İstanbul-Sancaktepe’de 3 Aralık günü gerçekleştirilen polis baskınında, Dilan Kortak katledildi. Polisin “hücre evi” olduğunu iddia ettiği evde bulunan Dilan, polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. Baskın sırasında 3 kişi de gözaltına alındı.
20 Temmuz Suruç katliamı ve 24 Temmuz’da Kürt halkına dönük savaşın yeniden yükseltilmesi saldırısı, devletin yargısız infazlarının da yeniden başlangıcı oldu. İstanbul’da birkaç ay içinde 3 kadın ev baskınlarında, polis kurşunuyla katledildi. Otopsi raporlarında, herbirinin yakın mesafeden sıkılan kurşunla öldürülmüş olması, infazların kanıtıydı.
24 Temmuz’da Bağcılar’daki bir evde Halk Cephesi üyesi Günay Özarslan “çatışmada öldü” denilerek katledildi. Oysa evde çatışma belirtisi yoktu ve Günay’ın bedenine 15 kurşun sıkılmıştı.
18 Ekim’de Küçük Armutlu’da evi basılan Dilek Doğan, polise “galoş giyin” diye ısrar ettiği için polis tarafından vuruldu. Doğan, yaşam mücadelesini 25 Ekim’de kaybetti. Dilek’in katilini aklamak isteyen devlet “arbede çıktı”, “abisi polise saldırdı” türü açıklamalar yapmıştı. Oysa dava dosyasına eklenen kamera kayıtları, polisin pervasızca saldırısını gözler önüne sermeye yetiyor.
19 yaşındaki gencecik Kürt kızı Dilan Kortak’ın bedeninden 5 kurşun çıkarıldı. Devlet yine “çatışma çıktı” demişti, ancak evin durumu, yargısız infaz olduğunu gösteriyordu.
HDP’li Dilan’ın cenazesi de devletin engellemeleriyle karşılaştı. İzmir’de düzenlenen cenaze törenine, HDP’li vekiller katıldı. Cenazesi slogan, alkış ve zılgıtlar eşliğinde toprağa verildi.
Yeliz Erbay, Şirin Öter Ölümsüzdür
Faşist devlet devrimci iki kadını daha yargısız infaz ile katletti.22 Kasım günü Gaziosmanpaşa Karadeniz Mahallesi’nde evleri basılan Yeliz Erbay ve Şirin Öter infaz edildi. Tıpkı daha önce katledilen Günay, Dilek ve Dilan gibi…
Otopsi raporları, polisin yargısız infaz yaptığını kanıtlıyor. Raporda Yeliz Erbay ve Şirin Öter’in kafa bölgesine yakın mesafeden ateş edildiği belirtilmiş. Ayrıca karın ve göğüs bölgesinde mermi giriş çıkışları tespit edilmiş. Bir de “vajinada 2 adet mermi giriş-çıkışı” olduğu belirtiliyor. Öylesine ahlaksız ve canavanca işlenen bir cinayet bu. Bütün bunlar, polisin IŞİD’ci çetelerden farksız olduğunu ortaya koyuyor.
Zaten katledilmeden önce işkence yapıldığına dair izler de var. Darp izleri ve morluklar, kafatasında, elmacık kemiklerde kırıklar, otopsi rapoyla kesinleşmiş durumda. Yaralı yakalandıkları halde işkence edildiği ve vücutlarına onlarca kurşun sıkıldığı görülüyor.
Yeliz ve Şirin 23 Kasım’da Gazi Mezarlığı’na defnedildi. Cemevi önünde saat 13’te toplanan kitle, yapılan konuşmalardan sonra yürüyüşe geçti. “Yeliz Erbay, Şirin Öter ölümsüzdür”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlarının sıkça atıldığı cenaze töreninde, devletin yaptığı yargısız infaz teşhir edildi. Direnişin büyüyeceğine vurgu yapıldı.
Defin sırasında kitleyi kameraya çeken polis İHA’sı (İnsansız Hava Aracı) göstericiler tarafından silahla vuruldu. Bunun hıncını polis, cenaze sonrası dağılan kitleye saldırarak gösterdi. Gazi’nin sokakları gaza boğuldu, tüm bölgeyi gaz bulutu kapladı. Ara sokaklarda çatışmalar bir süre devam ettikten sonra, eylem sona erdi.