Cizre-Jitem davası olarak bilinen, “faili meçhul” vakalarının en çarpıcılarından biri olan davanın, sanıkları beraat ettirildi.
Emekli Albay Cemal Temizöz ve Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atağ’ın da aralarında bulunduğu 8 sanık, Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 1993-95 yılları arasında 21 “faili meçhul” cinayetten sorumlu tutularak yargılanıyordu. Ancak bunun göstermelik bir yargılama olduğu, her yönüyle kendisini gösterdi. Herşeyden önce, bu kadar önemli bir katliamın failleri tutuksuz yargılanmaktaydı. İkincisi, Cizre’de işlenen suç, mağdurların katılımını düşürmek, kitle desteğini azaltmak amacıyla, 10 Ocak 2015 tarihinde, Yargıtay kararıyla Cizre’den yüzlerce kilometre uzağa, Eskişehir’e taşınmıştı.
5 Kasım günü gerçekleşen 8. duruşmada, “kesin, vicdana uygun” kanıtlar olmadığı iddiasıyla, zaten tutuksuz yargılanan sanıklar beraat ettirildi.
Öylesine bir pervasızlık sözkonusuydu ki, sanıklardan Adem Yakın, “ben Jitem’i bilmem, sadece Jötem’i bilirim, o da Fransızca ‘seni seviyorum’ demektir” diye konuşarak, adeta alay ediyordu. Devletin ve yargının kendi arkasında olduğunu bilmenin küstahlığıyla, Cizre halkının acılarıyla dalga geçiyordu.
Cizre’deki katliamlar, Kürt halkına dönük olarak dizginsiz bir saldırının gerçekleştirildiği ‘90’lı yıllarda yaşanan en çarpıcı olaylar arasındadır. Aradan geçen zaman, konuya ilişkin kitle tepkisini ve adalet talebini güçlendirdi.
AKP hükümeti, tıpkı 12 Eylül’ün yargılanması gibi, kontrgerillanın yargılanmasını da kendi çıkarlarının demagojik propaganda malzemesi haline getirdi. “Darbe karşıtı” görünmek için 12 Eylül ile ilgili bir mahkeme açtı, ama cuntacıların hiçbiri gerçekten yargılanmadı. Şimdi de “kontrgerilla karşıtı” görünmek için Cizre-Jitem davasının açılmasını engellemedi, ama bunu jitemcileri koruyan, aklayan bir mahkemeye çevirdi.
Ve bir kere daha göründü ki, katiller, cuntacılar, kontrgerilla şefleri, ancak kitle hareketinin yükselmesi sonucu yargılanacaktır.