak gaz fişeği atıyor, her noktaya plastik mermi atıyordu. O an insanların gözlerinden okunan tek şey, öfkeden başka bir şey değildi. O an Şişli’nin neredeyse bütün sokaklarında, Çağlayan’da, Zincirlikuyu’da, Levent’te, Beşiktaş’ta, Tarlabaşı’nda, Okmeydanı’nda, Nurtepe’de, Ankara’da, İzmir’de ve daha birçok yerde aynı öfke yaşanıyordu.
* * *
Uzun bir süre bulunduğumuz sokaklarda çatışmalar devam etti. Birkaç kez daha şiddetli çatışmalar yaşandı, art arda dakikalarca gaz fişeği, tazyikli su ve plastik mermi yağdırarak içimize doğru ilerledikleri bir anda, bir yoldaşımız başından yakın mesafeden yaralandı.
Güvenli bir yerde yoldaşımın yanında durup ambulansın gelmesini beklerken, peşimizden gelen Özel Tim polislerinin, nasıl gelişine gaz fişeği sıktıklarını, caddelere onlarca plastik mermi saçtıklarını bir de arkalarından gördüm. Girdiğimiz yerin camlarına da gaz kapsülü atıp, peşpeşe plastik mermi sıktılar.
Ambulans geldikten sonra tekrar yoldaşlarımla buluştuğumda herkesin üstü ıslanmış ve gazdan sonra biraz nefes almaya çalışıyorlardı. Çatışmalar birkaç saat daha sürdükten sonra yavaş yavaş kitleler dağılmaya başlamıştı ve haberleri geliyordu. Sonunda biz de yorgun düşüp Şişli’den ayrıldık.
Beşiktaş yönüne doğru ilerledik. Barbaros Caddesi’nin başında, bir anda su sıkarak gelen TOMA’yla karşıkarşıya kaldık. Etrafımızdaki yaşlılar, evine gitmeye çalışan insanlar panikle kaçışmaya başladı. Arkamızda da başka bir TOMA olduğunu gördük. O TOMA’dan da kalabalığın içine gaz fişeği atıldı. Bir anda ortalık savaş alanına döndü. Sokak aralarına girdiğimizde gruplar halinde artık dağılmakta olan insanlar gördük. Gözaltı yapılmaya başlandığını ve kitlelerin artık çekildiğini duyduktan sonra, biz de ara sokaklardan evimize ulaştık.
* * *
Bu 1 Mayıs da yine binlerce cesur işçi, emekçi, öğrenci ve ezilen yürekle birlikte; omuz omuza vererek, mücadele ederek geçti. Her ne kadar Taksim’e çıkamamış olmanın burukluğunu içten içe yaşıyor olsak da, bulunduğumuz her safta direnişimizi sonuna kadar gösterebildiğimiz için gururluyuz. Faşist devlet istediği yasağı koysun, biz “bitti” demeden bu mücadele bitmez!
Biliyoruz, bir gün gelecek ve o gün katledilen canlarımızın, atılan her gaz bombasının, işkence gören her insanımızın hesabı sorulacak! Bizler, o günün umuduyla yaşıyoruz!
Yaşasın 1 Mayıs! Biji Yek Gulan!
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!