10 Ekim Ankara katliamının ilk duruşması

ankara-katliami-davasi1

Ankara katliamı davasının ilk duruşması, 7-11 Kasım günleri arasında Ankara’da gerçekleştirildi. 

2015 yılının 10 Ekim günü, DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’un örgütlediği miting için başka illerden Ankara’ya gelen kitle, Ankara Garı önünde miting hazırlıklarını sürdürürken, IŞİD’in canlı bomba saldırısına maruz kalmıştı. İki ayrı bombalı saldırıda, 100 kişi öldü, 400’den fazla insan yaralandı. Saldırının ardından kitle bir de polis saldırısına maruz kaldı. Yaralılara yardım etmek ve hastaneye ulaştırmak için çaba gösteren, içinde sağlıkçıların da bulunduğu kitle, polisin gaz bombalı saldırısıyla karşılaştı.

 

Göstermelik bir yargılama

Davanın açılması yaklaşık bir yıl sürdü. Davada yargılanan 36 sanığın sadece 17’si tutuklu. Ve yargılama tümüyle göstermelik. Sadece “maşa” konumundaki en alttakiler yargılanıyor. IŞİD’in bu ülkede desteklenmesini, kök salmasını sağlayan; onun son derece açık örgütlenme faaliyetlerini sürdürmesini görmezden gelen; doğrudan aileleri tarafından devlete ihbar edilen IŞİD mensuplarına karşı bile hiçbir soruşturma açmayan emniyet müdürleri, savcılar; dahası Nusracılara “arkadaşlarımız” diyen cumhurbaşkanı; yanısıra katliam günü miting alanında bulunan polisler ve bombanın patlamasının ardından yaralılara gaz sıkılması için emir veren amirleri bu davada yargılanmadığı sürece, dava göstermelik olmanın ötesine geçmez. 

Arkasında devlet gücünü görmenin verdiği pervasızlık, sanıkların küstah ve tepeden bakan, hatta ailelere saldıran tavırlarında da kendini gösteriyor. Katliamda şehit düşen ailelerin tepkisine “şov yapmayın” diyen polis memurları, mahkeme heyetinin kürsüsünde görünen sivil giyimli kişiler ile, kendi kurallarına bile uymayan bir mizansenle ile karşı karşıyayız. Mahkeme, katilleri yargılamak için değil, katliamda şehit düşenlerin yakınlarına, yaralı kurtulanlara ve bu davaya sahip çıkanlara gözdağı vermek için kurulmuş!

Sanıkların ifadesindeki gayri-ciddilik de bunun bir başka göstergesi. Mesala sanık Resul Demir sorgusunda, “Allah şahit, siz de biliyorsunuz ki, bu olayın faili bu dosyada yok” dedi. İtirafçı sanık Yakup Şahin ise, “kandırıldım” dedi ve “koskoca cumhurbaşkanı bile kandırılıyorken, ben nasıl kandırılmayayım” diye sordu. Ardından, polislerin “birkaç çocuk da ölmüş önemli değil” diyerek kendisiyle selfie çektiklerini anlattı.

Sanıklardan Mehmeddin Baraç, “halen AK Parti üyesiyim” dedi. Sanık Nihat Ürkmez, Suriye’de IŞİD kamplarında çekildiği bilirkişi tarafından belirlenen fotoğrafları için, “Sayın cumhurbaşkanımızın da Esad’la fotoğrafı var. FETÖ örgütüyle cumhurbaşkanı ve başkalarının da fotoğrafları var. Bir insan yanlışlıkla bir fotoğraf karesine girmiş olabilir” diyerek kendisini savundu.

IŞİD emiri Bağdadi ile telefon görüşmesi yaptığı ileri sürülen bir sanık ise, “Onunla görüşme yapabilen biri olsaydım, beni burada yargılayamazdınız” sözleriyle meydan okudu.

Duruşmanın ilk gününde, baro tarafından atanan 10 avukat, sanıkları savunmak istemediklerini belirterek davadan çekildiler. Geride kalan sanık avukatlarının ise, davada bilinçli olarak yer aldıkları duruşma sırasında ortaya çıktı. Mesela katillere avukatlık yapanlardan Orhan Şahin, “2013 yılında Türkiye’de IŞİD terör örgütü sayılmıyordu” dedi büyük bir pervasızlıkla. Salondakiler katilin sözcüsünü provakatörlükle suçladı, pet şişe attı, bazıları üzerine yürüdü.

Duruşma öncesinde ve sonrasında adliye önünde basın açıklaması yapıldı. DİSK, KESK, TTB, TMMOB temsilcilerinin ve milletvekillerinin katıldığı duruşma, 6-10 Şubat 2017 tarihlerine ertelendi.

Bunlara da bakabilirsiniz

“MÜHENDİSSEN, Mühendislerin Sendikası Girişimi” ilk toplantısını gerçekleştirdi

Ağır sömürü koşulları altında çalışmaya zorlanan mühendisler, sınıf mücadelesi içinde kendi örgütleriyle yer almak için …

Adana İHD’de Makbule Berktaş anısına toplantı yapıldı

İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Adana İHD’de Makbule Ana (Berktaş) anısına bir toplantı yapıldı. 13 Aralık’ta …

Suriye cezaevleri, Türkiye cezaevleri

Yandaş basında Suriye haberlerinin önemli bir kısmını Suriye cezaevleri oluşturuyor. Büyük bir “dehşet ve panik” …