Bu öğretim yılında Kürt halkı “anadilde eğitim hakkı”nı fiilen kullanma doğrultusunda önemli adımlar attı. Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği’nin (Kürdi-Der) öncülüğünde Diyarbakır’ın Bağlar, Şırnak’ın Cizre ve Hakkâri’nin Yüksekova ilçelerinde Kürtçe eğitim veren ilk okullar açıldı.
Ne var ki, okulların açılışının yapıldığı günden itibaren, devletin saldırıları durmadı. Valilikler tarafından okulların kapısına mühür vuruldu. Ancak bu mühürler halk tarafından her defasında söküldü, okul bahçesinde nöbet tutulmaya başlandı. Bunun üzerine polis, kitleye gaz bombaları ile saldırdı, onlarca kişiyi gözaltına aldı.
Devletin anadilde eğitim yapan okullara yönelik bu saldırıları, birçok yerde kitlesel eylemlerle protesto edildi. Diğer yandan Kürt illerinde bulunan birçok okul yakıldı. Eylül ayı içinde 23 okulun yakıldığı belirtiliyor. HDP yetkilileri, okul yakmaları olumlamadıklarını açıkladılar, fakat bu eylemler devam etti.
Gerilimin tırmanması üzerine İçişleri Bakanı Efkan Ala “şartlar yerine getirilirse Kürtçe okul açılabilir” dedi. Adalet Bakanı Bozdağ ise “okul açmak isteyenlere izin vermeye hazırız” açıklaması yaptı. Ardından Kurdi-Der’in içinde yeraldığı bir heyet, Diyarbakır Valiliğine başvuruda bulundu. Kürdi-Der, tüzüğünde “okul açmak” da bulunduğu için, özel okul açma hakkına sahip. Milli Eğitim Bakanı, Kürtçe özel okul açılmasına engel olunmadığını, ancak başvuru geç yapıldığı için işleme koyamayacaklarını bildirdi. Böylece bir yandan Kürtçe özel okula yeşil ışık yakıldı, diğer yandan bu yıl da geçiştirilmiş oldu.
Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Kürt çocuklarının da parasız anadilinde eğitim hakkına sahip olduğunu, bunu devlet yapmıyorsa, belediyeler olarak kendilerinin üstlenebileğini söyledi. Zaten açılan okulların binası, üç ilçedeki belediyeler tarafından sağlanmıştı. Eğitimin yerel yönetimlere devredilmesiyle bu sorunun da çözülebileceğini belirttiler.
Son yıllarda olduğu gibi, bu yıl da okulların açıldığı ilk hafta “anadilde eğitim hakkı” için bir haftalık boykot yapıldı.
Bütün bu gelişmeler, Kürtçe eğitimin önünü biraz daha araladı. Okul kapılarına vurulan mühürlerin kırılması, kitlesel eylemler ve boykotlarla Kürt halkı bir kez daha fiili-meşru mücadele ile haklarını elde edeceğini gösterdi.
Bilindiği gibi Kürt halkı yıllardır bu talebi dillendiriyor. AKP hükümeti ile başlatılan “çözüm süreci”nin bu sorunu çözeceği beklentisine girilmişti. AKP de bu yönde umutlar verdi, fakat her defasında çeşitli gerekçelerle bu hakkın kullanılmasını engelledi. Bu yıl 3 yerde kurulan okullarla fiilen anadilde eğitime başlama girişimi, bir eşiğin daha aşılması anlamına geliyor. Ayrıca hapishanelerde de ilk, orta, lise eğitimini Kürtçe yapacak bir hazırlık içine girildi.
Geçtiğimiz yıl, dünyanın en ünlü üniversitelerinden Oxford Üniversitesi’nde Kürtçe dersi verilmeye başlanmıştı. İlk yıl için kontenjan 15 kişiyle sınırlandırılmış, bu sene daha fazla öğrencinin alınacağı söylenmişti. Öğrencilerin yanı sıra öğretim görevlileri arasında da Kürtçe dersini seçenler oldu.
Üniversite öğretim üyeleri, “devletleri yok diye araştırılmamasının, dillerinin öğretilmemesinin, akademi bağlamında büyük bir kayıp” olduğunu söylüyorlar “Kürt dilinde felsefe, ekonomi, fizik, cebir, ebediyat, ilahiyat eğitimi olmadan, Kürtçe dili de var olamaz, Kürt halkının halklaşması tamamlanamaz” deniliyor. Hatta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, “standart bir Kürtçe yaratmak için iki nesile ihtiyaçları olduğunu” söylemiştir. Kürtçe eğitimin, yedinci sınıfa kadar okutulduğu daha sonra Soranca devam edildiği belirtiliyor. Üniversitelerde ise eğitim ağırlıklı olarak Arapça ve İngilizce yapılıyor.
Yüzyıllardır baskı altında tutulan, yasaklanan, “eğitim dili” olmasına izin verilmeyen Kürtçenin tüm engellere rağmen varlığını korumuş olması bile, oldukça önemlidir ve bu dilin gelişebileceğini göstermektedir. Kürtçenin “bilim dili” olmadığı söylenerek varolan durumu meşrulaştırmaya çalışanlar, sosyal-şovenlerdir. Her halk gibi Kürtlerin de kendi dilinde eğitim yapma hakkı, en doğal hakkıdır. Ve Kürtçe, eğitim alanına girdikçe gelişecektir. O yüzden Kürt halkının öncüleri, “anadilde eğitim” talebinde ısrarlıdır. Ve Kürt gençleri, Kürtçe öğretmeni olmak için çaba harcamaktadır. Artuklu Üniversitesi’nin Kürt dili öğretmeni yetiştirme programına büyük bir talebin olduğu söylenmektedir mesela.
Kürtleri ve Kürtçeyi inkar dönemi geçmişte kaldı. Şimdi Kürtçenin “eğitim dili” olamayacağını söyleyerek küçültme aşamasına gelindi. Ama Kürt halkı mücadelesiyle bu engeli de aşacaktır.