Savaşa ve faşizme karşı 1 MAYIS’A!

Bu yıl 1 Mayıs’a hileli bir anayasa referandumu ve OHAL koşulları altında giriyoruz. Bir yanda hayat pahalılığı ve işsizlik rekor düzeylerde; diğer yanda grev fiilen kaldırılmış,kıdemise tehdit altında. İşçilerin en fazla yüzde 10’u sendikalı, TİS yapabilenler ise yüzde 6’sı!

Bütün bunlar 1 Mayıs’ın önemini daha da arttırıyor.

 

SOKAKTA KAZANILMADAN SANDIKTA KAZANILMAZ!

Başından itibaren her tür kuralı-yasayı çiğneyerek dayattıkları anayasa değişikliği, yine hileli bir seçimle sonuçlandı. Kendi koydukları yasaları bile tanımayan, hile ve zorbalıkla oyları değiştiren bir seçim, ne yasaldır, ne de meşru! Bunu kabul etmek mümkün değildir.

Gerçekte halk, tüm baskılara, entrikalara rağmen “başkanlığa-sultanlığa hayır” dedi. Sandıklardan da ezici çoğunlukla “hayır” çıktı.Bu açık gerçek, hiçbir hile ile örtbas edilemez!

Şimdi HAK VERİLMEZ ALINIR, ZAFER SOKAKTA KAZANILIR şiarıyla, sokakları zaptetme zamanıdır! Haklarımızı ancak kendi gücümüze güvenerek koruyabilir ve yeni haklar elde edebiliriz.

 

KRİZİN FATURASINI ÇIKARANLAR ÖDESİN!

Anayasa referandumu, siyasi krizin yanı sıra ekonomik krizi de derinleştirecektir. Teşvik yasaları ile patronlara her tür destek verilirken, bütün yük işçi ve emekçinin sırtına yıkılıyor.

Kiralık işçilik, taşeron çalışma, vb. ile çalışma ve yaşam koşulları daha da ağırlaştı. Üstelik işçi kıyımı, başımızda bir kılıç gibi sallanıyor. Her dört gençten biri işsiz!

Kısacası ekonomik kriz asıl olarak işçi ve emekçileri ve onların çocuklarını vuruyor. Oysa krizi çıkaranlar patronlar ve onların hükümetleri. 1 Mayıs, “krizin faturasını çıkaranlar ödesin” diyerek alanları doldurulduğu bir gün olmalıdır!

 

EMPERYALİST SAVAŞA HAYIR!

Türkiye, ABD’nin Ortadoğu’da başlattığı yeni paylaşım savaşının merkezi olmuştur. AKP, ABD’nin “ılımlı İslam” projesiyle işbaşına getirildi. Özellikle Suriye savaşı Türkiye üzerinden gerçekleşti. Cihatçı çeteler, Türkiye’yi bir otoban gibi kullanarak Suriye’ye geçtiler.

Şimdi Türk ordusu Suriye topraklarında. Suriye’den kaçan cihatçılar Türkiye’de rahatça dolaşır, sağa-sola bomba atarken; işçi ve emekçilerin çocukları Suriye’de ölüyor. Suriyeli mülteciler, hem AKP’nin oy deposu, hem de AB’yi tehdit aracı olarak kullanılıyor. Bir yandan da işsizliğin, açlığın müsebbibi gibi görülüyor ve “yabancı düşmanlığı” körükleniyor.

Bu savaş bizim savaşımız değil! Türkiye Suriye’den hemen çekilmelidir! İçerde-dışarda Kürt düşmanlığına son verilmelidir! 1 Mayıs, emperyalist savaşa karşı halkların kardeşliğinin haykırıldığı bir gün olmalıdır!

 

TAKSİM, 1 MAYIS ALANIDIR; ENGELLENEMEZ!

1 Mayıs, tüm dünyada meydanlarda kutlanmaktadır. Türkiye’de bu meydanın adı TAKSİM’dir.

Ne var ki, egemenler Taksim’i uzun yıllar 1 Mayıs’lara, işçi ve emekçilere kapattı. Buna AKP hükümeti de dahil oldu.En son referandum akşamı, hileli sonuçlara halkın tepkisi artınca, Taksim’i trafiğe kapattılar. Oysa 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaklaşık bir ay boyunca başta Taksim olmak üzere tüm meydanlar AKP yanlısı kitleye açılmış ve günlerce gösteriler yapılmıştı.

Öncesinde yaptıkları gibi bu yıl da Taksim’i 1 Mayıs’ta kapatabilirler. Ancak 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama istek ve iradesini kıramayacaklar! Bu yıl da bir kez daha Taksim zorlanacaktır!

 

İşçiler, emekçiler!

Düzen-içi muhalefetle, sandık demokrasisi ile bu gidişin önüne geçilemediği artık görülmelidir. Çalışma koşullarımızı iyileştirmek, insanca-onurluca yaşayabilmek için, devrimci tarzda mücadele etmekbir tercih değil, zorunluluktur.

Seçimle gitmeyeceğini bir kez daha ortaya koyan AKP ve Erdoğan’a karşı “Erdoğan istifa”, “Hükümet istifa” sloganları, 1 Mayıs’ın da temel sloganı olmalıdır. AKP hükümeti emperyalistlerin ve işbirlikçilerin çekişmeleriyle değil, işçi ve emekçinin ayaklanmasıyla yıkılmalıdır. 1 Mayıs, bu mesajın verildiği bir gün olmalıdır.

Yaşasın 1 Mayıs! Bıji Yek Gulan!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …