Umutsuzluğa yer yok BİZ KAZANACAĞIZ!

57kapak

Her yeni yıla yeni umutlarla girilir. Umut insana dairdir. Şairin dediği gibi “umutsuz yaşanmaz.” Onun içindir ki, insanlığın düşmanları umudu yok etmek isterler. Her yere umutsuzluk ve karamsarlık tohumu ekerler.

2017 yılına da her şeye rağmen umutla girildi. Savaşların, darbelerin, katliamların geride kalması; barışın, özgürlüğün, huzurun, sağlık ve mutluluğun her yanı kaplaması temmennileriyle…

2016 Türkiye’de ve dünyada kötü geçmişti, ama 2017 farklı olacaktı. Bu umudu taşımak ve yeni yıla bu iyimserlikle girmek isteniyordu. Herkes birbirine böyle mesajlar çekiyor, bu dileklerle yeni yıl kutlanıyordu.

Ama zebaniler yine işbaşındaydılar! 2017’ye gireli daha bir saat olmuştu ki, bir kez daha her yanı kana buladılar. Bu defa hedef bir gece kulübüydü. Yeni yılı kendi tarzlarınca kutlayan insanların üzerine ölüm saçtılar… 

Esasında hedef, yaşam tarzıydı. Hedef, kendileri gibi düşünmeyen herkesti. Hedef umuttu!

Ama bilmiyorlar ki, umuda kurşun işlemez!

                       * * *

Son yıllarda artan bir şekilde yeni yıl kutlamaları “kafir işi” ilan edilmiş, her yer bu ilanlarla, yazılamalarla dolmuştu. Bu yıl da öyle oldu.

Sarıklı-sakallı tipler, şehirlerin meydanlarında bildiriler dağıtıyor, Müslümanların yeni yılı kutlamasının “günah” olduğunu söylüyorlardı. AKP’li belediyeler, her yere pankartlar asarak “yeni yılı değil, Mekke’nin Müslümanlığı kabülünü kutlamak” üzere düzenlenen etkinliklerini duyuruyor ve halkı bu etkinliklere çağırıyordu. Devletin resmi kurumu olan Diyanet İşleri, Cuma hutbesinde yeni yıl kutlamalarını “gayri-meşru” ilan ediyordu.

Kısacası Diyaneti, cami hocası, belediyeleri, dernekleri, hepsi görevini yapmıştı! Hep birlikte yolu düzlemişlerdi. Tüm çabalarına rağmen hala binlerce insan yeni yılı kutluyor, yeni yıla umutla girmek istiyorsa, birbirlerine iyi dilekler yolluyor, gülüyor, eğleniyorsa, ölümü haketmişlerdi! Artık görev sırası katilindi!

Katilin ölüm kusan silahıyla, sadece o gece kulübünde eğlenen insanların gülüşleri donup kalmadı, sadece onların üzerine kan sıçramadı; tüm ülke halkının gülüşünü dondurdular, kurdukları sofralara kan doğradılar.

                        * * *

Elbette bu saldırının siyasi nedenleri, Ortadoğu’da süren savaşla, bu savaşta Türkiye’nin aldığı yeni rollerle bağları var. Yeni yıla kanlı bir saldırı ile girilmesini isteyenler, sadece radikal İslamcı çevreler olamaz. Onların arkasında emperyalistlerin olduğu kimse için sır değil artık.

Bu saldırının arkasında da başta IŞİD olmak üzere cihatçı çeteleri yaratan ve halkların bağrına bir kama gibi saplayan ABD emperyalizmi bulunuyor. Ama bu durum, onun “ılımlı İslam” projesine uygun bir şekilde kurarak başa getirdiği AKP hükümetinin suçlarını ortadan kaldırmıyor.

Ülkemizi cihatçı çetelerin otobanına çeviren, yedirip-içiren, besleyip-eğiten, başta Suriye olmak üzere komşu halkların başına bela eden AKP hükümeti değil midir? TIR’lar dolusu silahlarla donatan, yaralılarını hastanelerimizde tedavi eden, Hatay ve Antep’i karargah gibi kullanmalarını sağlayan, Erdoğan ve AKP olmadı mı?

Bugüne kadar ABD’nin çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’daki yangına benzin dökenler, kendi paçaları tutuşunca Rusya’ya dönüp, bu kez ondan icazet dileniyorlar.

AKP hükümetinin başında olduğu Türkiye, izlediği yanlış politikalar sonucu Ortadoğu’daki emperyalist kapışmanın ortasında kalmıştır. Suriye topraklarına girerek, savaşın içine doğrudan dalmanın sonuçlarını ağır biçimde ödemekle karşı karşıyadır.

Sonuçta savaşın asıl yükünü halklar çekiyor. Ve bu savaş hükümetini devirmedikçe, savaşa ve faşizme karşı güçlü bir mücadele yükseltmedikçe çekmeye devam edeceğiz.

                             * * *

Sözde çok sıkı güvenlik tedbirleri alınıyor! Her yer didik didik aranıyor, kuş uçurulmuyor! Fakat elinde otomatik tabanca, birden fazla şarjör ve yüzlerce mermiyle bir kişi, İstanbul’un Ortaköy gibi merkezi bir semtinde ünlü bir gece kulübüne girebiliyor. Dakikalarca mermi sıkıyor, sonra mutfağa geçip üstünü değiştiriyor ve elini kolunu sallayarak oradan çıkıp gidiyor…

Ardından her bombalı saldırıda, her katliamda duyduğumuz “güvenlik zaafiyeti”, “istihbarat eksikliği” laflarını duyuyoruz!

Bütün bunlar içeriden yardım almadan başarılabilir mi? “Hırsız evin içinde” ise yakalanabilir mi? Bu saldırıdan 10 gün kadar önce Rus Büyükelçisi, bir polis tarafından öldürülmedi mi?

Devletin çivisi çıkmış durumda. Başta polis, ordu, MİT olmak üzere tüm kurumları dökülüyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil! Birçok emperyalistin ajanı, casusu, işbirlikçisi cirit atıyor!

Ve OHAL üç ay daha uzatılıyor! Kim için? OHAL ilan edildiğinden bu yana 13 bombalı saldırı olmuş! Neredeyse her ay bir katliam yaşanıyor. Hangi “güvenlik”ten, hangi “tedbir”den bahsediliyor?

                           * * *  

Bu şiddet, bu baskı, bu terör, halkı sindirmek, kafasını kaldıramaz hale getirmek için… İnsanlığın umudunu, gelecek güzel günlere inancını yok etmek için…

Buna izin vermeyelim! Lenin, “umutsuzluk ve karamsarlık, yıkımın nedenlerini kavrayamayan, çıkış yolu göremeyen, mücadele yeteneğini kaybetmiş olanlara ait bir sorundur” diyor. Yaşanan sorunların nedenlerini kavrayalım ve mücadeleyi yükseltelim! Mücadelenin olduğu yerde umutsuzluğa yer yoktur!

2017, Ekim Devrimi’nin 100. yılıdır! Bundan 100 yıl önce işçi ve emekçiler, savaşın ve sömürünün olmadığı bir dünyanın olabileceğini gösterdiler. 20. yüzyılın başında tüm insanlığa umut oldular.

100 yıl sonra 2017 yılına da yeni devrimler umuduyla giriyoruz. Hiç bir şey bu umudu söndüremez.

Son sözü yine direnenler söyleyecek: Biz Kazanacağız! Sosyalizm Kazanacak!

 

Bunlara da bakabilirsiniz

As Kaynak’ta (Lincoln Electric) direniş başladı

Kocaeli-Gebze’de As Kaynak Tekniği fabrikasında, TİS görüşmelerinin tıkanması üzerine eylem başladı. Konuyla ilgili olarak bir …

Çayırhan madencileri Ankara’ya yürüyor

Çayırhan Termik Santrali ve Linyit Madeni’nin özelleştirmesine karşı 20 Kasım’dan bu yana eylem yapan maden …

Adana’da SASA işçileri direnişte

Yapı ve Yol İşçileri Sendikası’na üye olan 670 işçi, maaşlarını aylardır alamıyorlar. Bu işçiler, “Adana …