Cizre, Silopi, Nusaybin, Dargeçit ve Sur’da, Kürt halkının üzerinde dizginsiz bir saldırı yürütülüyor. Evler yıkılıyor, protesto yürüyüşlerine ateş açılıyor, halk katlediliyor.
İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre, 16 Ağustos 2015 tarihinden 11 Aralık 2015 tarihine kadar, 7 il ve 17 ilçede, toplam 52 defa sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu sokağa çıkma yasakları süresince, Kürt halkı üzerinde büyük bir terör estirildi. Bazı bölgelerde on güne ulaşan kesintisiz sokağa çıkma yasakları sırasında, kentler savaş alanına çevrildi, 35 günlük bebekler, 70 yaşında yaşlılar, evinin önündeki çocuklu kadınlar katledildi.
14 Aralık’tan itibaren ise, saldırılar daha üst boyuta çıkarıldı. Cizre, Silopi, Nusaybin, Dargeçit ve Sur ilçelerinde, halka karşı adeta bir imha saldırısı başlatıldı. Tanklar, komandolar, jandarma ve özel harekat polislerinin katıldığı büyük operasyonu 2 tuğgeneral yönetiyor. Toplam 14 general ve 10 bin askerin katıldığı saldırıyla, devlet, halka karşı bir savaş veriyor.
Bu savaş sırasında, hastaneler kurşunlanıyor; evinin önünde oturan sivil halk katlediliyor; saldırıları protesto etmek isteyen kitlenin üzerine ateş açılıyor; tanklardan evlerin üzerine top atışı gerçekleştiriliyor. Keskin nişancılar, özel harekatçılar, kontra birlikler, kent sokaklarında kol geziyor. Silopi belediye binası, HDP’li vekillerin bulunduğu evler, bu saldırıdan nasibini alıyor. Özel harekatçılar, bu binaların kapısını kırarak, duvarını yıkarak içeriye giriyor ve Kürt halkının seçilmiş temsilcilerine de pervasızca saldırıyor. Devlet hendekleri bahane ederek saldırıyor, gerçekte ise, Kürt halkının direnme gücünden ve taleplerinden yaşadığı korkunun büyüklüğünü gösteriyor.
Savaşı başlatmadan önce öğretmenlere cep telefonu mesajı göndererek bölgeden ayrılmasını isteyen devlet, kentlerin boşaltarak direnişi kırmayı hedefliyor. Onbinlerce insanı evini terkederek göçe zorlayan devlet, geride kalanların üzerine bombalar yağdırıyor.
Ancak kitleler direniyor. Protesto gösterileri düzenliyor, gürültü eylemi yapıyor, saldırılar karşısında kendi yaşam hakkını savunuyor.
Kitlelerin direnişi, devletin baskı ve teröründen daha güçlüdür. Yürütülen imha politikası, halkın direnişini imha etmeye dönüktür. Ne tarih boyunca yürütülen imha saldırıları, ne ‘90’lardan bugüne gerçekleştirilen vahşi saldırılar, bu direnişi bitirmeye yetmemiştir. Saldırılara rağmen, Kürt halkı kendi yaşam hakkını ve kendi ulusal taleplerini sahiplenmeyi ve savunmayı sürdürmüştür.
Devletin imha saldırısı, kitlelerin direnişi karşısında yerle bir olacaktır. Saldırılar son bulmalı, yürütülen savaş durdurulmalıdır!