Reina’daki saldırı yaşam tarzınadır

istanbulreina-silahlisaldiri

 

Dinci-gerici saldırganlık, yeni yılı pervasız bir saldırı ile karşıladı. 39 insan hayatını kaybetti, 60’dan fazla yaralı var, bazıları ağır yaralı.

 

Son yıllarda, şeriatçı saldırganlık laik yaşam tarzını ve yeni yıl kutlamalarını özel olarak hedef almıştı. Üstelik bu durum, sadece IŞİD gibi radikal islamcı çetelerle sınırlı değildi. Dinci örgütlenmelerin tümü laik yaşam tarzına karşı bildiri dağıtmak, vaaz vermek ve hatta doğrudan saldırı gibi yöntemleri kullandılar. Kadınların giyimine ve yaşamına dönük saldırılar, bunun ön somut örneği olarak giderek arttı. Keza yılbaşı öncesinde, tarikatların “kutlama yapmayın” yolunda vaazları, duvarlarda yazılamalar, asılan pankartlar, dağıtılan bildiriler had safhaya vardı. Milli Gazete, 31 aralık sabahı “Bu son uyarı, Kutlama” manşetiyle çıktı. Yani saldırı adım adım örüldü.

 

Hükümet, bu saldırının doğrudan sorumlusudur. En başta, yılbaşı kutlamaları ve laik yaşam tarzına yönelik açıklama ve tutumları, kitlede bir maniplasyon oluşturma amacını taşımaktadır. Mesela Diyanet İşleri, yılbaşından bir gün önce tüm camilerde okunmak üzere hazırladığı fetvada, yılbaşı kutlamalarını gayrimeşru ilan etti. İkincisi, laik yaşam tarzına ilişkin olarak son dönemde yaşanan saldırılarda (mesela otobüste bir kadının tekmelenmesi vb) saldırganın hakettiği cezayı almasını sağlamadı. Saldırı cezasız kaldığında, saldırganların pervasızlığı da artmaktadır. Üçüncüsü, can güvenliği için gereken önlemleri almadı. Dördüncüsü, radikal islamcı terör örgütlerinin ülke içinde yaşam ve örgütlenme alanları oluşturmasının önünü açtı. Suriye savaşının uzantısı olarak, Türkiye de bir “cihatçı” yuvasına dönüştürüldü. Tüm bu zemin, şeriatçı çetelerin pervasızlaşmasının önünü açtı, katliamın koşullarını hazırladı.

 

Reina’daki katliamı gerçekleştiren kim olursa olsun, sorumluluk devlete aittir. Devletin yaşam tarzına dönük müdahaleleri durdurulmalı, laik yaşama dönük saldırılar en ağır biçimde cezalandırmalı, şeriatçı örgütlenmelerin ülke içinde örgütlenmelerine verilen destek son bulmalıdır.

 

Devlet Suriye savaşından elini çekmeli ve radikal-şeriatçı çetelerle tüm bağlarını koparmalıdır. Katliamın failleri bir an önce bulunup cezalandırılmalıdır. İnternet ortamında ya da çeşitli biçimlerde katliamı öven bütün kişi ve kurumlar cezalandırılmalıdır.

 

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, verdiği fetvaya ilişkin olarak derhal özür dilemeli ve istifa etmelidir.

 

Dinci gerici terörün pervasızlığını durdurmak, AKP hükümetinin bugüne kadar sayısız örneğini gördüğümüz, laik yaşam tarzına karşı saldırılarının durdurulmasından bağımsız değildir.

Bunlara da bakabilirsiniz

Kayyuma geçit yok!

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in 30 Ekim günü sabaha karşı evi basılarak gözaltına alınmasının ardından, …

Sezai Ekinci: Kendini aşmanın simgesi (30 Ekim 1992)

Ne çok devrimci Adressiz Sorgular’dan tanıdı onu. Ne çok TİKB’li büyüdü elinde. Doksan günü geçen …

Sağlıktaki çeteleşmeye karşı Kadıköy’de eylem

Yenidoğan Çetesi’nin SGK’dan para almak için bebekleri öldürmesinin ortaya çıkmasının ardından  protesto eylemleri devam ediyor. …