İşsizlik zirvede!

issizlik

Türkiye İstatiktik Kurumu TÜİK’in Mart ayında yaptığı açıklamaya göre, 2016’nın Aralık ayında işsizlik oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1.9 puan artarak yüzde 12.7’ye yükselmiş. Böylece 2016 yılında işsiz sayısı, 273 bin kişi artarak 3 milyon 330 bin kişi olmuş.

Bu rakamlar, son yedi yılın zirvesini oluşturuyor. Yani 2008 yılındaki kriz dönemi işsizlik oranına ulaşmış durumda. Kaldı ki bu rakamlar, devletin resmi kurumlarının binbir hile ile aşağı çekmeye çalıştığı rakamlar…

Bilindiği gibi TÜİK, geniş bir işsiz kesimi “iş arama umudunu yitirmiş” kabul ederek, hesap dışı tutuyor. Onun “standart işsizlik” tanımı, son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki kişiler işsizleri kapsıyor. “Dar tanımlı” olarak da geçen bu “standart işsizlik” oranı ile, elbette ki, gerçek işsizliği ortaya koyması mümkün değil.

İşsizliğin gerçekte ulaştığı düzeyi görebilmek için, “geniş tanımlı işsizlik” denilen, hesaplamaya bakmak gerekiyor. Yani iş bulma ümidini kaybeden işsizleri, iş aramayan ancak çalışmaya hazır olan işsizleri, mevsimlik ve zamana bağlı eksik çalışanları da içine alan araştırmalara ihtiyaç var.

DİSK’in Araştırma Enstitüsü DİSK-AR, TÜİK’in son açıklaması üzerinden yaptığı değerlendirmeyi ve gerçek işsizlik oranlarını kamuoyu ile paylaştı. DİSK-AR’ın araştırmasına göre, gerçek işsizlik, yüzde 21’e ulaşmış durumda. Gerçek işsiz sayısı ise, 686 bin artışla 6 milyon 917 bine yükseldi. Bunların içinde kadın işsiz sayısındaki artış, çok daha yüksek. Kadın işsizliği son iki yılda yüzde 32,9 artarak 1 milyon 511 bine yükselmiş. Genç işsizler oranı yüzde 24 ile, 1 milyon 186 bine ulaşmış. Yüksek öğrenimli işsiz sayısı ise 271 bin kişi artarak 958 bin olmuş.

Yani kadın ve genç işsizliğindeki tırmanış, alarm veriyor. Her dört gençten biri işsiz! Kadınlarda ise bu oran daha yüksek. Böylece işsizliğin de en çok kadınları ve gençleri vurduğu görülüyor.

İşsizlik, kapitalizmin yapısal sorunu. Aynı zamanda ücretleri düşük tutmak için patronların kullandığı en etkili silah. Özellikle kriz dönemlerinde, işsizlik çığ gibi artıyor. Son işsizlik oranlarının resmi makamlar tarafından bile, 2008 kriz dönemine ulaştığını ortaya koyması, yeni bir kriz döneminde yaşandığının da itirafı niteliğinde. Bu durumun 2017 yılında da artarak süreceği görülüyor.

DİSK-AR işsizlik ödeneği başvurularındaki artışı, bunun bir işareti olarak ortaya koymuş. Buna göre, 2010 yılında 38 bin olan aylık ortalama işsizlik ödeneği başvurusu, 2015’te 90 bine, 2016 yılında 123 bine, Ocak 2017’de ise, 158 bine çıkmış.  

Krizin derinleşmesine bağlı olarak işsizlik ödeneği başvuruları, yani işsizlik yükseliyor. Önümüzdeki günlerde gerek siyasi, gerekse ekonomik krizin daha da artacağı, kimse için sır değil. Bu da işsizliğin yeni rekorlara, yeni zirvelere ulaşacağını haber veriyor.

Dolayısıyla işsizliğe, işçi kıyımlarına karşı mücadele ve direnişler, önümüzdeki dönemin temel gündemi olacak. İşçi ve emekçiler, işsizliği kendi sorunları olarak görüp işçi kıyımlarına karşı birleşik mücadeleyi örmek zorunda. Bu tırmanışı en asgariye çekebilmenin tek yolu budur.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …