24 Aralık 2014 günü büromuz ve yazıişleri müdürümüzün evi, adeta büyük bir operasyon havasında, onlarca polisle basıldı, mahallede bir terör ortamı oluşturuldu ve yazıişleri müdürümüz Çağdaş Büyükbaş gözaltına alındı.
Yapılan operasyon, AKP’nin son yargı paketi ve iç güvenlik paketinin ne anlama geldiğinin çarpıcı bir örneğidir. Operasyon sırasında ortaya çıkan tablo ve polisin her bir uygulaması, yeni yasanın somutlanmış halidir. Yasal bir büro, hiçbir neden yokken basılmış; içeride hiç kimse yokken arama yapılmış; bürodan ne alındığına, ya da büroya ne bırakıldığına dair tanıkların imzasıyla tespit yapılmamış; büronun önüne karakol kurularak gelen kişiler tespit edilmeye çalışılmıştır. 12 Eylül döneminde bile baskınlarda, komşu, muhtar vb. üçüncü bir tarafın tanıklığında kapı açılıp arama yapılırken, büromuza yapılan bu saldırı, faşizmin hukuk tanımazlığının ve yeni çıkatılacak yasaların ne kadar vahşi bir terör estireceğinin çok çarpıcı bir göstergesidir.
Keza derginin yazıişleri müdürü, “derginin flamasını taşımak” gibi bir “suç”la gözaltına alınmış, katıldığı 1 Mayıs gibi meşru eylemlerden sorgulanmıştır. Derginin yazıları ve internet sitesi gibi son derece yasal araçlar, adeta “illegal” çalışma gibi sorgulanmıştır.
Egemen sınıflar kendi aralarında “iktidar kavgası” verirken bile, devrimcilere dönük tutum konusunda her dönem ortak hareket ederler.
Dergimize yapılan baskın, yeni yasaya dayanılarak devrimci basın üzerinde estirilecek olan terörün somut örneğidir. Kitleler üzerindeki ekonomik ve siyasi baskılar yoğunlaştırılırken, devrimcilerin seslerini susturma, yasal araçlarını etkisizleştirme yönünde atılan bir adımdır. Bu saldırıya karşı çıkmak, bu hesabı daha başlarken bozmak gerekir. Tüm devrimci demokrat kurumları, buna karşı mücadeleye çağırıyoruz.
Aşağıda, konuyla ilgili yaptığımız basın açıklamasını yayınlıyoruz.
* * *
Basına ve Kamuoyuna
24 Aralık 2014’te dergimiz Proleter Devrimci Duruş bürosu, dergimizin sahibi ve sorumlu yazıişleri müdürü Çağdaş Büyükbaş’ın evi, sabah saatlerinde polisler tarafından basıldı. Bu baskınları “örgüt operasyonu” gibi göstermeye çalışan devlet, büroyu ve evi talan etti. Büromuzda içeride kimse yokken “arama” yapan polis, eşyalarımızı dağıtmış, cep telefonlarına ve kartlarına, elektronik eşyalarımıza, cd’lere vb. materyallere, sözde “örgütsel döküman” diye el koymuş, büro baskını sırasında dergimizin ve internet sitesinin yazıları, “örgütsel talimat” gibi gösterilmek istenmiştir. Derginin yazıları hakkında herhangi bir toplatma, mahkeme kararı olmadığı halde, yazılarımızın ve yayınlarımızın “örgüt talimatı” olarak lanse edilmesi ve hem çalışanlarımızı hem de yazı işleri müdürümüzü tutuklamaya gerekçe yapılması, halkın gerçekleri öğrenmesinden korktuklarının ve dergimizin ne kadar doğru yolda olduğunun göstergesidir. 16 yıldır çıkan yayınımız hakkında bugüne kadar yüzlerce dava açılmış, yazıişleri müdürlerimiz tutuklanmış, onlarca yılla yargılanmış, para cezalarına çarptırılmıştır. Yazarlarımızın kitapları toplatılmış, tutuklanmıştır. Örgütlenme alanlarını yasaklayarak toplumsal bir suskunluk yaratmak isteyenler, bütün olanaksızlıkları zorlayıp örgütlenmeye çalışılmasından duydukları korku ile yasal faaliyetleri bile illegal faaliyet gibi göstermek için akla karayı seçmişlerdir. Sadece dergimiz Proleter Devrimci Duruş değil, büromuzda bulunan diğer devrimci-sosyalist dergiler de bu “deliller arasına eklenmiştir. Dergi bürosuna içeride kimse yokken gelen polisler, büro önünde karakol kurarak, arandığını iddia ettiği kişileri bulma hesabı yapmıştır. Büromuzda örgütsel döküman arayanlar, dergimizi ve internet sitesini “TİKB(Bolşevik)in yasal yayın organı” olarak suçlamanın telaşı içinde hareket etmiştir. Bundan önceki devrimci-sosyalist dergilere yaptıkları baskınlarda olduğu gibi, bu baskında da hevesleri kursaklarında kalacaktır.
Aynı gün sabah saat 6.30 civarında dergimizin sahibi ve yazıişleri müdürü Çağdaş Büyükbaş’ın Eyüp-Güzeltepe’deki evi yüzlerce polis tarafından ablukaya alınmış, evine baskın düzenlenmiştir. Hiçbir hukuka uymayan hezeyanlar içinde hareket eden polisler, müdürümüzü ve ailesini fiziki olarak etkisiz hale getirmek için her türlü kötü muamele uygulamışlardır. Arama iznini dahi göstermeyen polis, evin her tarafını talan etmiştir. “Örgütsel döküman” aradığını söyleyen polis, laptop, müzik cd’leri, cep telefonuna el koymuş, dergimizi, yayınlarımızı, Yürüyüş, Kızılbayrak gibi evde bulunan devrimci yayınları da örgütsel dökümana gerekçe olarak kullanmıştır. Çağdaş Büyükbaş’ın daha önceki yargılamalarından kalan dosyalar içindeki mahkeme yazışmalarını dahi alıp, “örgütsel yazışma” statüsüne sokmak istemiştir. Baskın sırasında evde bulunanlara küfredilerek, darp edilmiştir. Korku ve gözdağı operasyonu şeklinde yürütmek istedikleri baskın, yazı işleri müdürümüz Çağdaş Büyükbaş ve ailemizin direnişiyle karşılanmıştır. Çağdaş Büyükbaş’a ters kelepçe takılmış, saatlerce o şekilde bekletilmiştir. Baskın sırasında evin alt ve üst sokaklarını ablukaya alan polisler, işine gitmek isteyenleri dahi geçirmemiş, ne olduğunu soranlara da baskı uygulamıştır. Yasaya göre “dağıttıklarını toplama görevi” olan polis, evi (ve aynı zamanda büromuzu) o şekilde bırakıp, yazı işleri müdürümüzü de gözaltına alarak kaçarcasına gitmiştir.
Gözaltındayken hastaneye götürülen Çağdaş Büyükbaş’a doktor muayenesi sırasında “tükrük örneği” işkencesi yapılmıştır. Tükrük örneği vermeyi reddeden müdürümüzden zorla alınmıştır. Gözaltına kadar dosyanın içeriğinden habersiz olan müdürümüz, emniyette susma hakkını kullanmıştır. Savcılık sorgusunda ise dosyada yer alan fotoğraflar ve telefon tapelerinden “örgüt üyeliği” çıkartılmaya çalışılmıştır. Çekilen fotoğraflar ve telefon kayıtları, 1 Mayıs, Haziran İsyanı, Gazi yıldönümü, devrimcilerin cenaze törenleri, Mehmet Ayvalıtaş’ın mahkemesi, polis tarafından katledilen Alaattin Karadağ’ın mahkemesi vb yasal-meşru eylemleri kapsamıştır. Bu eylemleri “örgütlerin düzenlediğini” iddia ederek, katılanları ve eyleme destek verenleri “örgüt üyesi” olarak sunanların, tam bir korku duvarı yaratmak istediği ortadadır. Büyük bedeller ödenerek yayın ve örgütlenme, gösteri yapma özgürlüğünü kazanan işçi ve emekçiler ile onların öncüleridir. Bu özgürlükleri kendisi bahşetmiş gibi davranan devlet, panik ve korku yaratarak kitlelerin sokağa çıkamaz hale gelmesini istemektedir. Sorulan sorular, “eylemlere niye gidildiği”, “flamaların ve önlüklerin niye giyildiği”, “kimlerden talimat alındığı” vb şeklindedir. Dergimizin yazıişleri müdürüne, “Proleter Devrimci Duruş flaması ve önlüğünü neden taşıdığı”nı sorabilecek kadar da pervasızdırlar. Sordukları söz konusu eylemlerde saldıran, kitleleri terörize eden, birçok kişinin ölümüne neden olan, sakat bırakan kendileri değilmiş gibi üste çıkmaya çalışmışlardır. Dosyadan örgüt üyeliği çıkarma çabaları, bu eylemlerden ve kitlelerin cüretinden korktuklarını bir kez daha teyit etmiştir.
Çağdaş Büyükbaş, tutuklanma talebiyle çıkarıldığı nöbetçi mahkemece “adli kontrol” şartıyla serbest bırakılmıştır. Bu kontrol, devrimcilerin, komünistlerin faaliyetlerini engelleme çabasından başka bir şey değildir.
Devrimcilere yönelik her dönem baskınlar, tutuklamalar ve infazlar olmuştur. Ancak devlet fiilen sokakta yaptıklarını bugün “iç güvenlik kanunu”yla yasallaştırmaya çalışmaktadır. Sokakta devrimcileri infaz edenler, Haziran İsyanı, Kobane direnişi sırasında sokağa çıkan onlarca insanı gaz bombalarıyla katledenler, yaralayanlar, yüzlerce devrimciyi, yurtseveri tutuklayıp hapse atan devletin, polislerin “elini soğutmama” adına güvence altına alınmak istenmesi, korkularını dindirmeye yetmeyecektir. Biz biliyoruz ki, kitleler, devrimcilerin önderliğinde başkaldırdığında, savaşsız ve sömürüsüz bir dünyada yaşanacaktır. Korkularını büyütmeye ve doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz.
BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ!
DEVRİMCİ BASIN SUSTURULAMAZ!
KURTULUŞ DEVRİMDE SOSYALİZMDE!
Proleter Devrimci Duruş Dergisi
25 Aralık 2014