“Nefes alamıyorum!”

nefes-alamiyorum-2

Eric Garner bağırıyor: “Nefes alamıyorum!” Aslında iriyarı bir adam Eric Garner; istese üzerine yığılan, boğazını sıkan polisleri fırlatıp atabilir… Ama yapmıyor. Polisin baskısının altında kıvranıyor, can çekişiyor, polise “direnmek” anlamına gelebilecek hiçbir şey yapmadan…

Çünkü o bir siyah! ABD’deki diğer yoksul siyahlar gibi, polisle karşılaştığına nasıl davranacağı konusunda çocukluğundan itibaren “eğitilmiş”… Direnirse öldürülür, kaçarsa öldürülür, itiraz ederse öldürülür… Daha geçtiğimiz Ağustos ayında Ferguson’da Michael Brown’u pervasızca öldürmedi mi polis? Üstelik Michael Brown ellerini kaldırmıştı ve “ateş etme” diye bağırıyordu…

Ama yoksul siyahları dövmek, işkence yapmak, sebepsizce hapse atmak, öldürmek serbesttir ABD’de. Yapan polisler ceza almazlar. Michael’ı katleden polis de ceza almadı.

Çünkü siyahların bir yeri ve değeri yoktur “Amerikan rüyası” içinde. Afrika’dan “köle” olarak getirilmişler, yüzyıllar boyu pervasızca iliklerine kadar sömürülmüşler, kanları-terleri ile Amerikan topraklarını sulamışlardır. Üstelik aşağılanmışlar, küçümsenmişler, her zaman “ikinci sınıf” olarak konumlandırılmışlardır.

Sömürünün pervasızlığına, ırkçılığın vahşeti de eklenmiştir. Siyahların özgürlük mücadelesinin karşısına, Ku Klux Klan’lar çıkarılmıştır. 1866’dan itibaren, siyahların direnişinin linçlerle bastırılması görevini üstlenmiştir Ku Klux Klan örgütleri. Gazyağına bulayarak yaktıkları, ağaçlara astıkları siyahları gülerek seyreden iyi giyimli kadın-erkek fotoğrafları vardır emperyalizmin arşivlerinde. Ve 1800’lerin sonuna kadar, neredeyse her hafta bir siyah katledilirken, tek bir beyaz bile ceza almamıştır bu cinayetleri nedeniyle.

Siyahların özgürlük mücadelesini durduramayan ve onların önemli kazanımlar elde etmesini engelleyemeyen Amerikan emperyalistleri, giderek artan biçimde, sınıfsal farklılıkları derinleştirecek adımlar atarak gözboyama yolunu seçmiştir. Artık siyah bir başkan, siyah bir dışişleri bakanı vardır “Amerikan rüyası”nın ambalajlı paketlerinde… Ama yoksul siyahların yaşamında bir değişiklik yoktur. Irksal baskı ile sınıfsal baskı birarada estirilmektedir onların üzerinde. Sadece Ku Klux Klan’ların yerine, ABD polis ve ordu kuvvetleri geçmiş, siyahların öldürülmesi “hukuksal güvence” altına alınmıştır.

Ağustos’ta Ferguson’da, bugün New York’ta patlayan isyan, işte bu “hukuksal güvence”ye tepki gösteriyor. Yoksul ve siyah insanların katledilmesine karşı kitleler sokaklara döküldüler. Garner’in son sözleri, eylemlerin sloganı oldu; ABD’nin dört bir yanında kitleler hep bir ağızdan bağırdılar: “Nefes alamıyorum!” diye.

Bir simgeye dönüştü bu slogan; sporcuların tişörtlerine kadar uzandı. Dünyanın dört bir yanında, baskı altında bunalan kitleler nefes alamadıklarını hissettiler.

2010’un Aralık ayından bu yana patlayan halk ayaklanmaları, dünyanın dört bir yanında, işçi ve emekçilerin, kendi boğazlarına sarılmış olan devlet eline karşı bir “Nefes alamıyorum” haykırışıydı. Ekonomik krizden siyasi baskıya kadar her alandaki kuşatılmışlığımıza karşı, insan olduğumuzu hatırlatma, boğazımızdaki ellerden kurtulma, nefes alma çabasıydı.

2013 Haziranı’nda ülkemizi bir coşku dalgasıyla kucaklayan halk ayaklanması, üzerimize çöreklenmiş dinci gericiliğe, faşist saldırganlığa, savaş çığırtkanlığına, yeşil alanların yağmalanmasına, ekonomik krizin mahkum ettiği açlığa karşı, yaşam hakkımızı savunma kararlılığıydı.

Dünyanın bütün sömürücü egemen sınıfları, düzenin bekçileri parlamenterleri, pervasızca saldıran kolluk kuvvetleri, halk düşmanlarını-katilleri aklayan hukuk sistemi, egemen sınıfların çanak yalayıcıları, medyası, “sanatçı”sı bilsin: Nefes alacağız!

Boğazımızı sıkmaya, son nefesimizi elimizden almaya çalışanlar duysun: Yaşam hakkımızı savunacağız!

Üzerimize çökmüş, kanımızı iliğimizi kurutmaya çalışanları, ekmeğimizi elimizden almaya çalışanları, bizi ezen ve sömürenleri fırlatıp atacağız!

 

Nefes alamıyorum, Eric Garner, ABD, siyah, Afrikalı, Afro Amerikan, sömürü, köle, ayaklanma, faşist, ırkçı, Ku Klux Klan, özgürlük, vahşet, Ferguson, Michael Brown, linç

 

 

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …