Dilek Doğan’ın katiline ödül gibi ceza

İstanbul Küçükarmutlu’da 18 Ekim 2015 günü evine yapılan baskın sırasında, polis kurşunuyla hayatını kaybeden Dilek Doğan’ın davası, adeta jet hızıyla tamamlandı. Dilek Doğan’ı öldüren katil polis Yüksel Moğultay’a, 6 yıl 3 ay gibi son derece düşük bir hapis cezası verildi.

16 Mart’ta gerçekleşen son duruşmada savcı, katil polis hakkında ‘taksirle öldürme’den altı yıla kadar hapsini talep etti. Yani öldürme olayı yanlışlıkla olmuş gibi sunuldu. Oysa Dilek Doğan’ın kasten vurulduğu, görüntülerle de sabit. Dilek’in polisin gece yarısı evlerine girmesine ve ayakkabılarını çıkarmamasına tepki gösterdiği, galoş giymesi konusunda uyardığı, bu itiraz üzerine polisin silahını doğrultup ateşlediği, bu görüntülerde çok açık görülüyor. Ailenin feryatları ve polislerin saldırması üzerine, amirlerine bilgi veren bir polis, telsizle Dilek’i vuran polisin ismini bildiriyor. Bütün bu görüntüler, televizyonlardan milyonlarca kişiye ulaştı. Nitekim 29 Kasım 2015’te İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede, katil polis hakkında ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’ suçundan 20 yıldan 26,5 yıla kadar hapis cezası istenmişti.

Fakat adeta yangından mal kaçırır gibi, son duruşmaya izleyici de alınmadı ve mahkeme katil polisi, “taksirle ölüme neden olmak” suçundan ödül gibi bir ceza vererek kurtardı.

Görüntülerin ortaya çıkması ve kitlelerin tepkisi ile bu katil polise ceza vermek zorunda kaldılar. Onu da olabilecek en alt sınıra çektiler. Bir kez daha görüldü ki, kitlesel tepki ortaya konmadan, katillere sınırlı cezalar bile verilmiyor. Ve yine görüldü ki, hakettikleri cezayı, burjuva mahkemeleri değil, ancak halk verebilir.