Torba Yasa’nın madencilere önemli iyileştirmeler getireceği vaadedilmişti, ancak getirdiği tek şey toplu işçi kıyımı oldu. Zonguldak’ta, 22 madenden, yaklaşık 5 bin işçi işten atıldı.
Torba Yasa, madencilerin çalışma saatlerini yeraltında 36 saatle sınırlıyor, maaşlarına zam öngörüyor, ayrıca ikramiyeleri iyileştiriyordu. Gerçekte bunlar göstermelik iyileştirmelerdi; yeraltındaki çalışma süresi 36 saat olurken yerüstündeki çalışmaya ilişkin bir sınır belirlenmemişti mesela. Keza “yaşam odaları”nın gerekli olmadığına karar verilmişti. “Kaçış istasyonu” adı verilen, sadece maske vb teçhizat değişimi yapmaya olanak veren noktaların oluşturulması kararı alınmış, bunun da uygulanması bir yıl daha ertelenmişti. Yani madencinin cangüvenliğini sağlayacak ya da çalışmasını daha katlanılır, yaşamını daha rahat hale getirecek somut bir adım yoktu.
Ancak patronlar buna da tahammül edemediler. Yeni yasayı, işçilere daha fazla saldırının bir unsuru haline getirdiler. “Bu koşullarda işçi çalıştıramayız” diyerek, yüzlerce işçiyi bir anda sokağa attılar. Bu hamle, doğrudan işçileri sindirmeyi, hak mücadelesini durdurmayı hedefleyen bir lokavt uygulamasıydı. İşçilere, “açlıktan ölmek-madende çalışırken ölmek” ikilemi dayatılıyordu. Dahası, konunun gündemleşmesinden faydalanarak, devlete ödedikleri rödovans bedelini düşürmeye çalışıyorlardı. Keza “biz çalışmasak kaçak ocaklar açılır, işçiler daha kötü koşullarda çalışmak zorunda kalır” diyerek bir de tehdit ediyorlardı.
Soma’da gördük; kaçak olmayan, hatta devletin “örnek” gösterdiği madende, yüzlerce işçi bir anda öldü. Kaçak madenlerin çok daha kötü koşullarda çalıştığını, işçilerin hiçbir güvencesinin olmadığını biliyoruz. Ve patronlar, bu gerçeği hatırlatarak, devletin maden patronlarının karını artırmak için yeni düzenlemeler yapmasını; işçilerin ise, yasalar ne olursa olsun vahşi kapitalizm koşullarında çalışmayı kabullenmesini dayatıyorlar.
Zonguldak madencileri, 1991 yılındaki büyük madenci yürüyüşünü gerçekleştirmiş, bütün bir kenti yaşlısı genci, esnafı öğrencisiyle eyleme katmış, tecrübeli işçilerdi. Patronların bu vahşi saldırısına ve işçi kıyımına karşı hemen eyleme geçtiler.
22 Eylül günü madenden çıkan işçiler, Zonguldak merkeze doğru yürüyüş gerçekleştirdiler. Genel Maden-iş Sendikası ile birlikte yapılan yürüyüşte açılan “Öfkeliyiz” pankartı, işçilerin devlete karşı tepkilerini ifade ediyordu. Aynı gün Aydın’da da işten çıkarılan madenciler yürüyüşteydi ve işsiz kalmanın yanında, bir de polis saldırısına maruz kalmışlardı.
İşçiler “ha işsiz kalmışsın, ha göçükte kalmışsın, ikisi de aynı. Çocuğumuza, iki durumda da bakamayacağız” diyerek patronların saldırısına karşı direneceklerini ifade ediyorlar. Zonguldak’ta valiliğin önünde oturma eylemi yapan işçiler, haklarını elde edemedikleri koşulda Ankara’ya yürüyeceklerini ilan ettiler.