Kamp Armen… Ermeni çocukların yetişme yurdu. Çoğumuz bu kampı Hrant’ın katledilmesinden sonra duyduk. Oysa Kamp Armen’in tarihi oldukça eski. Hrant ve eşi Rakel’in de içinde yer aldığı nice Ermeni yetim-öksüz çocukların yetiştiği yer. Yetiştiği yer demek az gelir, kurdukları, yaşattıkları, can verdikleri yer demek daha doğru olur. Çünkü buradaki çocuklar, kampın inşasında çalışmışlar. Taşını, tuğlasını, suyunu kendileri taşımış, duvarların örülmesine yardımcı olmuşlar.
Kamp Armen, yıkılma haberiyle yeniden gündemde. İstanbul Tuzla’da bulunan bu kampa, 6 Mayıs günü kepçeler girmiş, kampın bir bölümü yıkılmıştı. Yıkım haberi duyulur duyulmaz başta Ermeniler olmak üzere devrimci-demokrat kurumlar, duyarlı insanlar karşı çıkmış ve yıkım durdurulmuştu. Seçim öncesi AKP hükümeti, tepkileri daha fazla çekmemek için, geri adım atmıştı. Fakat yıkım tehlikesi geçmiş değil. Bu tehlikeye karşı direniş de devam ediyor. Direniş 100’ücü günleri geride bıraktı.
PDD olarak Kamp Armen’e gittik. Kamp, Hrant’la ilgili çekilen belgeseldeki gibi değil. Elbette o günden bu güne çok şey değişmiş. O zamanlar tamamen kırsal alanken, bugün zenginlerin yaşadığı bir mekan haline gelmiş. Her tarafa dubleks villalar yapılmış. Bu yüzden yıkmak istiyorlar kampı.
İşte böyle zenginlerin yaşadığı, dubleks villaların arasında direniş yeri… Dubleks villaların duvarına ok işaretli “Kamp Armen’e gider” yazıları karşılıyor bizi. İlerledikçe her dönemeçte “Kamp Armen’e gider” yazılarıyla karşılaştığımız gibi, direnişi simgeleyen sloganları da görüyoruz.
Kamp yeri çeşit çeşit ağaçların olduğu yeşillikler içerisinde eski, bakımsız bir bina. Binanın bir kısmı yıkılmış. Binanın her tarafında direnişi anlatan Ermenice ve Türkçe yazılmış pankartlar karşılıyor bizi. Bahçede insanlar grup grup oturmuş sohbet ediyorlar. Belgeselde gördüğümüz küçük havuz duruyor. Suruç katliamında şehit olanlar anısına yeni fidanlar dikilmiş. Her gelen kendinden bir şey bırakmış. Çocuklar çizdikleri resimleri asmışlar duvarlara. Artık direniş izleriyle Hrant’dan kalan izler içiçe geçmiş durumda.
Direnişin başından beri içerisinde yer alan Aleks’le sohbet ediyoruz. Aleks yıkım tehlikesinin halen devam ettiğini belirtikten sonra şunları söyledi: “Her ne kadar Ulusoy’lar Kampı Ermeni Vakfı’na bağış yapacağız dese de bu gerçekleşmedi. Muhtemelen hükümet H. Ulusoy’a ‘paranı vereceğiz’ dedi ama para verilmedi. Ulusoy da, hükümetin vaat ettiği parayı alamadığından, vakfımıza devri gerçekleştirmiyor.”
Araziyi vakıf olarak geri almak için bakanlarla görüşmüşler. Aldıkları yanıtlar şöyle: Geri vermek için yasa değişikliği gerekiyormuş, geçici hükümet olduklarından dolayı yasa değiştiremiyorlarmış! Özelleştirme kararı almada, halka savaş açmada yetkili olan hükümet, Kamp Armen’in devrine gelince yetkisiz!
Gazeteci yazar İsmail Saymaz’da oradaydı. Önceden planlanan söyleşi için toplantı yerine çağrıldı herkes. Haliyle Aleks’le sohbetimize söyleşiden sonra devam etmek üzere ara verdik. İsmail Saymaz direnişi selamladıktan sonra Ali İsmail Korkmaz ile ilgili yazdığı kitabını tanıttı. Yaptığı konuşmada Ali İsmail’in nasıl katledildiğini ayrıntılarıyla saat saat anlattı. Kamera kayıtlarının hangi aşamadan sonra silindiğinden bahsetti. Ali İsmail’i öldüren polislerin daha önce Kürt illerinde görev yaptığını belirterek, devletin Kürtlere ve azınlıklara yaklaşımdaki bağını kurdu.
Söyleşiden sonra Aleks’le konuşmamıza kaldığımız yerden devam ettik. Aleks, Kamp Armen’in Ermeni Vakfı’nın arazisi iken, devlet eliyle çeşitli zengin kişilere satıldığını, Vakıf tarafından dava açıldığını, alan kişilerin kısa süre sonra sattıklarını, çünkü mahkemenin sürdüğü araziyi kimse fazla elinde tutmak istemediğini, en son Acıbadem Hastaneleri’nin sahibi Aydınlar ve Ulusoy ailelerine geçtiğini, bu ailelerin de kendi içinde 5 kez satış yaptığını belirtti. O günden beri Vakıf olarak defalarca kez kendi arazileri olan Kamp Armen’i, parasını verip tekrar almak istediklerinde, hükümetin “yabancılara arazi satılmaz” dediğini, Ermeni Vakfı’nı “yabancı” saydıklarını söyledi. Ermenilere “yabancı” diyen devlet, ülkenin her tarafını emperyalist tekellere ve Arap şeyhlerine parsel parsel satmakta bir beis görmüyor.
Kamp Armen’de direniş devam ediyor. Öte yandan direnişe saldırılar da sürüyor. Bizim ziyaretimizden iki gün önce, sokağı kontrol etmek için dışarı çıkan iki kişiye, araba içerisinde pusuda bekleyen kişiler sopalarla saldırılmış. Saldırı içerdekilerin dışarıya çıkmasıyla püskürtülmüş. Daha sonraki günlerde de direnişe gelenler saldırıya uğradılar. Direnişin sahiplenilmesi bu şekilde engellenmeye çalışılıyor.
Ama direniş kararlılıkla sürüyor. Kampın esas sahibi olan Ermeni Vakfı’na devredilinceye kadar sürecektir.