Berkin’in babası Sami Elvan, geçtiğimiz günlerde polis olduğunu söyleyen kişilerden tehdit telefonları aldığını duyurdu ve telefon numaralarını twitter’da yayınladı.Erdoğan, mitinglerde Berkin’in annesini yuhalatmıştı. Haziran şehitlerinin katillerini korumak için büyük çaba gösteriyorlar, diğer taraftan şehitlerin ailelerine davalar açılıyor. Devlet, Haziran şehitlerinin ailelerini yıldırmak ve korkutmak için her adımı atıyor. Ancak başaramayacaklar. Haziran şehitlerinin arkasında, Haziran ayaklanmasının gücü, kitlelerin desteği ve katilleri yargılatma kararlılığı bulunmaktadır. Ve bu kararlılık, ailelere yönelik saldırılara karşı da kendisini gösterecektir. Katiller yargılanacak; şehit aileleri çocuklarının kanının yerde kalmadığını, egemenlerin gücünün buna yetmediğini görecektir.
***
PDD: Gezi olaylarının başlamasıyla birlikte, sizin bulunduğunuz bölgede neler yaşandı? Berkin’in vurulması nasıl gelişti, sonrasında neler yaşadınız?
Babası Sami Elvan: Herkes çoluk çocuk tencere tavasıyla sokaklardaydı. Bunların içinde benim eşim ve çocuklarım da vardı. Berkin birçok kez Taksim’e gitti, bazen ailecek gidiyorduk. O gün, 15 Haziran’da Berkin’in mezuniyeti için kıyafet almıştık. Aynı gün Gezi Parkı’na saldırmışlardı. Gazi Mahallesi’nden yürüyerek gelen insanların önü, Okmeydanı kavşağında engellenmişti. Bizim mahallede de eylemler yapılıyordu, eşim ve çocuklarım da, dışarıda su isteyene su veriyorlardı, yaralananlara yardım ediyorlardı. Sabah 5.30’a kadar eylemler devam etti. Sonra eşim ve çocuklarım eve geldiler. Ben de o saatlerde dalmıştım, kapının açıldığını hissediyorum, ama kalkamıyorum. Sonra çay falan yapıyorlar kahvaltı için. Saat 7 civarı eşim ekmek almaya çıkacağı sıra (o ara eşimin ayağı kırılmıştı) Berkin; “sen gitme anne ben giderim polisler biber gazı atıyorlar, sen kaçamazsın” diyor ve çıkıyor dışarı. Sokağa çıkar çıkmaz Berkin’i vuruyorlar. Berkin’in vurulduğunu görenler araba bulup Berkin’i hastaneye götürüyorlar. Durumu çok ağır, kan grubunu dahi öğrenmeden acil müdahale ediyorlar. Direk ameliyata alınıyor. Yanılmıyorsam 52 dakika kadar uğraşıp, hayata döndürüyorlar. Beyin ameliyatından 1.30 gibi çıkıyor, beyinde kanamanın çok olduğu tespit ediliyor. Aynı gün içinde bir ameliyat daha geçiriyor. Biliyorsunuz 269 gün mücadele etti. Bu süre içerisinde iki operasyon daha geçirdi: şant operasyonu ve sıvı alma operasyonu. Fakat Berkin’i kaybettiğimiz tarihe kadar gözleri açıktı, mücadele ediyordu. Nefes aldığını biliyorduk, alışmıştık onunla hastahanede yaşamaya. Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi, “ikinci adresimiz” olmuştu. Bütün mektuplarımız, evraklarımız, hastane önündeki postaneye geliyordu. Hastanede yaşadığımız süreç, acı bir tecrübe oldu bizim için, çünkü yoğun bakımın kapısı açıldığında hep korkuyla, kuşkuyla bekliyorduk. Sürekli “sabredin, metanetli olun, dua edin” diyorlardı. Berkin’in kalbi durduğunda, kalp masajı yapılırken 2 kaburga kemiği kırıldı, çünkü 16 kiloya düşmüştü. Bedeni erimesine rağmen, suratında hiçbir değişiklik yoktu. Hastanede yattığı süre boyunca onun güçlü yapısına, inatçılığına güveniyorduk, kalkacağına inanıyorduk. Durumunun çok ciddi olduğunu biliyordum, yarası çok ağırdı, o yarayla 269 gün yaşamak Berkin’e layıkmış. Berkin bunu başardı. Topluma da çok güzel bir mesaj verdi. Biz onu ilk gün kaybetmiştik aslında, fakat o, hayata dönmesiyle, nefes almasıyla “ben kendi yaşamımı kaybettim, ama sizler için 269 gün direndim” demiştir.
– Çok görkemli bir cenaze oldu, hafta içi olmasına rağmen 3 milyon kişi kaldırdı cenazeyi. Milyonlar, Berkin’in 269 gün direnişini selamladı bir anlamda, öyle değil mi?
O gün acı bir gündü, ama bu kadar insanın Berkin’i sahiplenmesi bizim için onur vericiydi. Biz 269 gün boyunca hastahanede, onların manevi desteğiyle, verdikleri moralle yaşadık. Mesela bir abla şunu anlattı; kendi iş arkadaşlarından birisi, 19 yaşında komaya girmiş, 38 yaşında komadan çıkmış! Ondan sonra ismi “Yoğun Bakım Ahmet” olmuş! Adam sonra evleniyor, çoluk çocuk sahibi oluyor, tekrar işine dönüyor ve emekli oluyor. Yine 8 yaşında bir çocuk komaya giriyor, 9.5-10 yaşında çıkıyor yoğun bakımdan. Aynı Berkin’in yattığı yerde yatmış. O çocuğu görünce biraz daha umutlanmıştım, ama Berki’nin yarası çok ağırdı, o yaraya inat direndi, insanlara umut verdi ve arkasından gelen kitle de Berkin’i kendi parçası bildi… Biz kendimize “Berkin’in genetik anne-babasıyız” diyoruz, o topluma mal olmuş bir çocuk artık, herkesin kardeşi, çocuğu oldu. O yüzden milyonlarca insan Berkin’i uğurlamaya geldi.
– Bekliyor muydunuz bu kadar kalabalık olmasını?
Bu kadarını beklemiyordum. Türkiye de hayatın duracağını tahmin etmiyordum, o gün oraya gelenler kadar, gelemeyenlerin de çok fazla olduğunu biliyoruz. Dünyanın birçok noktasında Berkin için eylemler yapıldığını biliyoruz. Büyüklerin kardeşi, küçüklerin abisi oldu Berkin. İzmir’den bir kardeşimiz, küçük çocuğu ve eşiyle bayramda yanımıza geldi, iki gün boyunca bizimle hastanede kaldılar. Benim telefonum, eşimin telefonu hiç susmuyordu. Herkes Berkin’den iyi haber almak istiyordu. Ama olmadı. Berkin artık bedenen aramızda yok, ama hep bizimle. Bir saniye bile aklımızdan çıkmıyor, bizimle birlikte yaşıyor. Biliyorum ki diğer insanlar da aynı şekilde yaşatıyor Berkin’i.
– Aslında Berkin sadece sevenlerinin değil sevmeyenlerinin de aklından çıkmıyor. Hukuki durumu aktarabilir misiniz?
25 Haziran 2013 tarihinde biz suç duyurusunda bulunduk. O zaman başsavcı Adnan Çimen’di. 7 ay boyunca sadece bir dosya numarası verdi. Dosyada en ufak bir ilerleme olmadı. Sonra Faruk Bildirici atandı. Berkin’in davası da bütün Gezi davalarıyla birlikte aynı torbanın içindeydi. Biz verdiğimiz mücadeleyle Berkin’in davasını bu torbadan ayırttırdık. Faruk Bildirici, ne istediysek başvurusunu yaptı, görüntüler ortaya çıktı. Sonra onu da gönderdiler ve Berkin’in davasına bakan kimse yok şu anda. Yaklaşık 3 aydır dosyada hiçbir işlem olmadı. Adli tatil olduğu için savcının atanmasını bekliyoruz. Devlet, bir nevi soğutmaya bırakıyor, savcıları değiştirerek unutturmaya çalışıyor, ama bunlar boşuna. Çünkü halk, bu çocuğu unutmadı, unutmayacak da. İnanıyorum ki, bu davada Berkin’imizi yalnız bırakmayacaklar.
– Diğer şehitlerin mahkemelerinde de birçok hukuksuzluklar yaşandı, şehirler değişti, saldırılar düzenlendi; ama halkın şehitlerine sahip çıkmasını engelleyemediler. Berkin’in mahkemesi de açılacak sonuçta ve ayrı bir dalgalanma yaratacaktır.
Berkin, Gezi’nin bir simgesi oldu ve tarih bunu unutmayacak. 14 yaşında vuruldu, 15 yaşında kaybettik, hatta doğum gününü hastanede kutladık. Berkin’in ne doğum günü, ne vurulduğu gün, ne de ölüm tarihi unutulacak! O kadar insanı biraraya toplamak her babayiğidin harcı değil. Biz Berkin’in cenazesine gelen insanlara, ne para verdik, ne de belediye otobüslerini bedava ettik. Ama milyonlarca insan kucakladı Berkin’i. Berkin vurulduktan sonra Başbakan da miting yaptı. Oraya katılan insanların ne şartlarda gittiğini de biliyoruz. Berkin’in davası başladığında o dostlar Berkin’i yalnız bırakmayacak. Sadece dostlar değil, şehit ailelerimiz ile hep birlikteyiz. Fadime anayı da unutamayız, diğerlerini de… Deniz Gezmiş’in ismi unutuluyor mu, diğer devrim şehitlerinin ismi unutuluyor mu? O katiller için “destan yazdı” deniyor, oysa bizim çocuklarımız destan yazdı! Tarih onları unutmayacak!
– Berkin mücadelesini gücü yettiğince yürüttü ve bayrağı size teslim etti.
Evet mücadeleye devam ediyoruz. Ama onun yokluğu hepimizi çok etkiledi, mezarına gidemiyoruz, komalık oluyoruz. Ben diyabet olduğum için, sol gözüm göremez duruma geldi. Fakat diğer şehit ailelerimizle hep birlikteyiz, birbirimize destek oluyor, çocuklarımızın mücadelesini sürdürüyoruz. Bütün etkinliklere, eylemlere katılmaya çalışıyoruz. Elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar bunu sürdüreceğiz. Yolda yolakta bizimle karşılaşan insanlar gözyaşlarını tutamıyor. Hiç tanımadığımız kişiler gelip bize sarılıyorlar, hatta hiç konuşamayan, hıçkırarak uzaklaşanlara rastlıyoruz. Bazen biz insanları teselli ediyoruz. Geçenlerde Hakkari’den bir çocuk, okullar tatil olur olmaz otobüse atlayıp yanımıza geldi. Ta Hakkari’den kalkıp tek başına buraya geliyor ve bizi buluyor. Artık bizim için bu çocukların hepsi Berkin. Berkin milyonlar oldu!
Son olarak kendimize bir çeki düzen verip birlik olalım diyorum. Herkese saygılarımı sevgilerimi iletiyorum.