FİFA Dünya Kupası 12 Haziran-13 Temmuz 2014 tarihleri arasında Brezilya’da yapılacak. Brezilya 2016 Olimpiyatları’na da ev sahipliği yapacak.
Bu durum, ülkedeki inşaatlara milyar dolarların harcanması demek. Mayıs ayına kadar Brezilya’da harcanan para 14 milyar Euro’yu geçti. Dünya kupası öncesi yine reklamlara milyonlarca dolar harcandı, devasa stadyum inşaatları, oteller ve yollar yapıldı. Dünya Kupası biletleri aylar öncesinden satışa çıkarıldı, canlı yayın ihaleleri yapıldı ve “futbol şöleni”ne milyarlarca insanın seferber olması istendi. Yıldız futbolcuların, milli takım formalarının tanıtımları, Brezilya’nın turistik ve cezbedici yönleri sıralandı durdu.
Kupa işçilerin kanıyla doluyor
Her büyük şölende olduğu gibi, hayatın şatafası ve eğlencesi sunulurken, devasa futbol mabetlerinin oluşmasındaki hayatlar, üzerinde yükseldiği kan ve sömürü dünyası gizlenmek istendi. Bir aylığına yaşamın diğer yüzü, yani fakirlik yokmuş gibi sayıldı.
2007’de Dünya Kupası’nın Brezilya’da düzenleneceği belli olduktan sonra, devasa inşaatlara başladı Brezilya devleti. Onbinlerce işçi seferber edildi. Dünya Kupası’na sayılı günler kala, hala bitmeyen stadyum inşaatlarında işçiler geceli-gündüzlü, düşük ücretlerle çalıştırılmaya devam ediyor.
İşçilere, stadyumun çimleri, tribünlerin yükseldiği beton zeminler mezar oldu. Futbol uğruna insanların hayatını vermesi Brezilyalı eski “efsane” futbolcu Pele tarafından “kader” olarak açıkandı. Açıklama bir yerlerden tanıdık geliyordur hepimize. Zonguldak’ta, Soma’da ölen işçiler “kader” kurbanıysa, ölmek “fıtratları”nda varsa, Brezilya sermayesi için de aynı şey söz konusuydu. Yani karın olduğu yerde en ucuz malzeme insandı. Yeter ki, ışıltılı stadyumlar bitirilsindi!
Brezilya’daki staydumlardaki son işçi ölümü, 9 Mayıs’ta yaşandı ve Cuiaba şehrinde 32 yaşındaki bir işçi, elektrik akımına kapılarak öldü. Bu, Brezilya’da stadyum inşaatları başladığından beri sekizinci ölüm oldu.
Ölümlerin yaşanması ardından FİFA stadyumların zamanında bitip bitmeyeceğini denetlemeye geldi. Ölen işçiler ise önemsizdi. Tıpkı Güney Amerika’da 2006’daki dünya kupası öncesi ölen işçileri yok saydıkları gibi…
Sadece işçi ölümleri değil, stadyum ve otel inşaatlarında yolsuzluk ve rüşvet skandalları ardı ardına patladı. 1950 Dünya Kupası finali için hazırlanan ve dünyanın en büyük stadyumu olan Maracana Stadyumu ihalesine, yolsuzluk ve rüşvet karıştıran çete ortaya çıkarıldı.
İşçi ve emekçiler eylemde
Brezilya’da işçilerin ve emekçilerin yoksulluk sınırının altında yaşadığı düşünüldüğünde harcanan milyar dolarlar eylemlere de yol açıyor.
Yapılan lüks oteller, stadyumlar, barakalarda yaşamak zorunda bırakılan geniş kesimlerin tepkisine neden oluyor. Son bir yıldır Brezilya’da sürekli çatışmalı eylemler yaşadı. Staydumlarda çalışan işçi ölümlerinin ve çalışma koşullarının kötülüğü karşısında kitlesel eylemler yapılırken, Çatısız İşçiler Hareketi de Mayıs ayı ortasında “FİFA stadları standartlarında ev istiyoruz” talebiyle sokaklara döküldü. Sokaklara barikat kuruldu. Rio’da yapılan eylemlere polis ve askerin müdahalesiyle çatışmalar büyüdü. Sou Poulo’da da aynı günün akşamı sekiz işçinin inşaatlarda katledilmesini protesto eylemleri düzenlendi.
Eylemlere 23 Nisan’dan beri grevde olan öğretmenler de destek verdi. Rio’daki gösterilere polislerin grevde olmasından dolayı asker sevkedildi. Eylemlerin ana hedefi ise, dünya kupasına harcanan milyar dolarlar. Bu yüzden eylemciler Dünya Kupası’nın simgesi olan Panini çıkartmalarını yakıyorlar. Brezilya işçi ve emekçileri, öğrencileri, genel grev çağrıları yapıyor ve Dünya Kupası’nın başlayacağı gün eylemleri yükselteceklerini açıklıyorlar.
Yerel Otobüs Şoförleri Sendikası ve hükümet arasında süren grüşmelerde anlaşma sağlanamadı ve şoförler greve gitme kararı aldı. Yüzde 12 zam ve yemek kuponlarında iyileştirme talep eden işçilerin teklifine karşılık, hükümet sadece yüzde 9 zam önerdi. Kamu sektöründeki grevler devam ederken, Brezilya’da organizasyonun nasıl yapılacağı hala soru işareti olarak duruyor.
Tepkiler sadece hükümete karşı değil, onların dünya kupası yüzleri olan yıldız ve “efsane” futbolculara da yöneliyor. Eylemler sırasında bir canlı yayına katılan Pele’yi sıkıştıran 200 eylemci protesto gösterilerinde bulundu. Pele, her fırsatta ölen işçilere saldırıyor ve milliyetçi propagandayı yükseltiyor. Eski futbolculardan Ronalda da yaptığı açıklamalarda ülkeye, okul ve hastaneden ziyade, stadyumun lazım olduğunu söylüyor. Buna benzer pekçok açıklama peşpeşe çıkarken, futbolu çok sevmeleriyle bilinen Brezilya halkı, sokaklara dökülüp hesap soruyor. Öyle ki, Dünya Kupası için kampa giren Brezilya milli takımım otobüsünü federal polisler ve ajanlar koruyor.
“Bu adalet mi?”
Brezilya halkı son yıllarda çarpık yapılaşma ve sel felaketleriyle de boğuştu ve yüzlerce insanını kaybetti. Bu felaketlere rağmen yıkılan yerlere herhangi bir altyapı hizmeti götürülmedi. İnsanlarla dalga geçercesine staydumlara ve dünya kupasına, olimpiyatlara harcanan milyar dolarlar, haliyle büyük kitlelerin tepkisine yol açıyor. Hazırlanan pankartlarda “Bu adalet mi” diye soruyorlar.
Brezilya’da işçi ve emekçiler, tıpkı bundan önce büyük spor organizasyonlarını düzenleyen ülkelerde olduğu gibi yoğun bir sömürüye ve yok sayılmaya tabi tutuluyorlar. Adidas, Puma, Emirates, Nike gibi tekellerin devasa karlar elde ettiği bu organizasyonlarda, ölenler hep işçiler oluyor. Bu yıl düzenlenen Sochi Olimpiyatlarına 65 milyar Euro para harcandı. Dünya Kupası’na harcanan paraların 130 ülkenin bütçesinden daha büyük olduğu açıklandı.
Kısacası ne futbol sadece futbol, ne de zevk için yapılıyor. Bizim ekranlarda gördüğümüz sihirli ayaklar, efsane futbolcular, şatafatlı tirübünlerin yükseldiği zeminlerde işçi bedenleri, milyarlarca insanın geçimine yetecek kadar paralar yatıyor. BrezilyaIlıların dedikleri gibi “Artık kupa yok!”