Kente göç etmek zorunda kalmış Kürt bir ailenin çocuğu olarak 1949 yılında Tarsus-Taşkent’te doğan Ali Çiçek, karaciğer kanserine yenik düşerek 20 Ekim 2014 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Adana Sanat Okulu’nun torna-tesviye bölümünden mezun olduktan sonra, 1972 yılında Almanya’ya işçi olarak gitmişti. Orada bir buçuk yıldan fazla kalamadı. Ülkeye geri dönüş yapmış ve Adana-Devlet Demiryolları’nda makinist olarak çalışmaya başlamıştı.
1974’lerde Fatihlerle tanıştı. Onlarla birlikte Halkın Kurtuluşu içinde mücadeleye atıldı. Demiryolları’ndan istifa edip Tekel fabrikasında işçi olarak çalışmaya başladı. 1977 yılında Halkın Kurtuluşu ile kopuş yaşandığında Fatihlerle birlikte Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği saflarında mücadelesine devam etti. Sınıfının bilinciyle donanmış devrimci bir işçi olarak mücadelenin bütün alanlarında sakınmasızca çalıştı. İşten çıkıp afişe, bildiriye koşuyor, işçiler arasında örgütlenme faaliyetinden, fabrika ve semtlerin sivil faşistlerden temizlenmesi mücadelesinin içinde yer almaya dek uzanan yoğun bir yaşam kuruyordu kendisine. Adana’da TİKB’nin saflarında yer alan onlarca proleterin ilk kuşağının içerisinde bulunan ilklerden oldu Ali Çiçek. Genç yoldaşlarının “Ali Abisi” olarak bütün olanaklarını ve enerjisini devrim ve sosyalizm kavgasına akıttı. Eşini, çocuklarını, tüm akrabalarını mücadeleye katan sayılı insanlardandı.
Sezai yoldaşın komutasında, aralarında Azmi yoldaşın da bulunduğu TİKB militanları, esir yoldaşlarını kurtarmak için Adana Hacı Bayram Karakolu’nu bastıklarında, polis TİKB’li olarak bilinen herkesi gözaltına aldı. Ev ve iş baskınları düzenledi. Onlarcasını işkenceden geçirdi. Ali de çalıştığı Tekel fabrikasından gözaltına alınmış ve günlerce işkence görmüştü. Serbest bırakıldığında mücadelenin her alanında yer almaktan geri durmadı. 12 Eylül faşizmi tezgâhlandığında ise, daha önce gözaltından geçmiş biri olarak Ali de arananlar listesine alındı. Defalarca evini bastılar. Kardeşlerini, ailesini sürekli rahatsız ettiler. Uzun yıllar İzmir’de yaşadıktan sonra tekrar Adana’ya döndü ve ölünceye dek, hiç kopmak istemediği Adana’da kaldı.
Ali Çiçek’in evi, ailecek yoldaşlarına açıktı hep. Şehitlerimiz ve devrimci önderlerimizin isimlerini, ailecek kuşaktan kuşağa çocuklarının isimlerinde yaşattılar. Yoldaşları en zor zamanlarında Ali’yi yanı başlarında buldular. Hasta olduğu ortaya çıktığında yoldaşları ve dostları da onu hiç yalnız bırakmadı.
Onu toprağa verdiğimizde mezarı başında saygı duruşunda bulunulup sloganlar atıldı. Çok sevdiği yoldaşları ve dostları da yanı başındaydı.
Rahat uyu sen Ali yoldaş…