Tarikat yurdunda yine yangın yine katliam

aladag-yurt-yangini

Yandı yine yürekler… Yandı yine kız çocukları… Bir kere daha, bir tarikat yurdunda kalan kız çocukları, yangının kurbanı oldu… 12 can kavruldu bir anda… Adına “kaza” dendi, gerçekte ise, gözgöre göre yaşanan bir katliamdı bu.

Adana’nın en yoksul ilçelerinden Aladağ’da yükseldi bu defa alevler. Süleymancılar tarikatına ait olduğu söylenen bir kız öğrenci yurdu yandı alev alev. Adı, “Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Yurdu”. Burada çevre köylerden gelen, ortaokul ve lisede okuyan kız öğrenciler kalıyordu.

İlk ve orta öğretim düzeyinde, yatılı kurum açma yetkisi, yasalara göre sadece devlete aittir; özel kurumların yurt açma yetkisi ve hakkı yoktur.

Ama Adana-Aladağ’da da devlet bir kere daha görevini tarikatlara devretmişti. Aladağ’da bulunan devlet yurdu kapatılmış, yoksul çocuklar tarikatların insafına bırakılmıştı. Aladağ ilçe milli eğitim müdürü, çocuklarını bu yurda vermesi için aileleri zorlamıştı. Köylerde okul yoktu, okula ulaşmak için yol yoktu, ilçedeki okula devam etmek için ise, tek seçenek cemaatin yurdunda kalmaktı.

Yoksulluğun çaresizliği, okumak isteyen kız çocuklarını tarikatların yurduna mahkum etmişti. Denetim yoktu, koruma yoktu, binada can güvenliği yoktu…Elektrik kontağı, ahşap olan binayı hızla küle çevirmişti. Kapı kilitliydi, yangın merdiveni kilitliydi, görevliler ortada yoktu… Sadece yaralanmayı göze alarak camdan atlayanlar canlarını kurtarabildi.

Yoksul çocuklarımız, tarikatlara terkedilmiş durumda. Tarikatların yurtlarında kimisi yangında ölüyor; kimisi tecavüze uğruyor; kimisi hayatını altüst edecek biçimde tarikatların kölesi oluyor.

Yeter artık dökülen timsah gözyaşları… Yeter artık devletin ezbere söylediği “acımız çok büyük” yalanları. Sadece emekçi kitleler çekiyor bunun acısını. Ne tarikatlar bu suçlarından dolayı bir cezaya çarptırılıyor, ne de devlet, çocukları tarikatlara terketmekten vazgeçiyor. Geçmişte Fethullah Gülen tarikatının elindeydi eğitim sistemi, bugün başka tarikatların. Tarikatların birisiyle işleri bozulunca, başka tarikatlarla iş yapmaya devam ediyorlar.

Ve dinci-gerici eğitim sistemi hakimiyetini koruduğu sürece biz bu acıları çekmeye devam edeceğiz. Dinci-gerici yaşam tarzı övüldüğü sürece biz bu acıları çekmeye devam edeceğiz. Çocuklarımızı korumanın tek yolu, bize dayatılan bu dinci-gerici sisteme, tarikatların hakimiyetine, devletin tarikatlaşmasına karşı çıkmaktır.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …