1970’in ekonomik kriz koşullarında işçiler, kitleler halinde, Türk-İş’ten DİSK’e geçiyorlardı. Bu durum, sermayenin ve Türk-İş ağalarının paniğe kapılmasına yol açtı. DİSK’i de fiilen kapatan, işçilerin sendika seçme özgürlüğünü yok eden ve sendikal hakları sınırlayan yeni bir yasal düzenleme hazırladılar. Yeni yasa tasarısı 11 Haziran’da Meclisten geçti. 14 Haziran’da ülke çapında değişik fabrikalardan DİSK üyesi bin kadar sendika temsilcisi bir araya gelerek, etkili bir eylem kararı alınması için DİSK yönetimine baskı yaptılar.
Şalteri indirip sokağa çıkan işçiler, bir öfke seli olup akmaya, yeni katılımlarla çığ gibi büyümeye başladı. Kalın sopaları ellerinde onbinlerce el kalktı gökyüzüne. Kocaman, kavga dolu onbinlerce yürek attı aynı anda. “Savaş Başladı!” pankartı en önde, sömürünün üzerine yürüdü onbinler. Coplar, panzerler, tanklar umurunda değildi onların.
İstanbul’da Kartal, Bakırköy, Sağmalcılar, Levent, Topçular ve Eyüp bölgeleriyle, İzmit’te, 115 fabrikadan 75 bini aşkın işçi, sokakları fethettiler. Türk Demir Döküm, Sungurlar, Otosan, Singer, Rabak, Profilo, Uzel, AEG-Eti, Aygaz, Auer, Derby Lastik ve daha niceleri, kahreden ve yaratan ellerin güvenle ve bilinçle birleştiğinde, ne muazzam bir sele dönüştüğünü gösterdiler.
Anadolu yakasında, yola ilk koyulanlar, Singer işçileri oldu. Yürüdükçe, yol üzerindeki Haymak, Otosan ve DMO işçileriyle birleşerek çığ gibi büyüdüler. İstanbul-Ankara arasının ana bağlantı yolu işçilerin eline geçmişti.
Eyüp yönünden gelen Sungurlar, Elektro-Metal ve Demir Döküm işçileri, Eyüp Karakolu’nu basarak, gözaltına alınan arkadaşlarını polisin elinden çekip aldılar. Derby Lastik işçileri Bakırköy’e, Profilo ve Grundig işçileri de Gümüşsuyu’na doğru yürüyüşe geçtiler. Akşama doğru, daha büyük bir kalabalık, Topkapı’dan Sağmalcılar’a yürüyüşe geçtiler. Yollar sloganlarla inliyordu. “Sendikalar canımız, feda olsun kanımız!” Bir sel de ellerinde “Zincirlerimizden Başka Kaybedecek Şeyimiz Yok!” yazılı pankartlarıyla Alibeyköy’den akıyordu. İzmit’te de 115 fabrikadan onbinlerce işçi ana yolları zaptetmişti.
Yürüyüşler 16 Haziran günü de sürdü. Birleşip büyüyen yürüyüş kolu, Sultanahmet’ten akarak, Cağaloğlu’na girdiler. Valiliğin önünde kurulan asker barikatını aşarak Eminönü’ne ulaştılar. Burada da polislerle çatıştılar. Polisler, canlarını zor kurtardı. Eminönü’nde toplanan işçilerle, Levent yönünden gelen işçilerin birleşmelerini engellemek için, Galata ve Unkapanı köprüleri açıldı. Ama motorlarla karşıya geçen işçilerin birleşmesini engelleyemediler.
Levent yönünden gelen işçiler polisle çatışıp, ezip geçtiler. Anadolu yakasında ise, Gebze’den gelen işçi kardeşleriyle birleşen Otosan, Arçelik ve Singer işçileri de polisle çatışarak, barikatları yıkıp aştılar. Bağdat caddesinden Kadıköy’e yürüyen işçi selinin önüne barikat kurmaya çalışan polisler, işçileri engelleyemeyince silaha sarıldılar. Bir işçi orada şehit düştü. Önlenemeyen yürüyüşünü arkadaşlarının omzunda tamamladı.
Arkadaşları vurulan işçilerin öfkesi artık dizginlenemiyordu. Ellerine ne geçerse alıp, polisleri kovalamaya başladılar. Çatışmada bir de polis öldü. Öfkeli işçiler, Adalet Partisi ilçe binasının camlarını aşağı indirdi. Polis ateş etti. Burada da birkaç işçi düştü. Şehitlere rağmen bir adım bile gerilemeyen işçiler, kaymakamlık, emniyet müdürlüğü ve resmi bina ne buldularsa yakıp yıktılar.
Devrimci bir önderlik ve örgütlülükten yoksun olan işçiler, saat 17’de fabrikalarına döndüler. İşçi sınıfının belleğinde bugün bile tazeliğini ve sempatisini koruyan 15-16 Haziran Direnişi’ni tarih sayfalarına yazdılar.
15-16 Haziran, işçi sınıfının kazanma inancını, sınıfa karşı sınıf savaşını ve kabına sığmayan öfkeyi ve militanlığı temsil eder. 15-16 Haziran, sınıf dayanışmasının en güzel örneğini sunmuştur. İki gün boyunca, DİSK ve Türk-İş üyesi işçiler, sendika farkı gözetmeden, kurşunların üzerine birlikte yürümüşlerdir.
15-16 Haziran’ın sendika ağalarına rağmen ve onlar aşılarak gerçekleştirilmesi, bugün de işçilere yol gösteriyor.
15-16 Haziran, bedel ödemekten çekinmeyen, şehitlerini omzuna alarak, tek adım bile geri adım atmadan yürüyen kararlılığı ifade ediyor.
Yaşasın 15-16 Haziran Büyük işçi direnişi!