“16 Haziran yüzbin işçi yürüdü
16 Haziran genel direniş
Burjuvaziye, tüm sömürüye
Nasırlı ellerin yumruğu bugün!”
Hakkında böyle marşların yazıldığı, Türkiye işçi sınıfının en büyük eylemidir 15-16 Haziran… İki gün boyunca İstanbul ve İzmit’te üretimi durdurarak yollara dökülen işçiler, 4 şehit pahasına ve sarı sendikacılara rağmen AP (Adalet Partisi) ve CHP hükümeti tarafından gerçekleştirilen sendikasızlaştırma saldırısına direndiler.
1970 yılında AP ve CHP hükümeti Meclis’e 274 ve 275 sayılı kanun tasarılarını hazırladı. Bu tasarıya göre, 1963’te yürürlüğe giren İş Kanunu’nda değişiklikler yapılıyor ve işçilerin sendika seçme hakkı gasp ediliyordu. Bu, o dönem giderek büyüyen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in yok edilmesi demekti. 13 Haziran 1970’de bu tasarı, cumhurbaşkanı tarafından onaylandı.
O yıllarda işçi sınıfı hareketi yükselişe geçmişti. İşbirlikçi Türk-İş’ten kopuşlar başlamış ve DİSK’e akışlar hızlanmıştı. Burjuvazinin amacı, işçilerin bu akışını önlemekti. Bir anlamda işçilerin devrimcileşmesinin önünü kesmekti.
15 Haziran günü, yasaya tepki olarak Anadolu yakasında bir yürüyüş başladı. Kartal, Paşabahçe, Beykoz, Maltepe’den katılımlarla, Ankara yolu trafiğe kapandı. Gebze’den de yürüyüşler başladı.
16 Haziran’da ise, Avrupa yakasındaki fabrikalar eyleme geçti. Birçok semtten de yürüyüşe geçen kitleler, valilik önüne ulaşmaya çalıştılar. Yürüyüşlere 75 bin dolayında işçi katıldı. Sokaklarda polisle, askerle çatışarak, bariyerleri aşarak yürüdüler dört bir koldan… Türk Demirdöküm, Rabak, Sungurlar, Derby, Elektrometal, Auer, Çelik Endüstrisi, Otosan, Arçelik ve Vita fabrikalarından yoğun katılımlar oldu. İşçilerin yanı sıra esnaflar, öğrenciler ve semtler de katıldı bu büyük direnişe…
15 Haziran akşamı Bakanlar Kurulu, gösterilerin olduğu illerde 60 günlük sıkıyönetim ilan etti ve sendikacıları tutukladı. Kolluk güçlerinin saldırıları sonucu Mutlu Akü fabrika işçisi Yaşar Yıldırım, Vinteks işçisi Mustafa Bayram, Cevizli Tekel işçisi Mehmet Gıdak ve esnaf Doğukan Dere öldüler. Eylemlerin ardından da Hüseyin Çapkan ve Necmettin Giritoğlu adlı işçiler yaşamlarını yitirdi.
Olayların gelişiminden korkan DİSK, işçilere evlere dönme çağrısında bulundu. Bu tutumuyla eylem kırıcılığı rolü üstlendi. Dönemin DİSK başkanı Kemal Türkler’in radyodan yaptığı çağrılara rağmen, işçiler sokaklarda çatışmaya devam ettiler.
Burjuvazi, bu büyük direnişin ardından yasayı iptal etmek zorunda kaldı. Bununla birlikte işçi sınıfının gücünden duyduğu korku daha da arttı. 12 Mart 1971 darbesini örgütleyerek, işçileri devrimci önderlerden soyutlamaya girişti. İşçiler, bir süre sessizliğe gömüldü, fakat ardından çok daha güçlü bir şekilde sokaklara döküldüler, grevler ve direnişler örgütlediler.
15-16 Haziran, işçi ve emekçiler mücadelesine ışık tutan, yol gösteren bir direniştir. Hakların sokakta, dişe diş bir mücadele ile kazanıldığını gösteren büyük direnişlerden biridir. Bugün Metal işçileri, yasalara, sendikaya rağmen gerçekleştirdiği fiili grevleriyle, 15-16 Haziran’ın yolunda yürümektedir.