Kamp Armen direniyor

kamp-armen

6 Mayıs’ta üçte biri yıkılan Ermeni yetimhanesi Kamp Armen’de direniş, bir ayı geride bırakarak sürüyor. Direnişi kırmaya ve desteği azaltmaya dönük olarak son günlerde basında yer alan “anlaşma sağlandı” iddiaları ise gerçeği yansıtmıyor; Kamp Armen Dayanışması tapunun devrinin gerçekleşmediğini duyurdu.

Tuzla’da bulunan Kamp Armen, Ermeni vakıflarına ait 3 bin dönümlük bir arazi üzerinde ve doğrudan Ermeni çocuklarının emeğiyle yaratılmış bir yetimhaneydi. Binaların inşaatından, binlerce ağacın dikilmesine kadar, her adımında çocukların emeği, sevgisi vardı bu arazide. Şoven bir saldırganlıkla katledilen Ermeni aydın Hrant Dink de bu yetimhanede büyümüştü. Ailesini, kimliğini, yaşam alanlarını kaybetmiş Ermeni çocukları, bu yetimhanede eğitim görmüş, kendi dilleri ve kültürlerini tanımış, kendi geçmişlerini öğrenmiş, kendi kimliklerini edinmişlerdi. Tarihleri boyunca birçok defa katliama uğramış Ermeni halkının, soluk alabildiği alanlardan biriydi burası.

Azınlık kurumlarına ait mülklerin gaspedilmesi politikası kapsamında, 31 yıl önce araziye el konuldu. Onyıllar önce İstanbul’un dışı ve ücra bir alan sayılan Tuzla, gelişip kentleştikçe, arazinin değeri de arttı. Son olarak İstanbul’un en büyük eğlence merkezi ve yat limanının Tuzla’ya yapılacağının duyulmasının ardından, arazinin yeni sahibi olan Ulusoy, burada inşaata başlamak üzere 6 Mayıs günü kampın yıkımına başladı.

Yıkımın başladığının duyulması üzerine, hemen direniş başladı yetimhane arazisinde. Çadırlar kuruldu, etkinlikler gerçekleştirildi, Taksim’de yürüyüşler düzenlendi. Kamp Armen’in mülkiyet hakkının koşulsuz ve derhal Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı’na devredilmesi talebiyle destek ve dayanışma eylemleri büyütüldü.

Direnişin 30’lu günlerinde, kampın mülkiyetinin devredildiğine dair haberler çıkmaya başladı. Bu haberlerin kaynağında, AKP’li Ermeni siyasetçiler bulunuyordu ve asıl amaçları direnişi zayıflatmaktı. Gerçekte ise kampın sahibi olan Ulusoy, belli sözler vermekle birlikte harekete geçmiyor, seçim sonrasına ertelemeye, zaman kazanmaya, bu arada çeşitli manevralar yapmaya çalışıyordu.

Kamp Armen’in başına gelenler, bu topraklarda yaşayan farklı uluslar, dinler ve mezheplerden halkların yaşadıkları dramların çok küçük bir prototipi niteliğindedir. Azınlıklar her dönem devletin ağır baskısı, siyasi ve mali yaptırımları, her türden asimilasyon saldırıları, katliamları ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu nedenle, bugün gerçekleştirilen bu direniş büyük bir önem taşımaktadır.

Kamp Armen kazanmalıdır. Hakları iade edilmeli, tapu devri gerçekleştirilmeli ve tarihine uygun biçimde restore edilmelidir.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …