Metal işçisi: “Süreç bitmedi, devam ediyor!”

metal-isci

Mayıs ayının ortalarında başlayan metal işçilerinin fiili grevleri büyük oranda bitmiş olsa da, yarattığı etki devam ediyor. Fiili eylemlerin biri biterken diğeri başlıyor.

Renault işçilerinin fitilini ateşlediği Bursa merkezli grev ve işgal eylemleri, taleplerin büyük oranda kabul edilmesiyle bitirildi. Neredeyse bütün işyerlerinde işçilerin temel taleplerinden biri olan “Türk Metal-iş olmaz, seçtiğimiz temsilcilerle sözleşme yapılsın” talebi kabul gördü. Ücretler konusunda her işyerinde farklı, ama birbirine yakın anlaşmalar yapıldı. İşyerlerinin yaptığı ücret iyileştirmelerinin dışında, metal patronları sendikası MESS de zaman isteyerek ek ücret iyileştirmesi yapacağını belirtti.

İşçilerin böyle bir eyleme kalkışacaklarını beklemeyen patronlar, direnişi bitirmek için kendileri açısından önemli tavizler verdiler. Fakat direnişleri bitirdikten sonra verdikleri sözleri tutmuyor, yaptıkları anlaşmalara uymuyorlar. İlk yaptıkları şey, direniş döneminde işçilerin kendi seçtikleri temsilcileri (onlar “sözcü” diyorlar) çıkarmak oldu. Renault dışında hemen hemen direnişe katılan bütün işyerlerinde işçi kıyımı yaşandı. Renault’ta da denendi, ama işçilerin buna üretimi durdurarak karşılık vermeleri, patrona geri adım attırdı ve attığı işçileri geri almak zorunda kaldı.

Kimi işyerlerinde onlarca, kimi işyerlerinde yüzlerce işçi işten atıldı. Mesela Tofaş’ta 150’nin, Ford Otosan’da 100’ün üzerinde. En trajik olanı da, Tofaş’ta atılan iki işçinin, Tofaş’ta Çelik-iş sendikasını örgütleyenler olması. Çelik-iş, kendi temsilcilerini sahiplenmeyerek sonrasında kitlesel işçi kıyımlarına yol açtı. Bu saldırılarda, işçilerin sendika tercihinde kafa karışıklığı yaşamaları, ne yapacaklarının belirsizliği patronları cesaretlendirdi.

Tofaş (Bursa) Ego (Çorlu) Enpay (Kocaeli) işçileri dışında sendikal tercih yapan işçiler yok. Tofaş ilk sendikal tercih yapan işyeri oldu. Daha direniş devam ederken Tofaş işçileri Çelik-iş’e geçtiler. Ego ve Enpay ise, Birleşik Metal-iş’te karar kıldılar. Opsan, Ototrim gibi işyerlerinde Birleşik Metal’e geçmeler olsa da yetki almak için gerekli çoğunluğu elde edilmiş değil.

İşçilerin örgütlülük konusunda ne yapacakları belirsizliğini sürdürürken, patronların tam desteğini alan Türk Metal de boş durmuyor. İşçileri geri almak için her yolu deniyor. Patron ve Türk Metal baskısı, sınırlı da olsa kimi işçilerin tekrar Türk Metal’e dönmesini sağladı.

Direniş sürecinde taban komitelerini kurarak, birleşik güç oluşturan işçilerin, direnişten sonra “nasıl bir örgütlülük” içinde kalacaklarına karar vermemeleri, farklı tercihlere yol açtı. Birliği koruyamadılar. Ama süreç bitmiş değil. Metal işçileri ücretlerinde iyileştirmeler yaptılar. Mafyatik sendikacıları başlarından defettiler. Türk Metal’i tamamen silmeseler de artık Türk Metal istediği gibi davranamayacak. Yine önemli olan bir diğer husus da, fiili eylemlerin yolunu açmasıdır. Hangi işkolunda olursa, nerede bir haksızlık yaşanırsa, işçiler hemen üretimden gelen gücünü kullanarak şalter indiriyorlar.

 

Renault’ta neler oluyor?

Metal işçilerinin eyleminde Renault işçileri başı çekmişti, sonrasında da bu rolünü sürdürdü. Onlara bu gücü veren, direniş başlamadan önce “taban komitelerini” oluşturmuş ve oturtmuş olmalarıydı. Eylemlerini de basitten karmaşaya doğru yükselterek, sürecin fitilini yaktılar.

Bu örgütlülükleri ve sağladıkları birlikle, diğer işçilere örnek oldular. İşten atmaları engellediler, diğer işyerlerine göre daha fazla ücret almayı başardılar. Sonrasında ne yapacakları merak konusuydu. Yeni bir sendika mı, yoksa varolan sendikalardan birini mi tercih edeceklerdi? Belirsizlik devam ederken, bazı Renault temsilcilerinin Türk Metal Genel Başkanı Pevrul Kavlak’la görüşmeleri şaşkınlık yarattı. Aynı zamanda Renault işçileri arasında tedirginliğe ve tepkilere yol açtı.

Kaporta bölümünde çalışan bir işçi şunları söylüyor: “Özellikle sözcülerin Türk Metal Başkanı ile görüşmesine herkes çok kızdı. Görüşmeyi hiç birimiz onaylamadık. Biz bu kadar eziyeti neden yaşadık?  Bizim ödediğimiz aidatlarla işçi kanı dökenlerle yan yana gelmeleri, ister istemez sözcülere karşı bir güvensizlik oluşturdu.” Renault işçisini diğer fabrikalardan ayıran yanın, işten atmalara karşı sergilediği duruş olduğunu belirttikten sonra, “eğer birlikte hareket etmeseydik şimdi Renault’un durumu diğer fabrikalardan farklı olmazdı. Sendika konusunda bir an önce ne yapacağımıza karar vermemiz gerekir” diyor.

Bir hareket, hedefleri doğrultusunda harekete geçmezse, doğallığında birliğini koruyamaz, erime başlar. Beklemek, patronların ve Türk Metal sendikasının işine yarıyor.

Bir işçi, “direnişin bitmesinden bu yana sandık kurulması ve  mevcut sözcülerin seçimle güven tazelemesi gerektiğini belirtik. Fakat sözcüler bunu hep geçiştirdiler” diyor. Türk Metal’le yapılan bu görüşmeden sonra, seçim yapılmasının kaçınılmaz olduğunu belirten işçi, “işçiler bölünmeden bunu yapmalıyız. Kim ki bunun karşısına geçer, bu patrona ve Türk Metal’e hizmet etmek anlamına gelecektir” diyerek tepkisini ortaya koyuyor.

Renault’ta 8 yıldır çalışan başka bir işçi, uzun zamandır sözcülerle bölümlerde toplantı yapmadıklarını, sendika konusunda sorulan soruların “işler yoğun” şeklinde sözcüler tarafından geçiştirildiğini belirtiyor. “Biz de işçi bölünmeden hangi sendikaya üye olacağımıza hep birlikte kara verelim diyoruz. Eğer şimdi bunu yapmazsak yarın çok geç olacak.”

Montaj atölyesinde 15 yıldır çalışan bir işçi, örgütlenmede yaşanan sorunları şöyle anlatıyor: “Bu yola başladığımız zaman, bizde UET’lerde (en küçük üretim birimi), departmanlardan ve vardiyalardan toplamda 150 kişiye varan sözcü ve komite üyeleri olacaktı. Bunların bazılarını direniş öncesi bazılarını direniş sırasında tamamladık. Ancak her şey yukarıda 8 sözcüde toplandı, zamanla 5 bin işçi adına onlar karar verir duruma geldi. Bu da bir takım sorunlara neden oldu. Aşağıdaki temsilciler işin içerisine sokulmayınca, bilgilendirme de sağlıklı olmuyor. Öyle olunca sendika konusunda farklı düşünceler artmaya başladı… İşçinin güçlü olduğu bir anda istediğimiz bir sendikaya üye olmak varken, ısrarla bundan kaçılıyor. Bu yetmezmiş gibi işçinin nefret ettiği bir sendikacıyla görüşüyorsanız, kusura bakmayın, biz sizleri sırtımıza yeni sendika ağaları olun diye almadık. Bu işçi doğru yaptığınız her işte sizi taktir etti, yanlış yaptığınız da hesabını sormasını biliriz.” (9 Temmuz 2015, Evrensel)

Başta Metal işçileri olmak üzere bütün işçilerin gözü Renault’un üzerinde. Renault’un vereceği karar, özelde Metal işçilerini genelde bütün işçi sınıfını ilgilendiriyor. Daha fazla gecikmeden Renault işçisi kararını vermeli, öncü misyonuna uygun hareket etmelidir.

Ama ilk elde yapılması gereken, işçilerin onayını almadan Türk Metal’le görüşen temsilcilerin görevden alınması, sandık kurulup yeni temsilcilerin seçilmesidir.

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …