Dağlarda direniş var

cerattepe-yol

15 Şubat Salı günü Toma eşliğinde asker ve polis, nöbet tutanlara müdahale ederek alanı boşaltmaya çalıştı. İlk gün başarılı olamadı. Ancak ikinci günün akşamı 6 ilden gelen takviye ekiplerin saldırısıyla 300 civarındaki eylemcinin korumaya çalıştığı Cerattepe’den eylemcileri çıkarmayı başardı. Bu noktadan sonra, Yeşil Artvin Derneği ve CHP, kitleyi aşağıya, kent merkezine çekti.

Devamındaki günlerde kent içinde yapılan eylemler öne çıktı. Çevre il ve ilçelerden biriken kitle, kent içinde yürütüldü, “Cerattepe Geçilmez Artvin Halkı Yenilmez” sloganları kitlenin öfkesinin göstergesi oldu. Hemen her gün yapılan yürüyüşlerde toplanan kalabalık, 10 bin civarındaydı.

Cumartesi günü diğer illerden gelen desteğe gelen kitlenin önü kesildi, özellikle Cankurtaran mevkiinde saldırılar oldu. Burası bir başka direniş odağına dönüştü. İl dışından gelenler, burada polise direndi, hatta polisin gaz fişekleri buradaki çatışmada ele geçirilerek imha edildi. Ancak bu saldırıların, kent merkezinde protestoyla geçiştirilmesi, önemli bir eksiklikti.

Pazar günü dışarıdan gelen kitleyle beraber Cerattepe’ye çıkış zorlanacaktı. İstanbul’dan, Ankara’dan, Tosya’dan, Hopa’dan vb. gelen dostlarımızla kucaklaşıp Cerattepe’nin yolunu tutuyoruz. Ama henüz kitle yeterince toplanmamıştı. Vakit oldukça erkendi. Zira kentteki insanlar öğleden sonra piyasaya çıkıyordu. Hastanenin önünde polis Toma eşliğinde yolu kesmişti. Yolun üst tarafındaki tepeye konuşlandırılmış polisler, hakim noktayı ele geçirmişlerdi. Barikatın arka tarafı, hastanenin de arkası boş kalmıştı. Oradan hareket edecek 100 kişilik bir grup polisleri şaşırtıp kitlenin barikata yüklenmesini ve yıkmasını sağlayabilirdi. Ancak gerekli hazırlıkların yapıldığı ve beklenmesi gerektiği söylendi.

Bir süre sonra kadınları öne, erkekleri arkaya aldılar. Ardından da polisle, “bir grup kadının araçla Cerattepe’ye çıkarak, alanda şirketin çalışma yapıp yapmadığını gözlemlemesi” üzerine bir pazarlık başlattılar. Bu pazarlık sürerken birden polis gaz maskelerini taktı ve saldırıya geçti. Önce biber gazı ve tazyikli su sıktılar. İlk saldırıda kitlede bir panikleme ve dağılma yaşandı. Ardından hızla toparlanılıp polis taşlanmaya başlandı. Yaklaşık 2 saat kadar çatışma devam etti. Gezi direnişinde olduğu gibi gaz atıldığında kontrollü geri çekilip, gazın etkisi azalınca yeniden öne geçilmesini başardık. Elinde talsitli sıvılar olan arkadaşlar kenarda belli aralıklarla dizilerek, gazdan etkilenenlerin gözlerine bu sıvıdan sıkıyorlardı. Bir grup araçların yanı başında barikat kurmaya girişti. Bu doğru bir tutum değildi. Zira ateş yakılıyordu ve sivil araçlara zarar gelebilirdi. Halkın mal ve can güvenliğine zarar verilmesi, haklı direnişimizi zora sokardı. Böylece barikatlar biraz geriye, araçların olmadığı bir bölgeye kuruldu.

İlk toparlanmanın ardından kitlenin içinde birileri yine, kitlenin kent merkezinde olduğunu oraya inilmesi gerektiğini vaaz etmeye başladı. Bu doğru değildi. Bir haftadır orada oyalanmıştık, asıl aşağıdakilerin buraya gelmesi ve barikata yüklenmek gerekiyordu. Kalma eğiliminde olan gençlerin sesi daha gür ve kararlı çıkmaya başladı. Hemen oradakilerle organizasyona giriştik. Ellerinde ne varsa barikata atıyorlardı. Eldeki malzemeleri tasnif ettik.

Barikat İskebe yönündeydi. Gaz atıldığında o yöne çekiliyorduk. İlk başta gerilere kadar çekilmişti gençler. Onları öne çağırarak, çekilme mesafesini 200 metre ile sınırladık. Barikatın canlandırılması için malzemeleri hazırda tutma konusunda anlaştık. Artık daha kontrollü hareket ediyorduk. Gaz atıldığında kontrollü çekilip, her dönüşte ellerimizde yeni bir barikat malzemesi oluyordu.

Şavşat’tan gelirken bizimle olan yaşlı amca için kendi aramızda şakalaşmıştık. “Amca kalp sorunun var mı, sen yukarı çıkma istersen…” diye. Alana girer girmez kaybolunca da gülüvermiştik. Çatışma esnasında bir de baktım yanımda; yüzünde gaz maskesi, kocaman bir taşı polise savurdu, ağız dolusu söverken de hafif sendeledi. Göz göze geldik, gülüştük…

Bir kadın arkadaşın iki ayağı birden kırıldı; yüzüne, kafasına ve vücudunun değişik yerlerine gaz bombası ve plastik mermi isabet eden arkadaşlarla yaklaşık 25 kişi yaralandı. Bunların içinde gazdan fenalaşanlar da vardı.

Yaklaşık iki saat süren çatışma polisin tekrar barikat yerine çekilmesiyle durdu. Ancak kitle de bir hayli azalmıştı. Aşağıdakileri oraya yönlendirecek bir çaba yoktu. Son anda, kitleyi aşağıya çağırma işine Halkevciler de katılınca, kitle orayı boşaltıp kent merkezine indi.

Buradan valiliğin önüne geçildi; oturma eylemi ve basın açıklaması yapılarak eylem bitirildi.

Şimdilik her gün saat akşam 8’de şehir merkezinde konvoy yürüyüş, tencere-tava ve ışık söndürme şeklinde il ve ilçelerde eylemler devam ediyor. Benzer eylemler, 22 Şubat Pazartesi gününden beri Ardanuç ve Şavşat’ta da başladı ve yayıldı.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Adana’nın Yoldaşcan’ı” METİN AYDIN (1956-1980)

11 Aralık 1980… Metin Aydın, belinde silahı, yanında bir yoldaşı, çalıntı bir araba ile Adana-Kozan …

İEB asgari ücret için eylem yaptı

Asgari ücret için göstermelik toplantıların başladığı 10 Aralık günü, İşçi Emekçi Birliği İstanbul-Tophane’deki Çalışma Müdürlüğü …

Suriye düştü; şimdi yeni bir Ortadoğu

27 Kasım günü HTŞ’nin Halep saldırısı ile başlayan süreç, 10. gününde tamamlandı. 7 Aralık günü …