Yıllardır özelleştirmeye karşı direnen Yatağan işçileri, 16 Ağustos’ta Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun ihaleyi onaylamasının ardından, Muğla’daki termik santralin giriş çıkışlarını barikatlarla kapattı. Tes-İş ve Maden-İş üyesi işçiler, özelleştirmeyi kazanan şirketi santrale sokmayacaklarını duyurdular. İş makinalarını da barikat için kullanan işçiler, 11 aydan bu yana çeşitli eylemler yaparak devleti uyardıklarını, ama devletin her defasında, meşru taleplerine saldırıyla karşılık verdiklerini belirtti.
Maden-İş Yatağan Şubesi Bakanı Süleyman Girgin de burada yaptığı konuşmada, “kimi çevrelere göre her şey bitmiş sayılabilir, ancak enerji ve maden işçileri olarak son sözümüzü henüz söylemedik. Son ferdimiz düşene kadar iş yerimizi müdafaa edeceğiz ve firmaları işyerimize sokmayacağız” dedi. Gece-gündüz nöbet tutacaklarını ve nöbetçi işçi sayısını arttıracaklarını söyledi.
Buna karşın Türk-iş Genel Merkezi, sadece yazılı bir açıklama ile yetindi. Açıklamada, “Yatağan termik santrali özelleştirmesi oldu-bittiye getirilemez” deniyordu. Somut bir eylem kararı açıklamayan Türk-iş bürokratları, işçilerin genel grev talebine yine kulaklarını tıkadılar.
Özelleştirme birçok sorunu beraberinde getiriyor
İşçiler, ihaleyi satın alan şirketin, Denizli AKP milletvekili Nihat Zeybekçi’nin ve Ekonomi Bakanı’nın ortaklığında olduğunu belirtiyorlar. Denizli’deki Elsan firması önünde de eylem yapmak isteyen işçilere, polis saldırmış ve engellenmişti.
Özelleştirmeden sonra işçi kıyımının başlayacağı daha önceki örneklerden biliniyor. Kütahya’daki santralin özelleştirilmesinin ardından, aynı sözler verilmiş, ama çok kısa bir zaman sonra 750 işçi işten atılmıştı.
İşçiler, termik santralin 1990’larda hava kirliliği yüzünden birçok kişinin hastalanmasına neden olduğunu hatırlattı. Yapılan düzeltmelerle bu oranın düşürüldüğünü, özelleştirmeden sonra ise, yine aynı durumun meydana geleceğini söylediler.
Santrallerde meslek hastalıklarının da arttığını anlatan işçiler, özelleştirmeden sonra hallerinin ne olacağının örneği olarak Soma’da yaşananları gösteriyor.
Yatağan işçisi direniyor
Yatağan enerji ve maden işçilerinin özelleştirme karşıtı mücadelesi, militan bir şekilde aylardır devam ediyor. 6 Ağustos’ta da Erdoğan’ın Muğla’da yapacağı mitingde protesto gösterisi yapmak istediler. İşçilerin kent merkezine girişlerine izin verilmeyince, Marmaris-Muğla yolu trafiğe kapandı. Yolda kilometrelerce uzanan araç kuyruğu oluştu. İşçiler polis barikatını zorlayınca, gaz bombalı ve tazyikli sulu saldırıya uğradılar. Polis 106 işçiyi gözaltına aldı.
Yatağan işçileri, bugüne dek çeşitli eylem biçimleriyle mücadelelerini sürdürdüler. İşletmeyi almak için gelen şirket yöneticilerini defalarca içeri sokmadılar. Eylemlerini Ankara’ya taşımak için yola çıktıklarında, daha Muğla’da iken polisin saldırısı ile karşılaştılar. 1992 Zonguldak yürüyüşü ve Tekel işgalinin devleti çok korkuttuğunu, aynı durumla karşılaşmak istemediği için buna başvurduğunu biliyorlardı. Tüm engelleri aşarak Ankara’da Özelleştirme İdaresi binasının önünde ve Kurtuluş Parkı’nda eylemler yaptılar. Eylemlerine sessiz kalan bağlı bulundukları Türk-iş Genel Merkezi’ni işgal ettiler.
Bu eylemlerin her aşamasında polisin jandarmanın saldırılarına maruz kaldılar. Ne devletin saldırısı, ne de işbirlikçi Türk-iş Genel Merkezi’nin sahipsiz bırakması, işçileri yıldırmadı. Bugün barikatları kurduran, bu eylem süreçlerinin birikimidir.
Yatağan işçileri, direnişlerini bir üst aşamaya çıkartarak sürdürüyorlar. İşçi ve emekçiler, Yatağan işçilerinin bu büyük direnişine omuz vermelidir. Yatağan işçilerinin yalnız olmadığını göstermelidir.