Soma’daki katliamın ardından, madencilik sektöründe yaşanan vahşi kapitalizm, bütün çarpıcılığıyla gözler önüne serildi. İşçilerin nasıl ağır koşullarda çalıştıkları, can güvenliğinin nasıl hiçe sayıldığı, ekmek parası için nasıl insanlıkdışı koşullara katlanılabildiği…
Devletin Soma’daki maden için “örnek bir maden” dediğini duyduğumuzda, “daha beteri” nasıl olabilir, kafamızda canlandırmakta zorlanmıştık. Meğer Şırnak madenlerinin günyüzüne çıkması gerekiyormuş bunu anlayabilmemiz için. Meğer gerçekten de çok daha korkunç koşullarda çalışabiliyormuş insanlar. Asansörle değil tek kişilik bir kuyudan işçilerin iple yeraltına sarkıtıldığı, açılan galerilerde çökmeye karşı güçlendirme çalışması yapılmayan, gaz ölçüm aletinin ne olduğunun bilinmediği, kaza olduğunda bırakalım yaşam odasını, tek bir işçinin bile dışarıya kaçma ihtimali olmayan mezarlar bunlar.
İşçilerin bir kısmı değil, neredeyse tümü kayıtdışı çalışıyor burada. Öylesine “dünya dışı” bir yer ki burası, sadece çalışan işçilerin değil, ölümlerin bile kaydı tutulmuyor. Denetim mi? İhtimal dahilinde değil! Çoğu maden “kapalı” görünüyor zaten. Ne sendika, ne sosyal hak, ne insana dair en küçük bir işaret…
Ve gerçek bir kere daha bütün çarpıcılığıyla vuruyor yüzümüze: Kapitalizmin kar hırsı öylesine sınırsız, gözüdoymaz ve insanlıkışı ki; yaşayabilmek için bile tek yol mücadele etmek!