Üniversitelerde cihatçılara geçit yok

cihatcilara-gecit-yok

AKP’nin IŞİD’e verdiği destek, IŞİD çetelerinin üniversitelerde de palazlanmasına yol açıyor. 10 Ekim Ankara Katliamı sonrasında çıkan telefon kayıtları, IŞİD çetelerinin nasıl korunduğunu gösteriyordu. Katliam sonrasında, çeteler üniversitelerdeki faaliyetlerini ve örgütlenmelerini artırdılar. Devrimci-demokrat öğrenciler ise, yaptıkları eylemlerle, üniversitelerde radikal İslamcı çetelerin yuvalanmasına izin vermeyeceklerini gösterdiler.

IŞİD’çilerin en fazla yüklendiği okullardan birisi, İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsü. Bir süredir öğrencileri sözlü ve fiziksel şekilde taciz eden IŞİD’çi çeteler, 3 Aralık günü saldırıya geçtiler. 3 ve 4 Aralık günleri, İÜ Beyazıt Kampüsü IŞİD çeteleri ile devrimci-demokrat öğrencilerin çatışmasına sahne oldu.

3 Aralık günü IŞİD’çiler önce okulun içine sis bombası atıp, ardından yüzlerinde maske, ellerinde sopa, bıçak, satır ve soda şişeleriyle Edebiyat Fakültesi’ne girdiler. “Cihatçı çetelere izin vermeyeceğiz” başlıklı bildiriyi dağıtan öğrencilere sopalarla saldırdılar. Saldırı sırasında yaralanan öğrenciler hastaneye kaldırıldı. Ancak öğrencilerin direnişi, devletin müdahale ederek çetelere yardım etmek zorunda kalmasına neden oldu. Polis 6 IŞİD’çiyi gözaltına alma bahanesiyle öğrencilerin elinden kurtararak kaçırdı.

4 Aralık günü radikal dinci çeteler bu defa sabah erken saatlerde kampüse girmeye çalıştılar. Ancak öğrencilerin direnişi onları yeniden durdurdu. Kendi çabalarıyla okula girmeyi başaramayan çetecilerin yardımına devlet koştu. Polis saldırısı sonucu, IŞİD’le çatışan 32 öğrenci gözaltına alındı. Aynı gün ilerleyen saatlerde öğrenciler, “Üniversitede cihatçı çetelere geçit yok” pankartı ile yürüyüş yaptılar. Yürüyüşe çeteler soda şişeli saldırı düzenlediler.

8 Aralık günü, üniversitede yaşanan olaylara ilişkin eylem yapmak isteyen radikal dincilerin bu defa seçtiği alan, Beyazıt Meydanı oldu. Meydanda toplanan ve kendisine “Üniversiteli Müslümanlar” adı veren 300 kişilik İslamcı grup, ÖSO bayrağına benzer bir bayrak açarak Suriye’deki cihatçılara da destek vermeyi unutmadı. Beyazıt Meydanı’nda hiçbir eyleme izin vermeyen polis, cihatçıların eylemini izlemekle yetindi. Bu gösteriyi duyan devrimci-demokrat öğrenciler, okulun içinde toplandılar. “Beyazıt Marşı”nı okuyarak ve diğer öğrencilere cihatçıların gösterilerini anlatarak hazırlık yaptılar. Cihatçılar 8 Aralık günü de okula giriş yapmayı başaramadılar. Ardından meydanda gösterisini yapan cihatçı gruba, öğrenciler tarafından havai fişek atıldı. Ancak havai fişekler gruba kadar ulaşamadı. Polis ise, cihatçılara tepki gösteren ve havai fişek atan öğrencilere gaz bombası ile saldırdı. Sonrasında da cihatçıları korumak için güvenlik çemberi oluşturdu ve polis helikopteri havadan denetim yaptı. Açıklamayı yapan cihatçılar, tekbir getirerek Saraçhane Parkı’na doğru yürüyüşe geçtiler. Sonra parktan dağıldılar.

1 Aralık günü, Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Kampüsü çetecilerin saldırısıyla karşı karşıya kaldı. KOÜ’de, kendisine “Ak Gençlik” diyen çete, “Türkmen Katliamı” bahanesiyle bildiri dağıtmak istedi. Devrimci-demokrat öğrenciler ise, bildiri dağıtımına müdahale ederek, çetecileri üniversite kapısından kovdular. Ardından aynı çeteciler, polis korumasında okula geri dönerek demokrat öğrencilere saldırdı. AKP hükümeti ile cihatçıların ve polisin işbirliğinin çarpıcı bir görüntüsüydü bu saldırı. Öğrenciler, sonrasında yaptıkları açıklamada, Umuttepe’de cihat sloganları atılmasına izin vermeyeceklerini duyurdular.

2 Aralık günü, Ankara Üniversitesi Cebesi Kampüsü’nde kendisine “Müslüman Hanımlar Topluluğu” ismi veren gerici grubun gerçekleştirmek istediği etkinliğe, devrimci-demokrat üniversiteliler tarafından müdahale edilmiş; bunun üzerine gerici erkekler üniversiteli kadınlara saldırmıştı. Devrimci-demokrat üniversiteli kadınların direnişi, gerici grupları üniversiteden uzaklaşmak zorunda bırakmıştı. Ardından, 3 Aralık günü üniversitede eylem çağrısı yapan gerici-cihatçı grup, üniversiteye girmeyi başaramamıştı. Bu olaylardan sonra Cebeci Kampüsü’ndeki topluluklar ve gençlik örgütleri, “Cihatçı-gerici yapılanmalara geçit vermeyeceğiz” başlıklı bir bildiri yayınladılar. 9 Aralık günü de, yine “Cihatçı-gerici yapılanmalara geçit vermeyeceğiz” sloganıyla bir eylem gerçekleştirdiler.

Yine 1 Aralık günü Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde, haftalardır süren polis-ÖGB-faşist çetelerin saldırıların karşı, öğrenciler Eskişehir Emek ve Demokrasi Güçleri ve aileleriyle birlikte yürüyüş gerçekleştirdi. Rektörlüğün önünde açıklama yapan öğrenciler, eli sopalı çetelerin üniversiteye alındığını ve bunların polis-ÖGB desteğiyle öğrencilere saldırdığını söyledi.

Ardından 8 Aralık günü bir gerici saldırı da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde meydana geldi. OGÜ’de Suriye’deki cihatçılara silah yardımı yaptığı bilinen İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri, İnsani Yardım Vakfı) stant açtı. Bunun üzerine devrimci-demokrat öğrenciler harekete geçerek standa müdahale ettiler ve üniversitede gerici örgütlenmeye izin vermeyeceklerini söylediler. İHH çetecileri üniversitelilere saldırdı. Ve her zaman olduğu gibi, gerici çeteleri desteklemek için çevik polis de üniversiteye gird. Saldırı sonucu, 9 üniversiteli gözaltına alındı.

9 Aralık günü, yine Eskişehir OGÜ’de, gericilerle ve onların koruması olan devletle çatışma vardı. 8 Aralık’ta stant kurmayı başaramayan cihatçılar, 9 Aralık günü İktisadi İdari Bilimler Fakültesi önünde basın açıklaması yapacaklarını duyurdular. Devrimci-demokrat öğrenciler ise, üniversitelerinde gerici örgütlenmeye izin vermeyeceklerini söyleyerek sabah saatlerinde biraraya geldiler. Önce İHH’nın cihatçılara destek verdiğini gösteren bir resim sergisi gerçekleştirdiler. Ardından, İİBF’ye doğru yürüyüşe geçtiler. 2 Toma ve 6 otobüs çevik polis ile kampüse giren devlet, yürüyüş yapan devrimci-demokrat öğrencilere gaz bombaları ve tazyikli suyla saldırdı. Saldırı sonrasında 12 öğrenci gözaltına alındı.

25 Kasım günü, İTÜ’de gerici çeteler, bu defa “Tevhid ve Adalet Topluluğu” adı altında işbaşındaydı. İTÜ Ayazağa Kampüsü’nde “cami istiyoruz” diyerek toplu namaz kılmak isteyen gericilere tepki gösteren öğrenciler, onların namaz kılmak istedikleri alanda top oynayarak ve çimlere oturarak protesto ettiler. Bunun üzerine ÖGB (Özel Güvenlik Birimleri), gerici çeteyi koruma altına aldı. ÖGB ile öğrenciler arasında yaşanan tartışmanın ardından, çevik polis de, gerici çeteleri koruma görevini yerine getirmek amacıyla kampüse girdi. Bu sırada çeteciler, tekbir getirerek, “Kafirler için yaşasın cehennem” sloganını attılar. Devrimci-demokrat öğrenciler ise, “Katil IŞİD üniversiteden defol” sloganıyla karşılık verdi. Öğrencilerin direnişi, önce çetecilerin, ardından polisin üniversiteyi terk etmesine neden oldu.

Yine İTÜ’de, Elektrik-Elektronik Fakültesi mescidinde, Rus uçağının Suriye’de düşürülmesini “kutlayan” cihatçı çeteciler lokum dağıttı.

 

Cihatçılar üniversitelere giremez

AKP’nin cihatçı çetelere olan desteği, sadece Suriye topraklarıyla sınırlı değil. En başta Türkiye’deki IŞİD ve her türden gerici-cihatçı örgütlenmesi, AKP’nin tam desteğini alıyor. Bugüne kadar Adıyaman’daki çay ocağından İstanbul-Bağcılar’daki derneğe, Ankara-Hacıbayram mahallesinden İHH yapılanmasına kadar çok geniş bir alanda, cihatçı örgütlenmelerin nasıl açıktan ve pervasız biçimde güçlendirildiklerini gördük. 10 Ekim Ankara Katliamı’nın ardından, Davutoğlu’nun “intihar bombacıları eyleme geçmeden gözaltına alamayız” sözleri, bu desteğin somut ifadesiydi.

Bugün artık bu örgütlülük üniversitelerde de kendisini göstermeye çalışıyor. Ve öncelikle de, devrimci-demokrat örgütlülüğün olduğu, direnme geleneği güçlü üniversiteler hedefe çakılıyor. Beyazıt, Ayazağa, Cebeci gibi kampüsler, tarihsel birikimleriyle de öne çıkan üniversite kampüsleri. Ve buralara girebilmek için, devletin, polisin, ÖGB’nin desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Cihatçıların devrimci-demokrat öğrencilerle her karşı karşıya gelişi, devletin de müdahalesini zorunlu kılıyor. Cihatçı çeteler, devletin desteğiyle alan açmaya çalışıyorlar.

Ancak kitlelerin cihatçılara karşı büyük tepkisi üniversitelerde de kendisini gösteriyor; devrimci-demokrat öğrenciler, bulundukları alanda cihatçılara yaşam hakkı tanımayacaklarını hem sözlü-yazılı olarak ifade ediyorlar, hem de bunun gerektirdiği direnişi gösteriyorlar.

Bu direniş, çok daha geniş öğrenci kesimlerini, öğretim üyelerini de kapsayarak büyütülmeli, cihatçıların izleri üniversitelerden silinmelidir. 

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …