40. yılın şanıyla…

Sabahın erken saatlerinde başladı 1 Mayıs coşkumuz. Bir kahvede yoldaşla buluşuyor ikram edilen çayı içiyoruz. Gerekli herşeyin tam olduğundan emin olarak yola koyuluyoruz. Güvenli bir şekilde toplanacağımız noktaya doğru gidiyoruz.

Diğer kurum temsilcileriyle buluşup konuşuluyor, saat ve yürüyüş başlama saatini kararlaştırıyoruz. Sonrasında Zincirlikuyu Mezarlığı’ndan aşağıya salınarak iniyoruz, gireceğimiz sokakları iyice öğrenmemiz lazım. Belli bir süre geçirdikten sonra yürüyüş yapacağımız alana doğru gidiyoruz.

Alanda bir yoldaşla daha buluşuyoruz. O daha önceden bir çok noktayı gezmiş, ne var ne yok anlatıyor. Bizim gözlemimiz çok fazla polisin olmadığı. Yürüyüş korteji oluşuyor sloganlar atılıyor. “YAŞASIN BİR MAYIS! BİJİ YEK GULAN!”

Ve kortejler oluşuyor herkes sırasına diziliyor, pankartları açılıyor. Biz de pankartı açıyoruz sloganlara eşlik ediyor, slogan atıyoruz. O sırada polis saldırısı başlıyor. Önümüzde 3-4 kurum varken, bir anda en önde kalıyoruz. Polisler bize yaklaşıyor, plastik mermiler üstümüzde patlıyor. Amirleri “dur” işareti yapıyor; 10 saniye kadar karşı karşıya kalıyoruz. Tekrar üstümüze plastik mermiler atarak koşmaya başlıyorlar. Biz de uygun şekilde geri çekiliyoruz. Pankartı yanımdaki yoldaş topluyor.

Siyah giyimli 20 kadar sivil polis, gözaltı için en önde koşuyor, bir kaç kişiyi de alıyorlar. Zincirlikuyu metrobüs yönüne doğru koşuyorum. O taraf sakin, polis yok, ama ilerideki durak sivil polis dolu, sonra fark ediyorum. Geri dönüyorum, bu sürede polis kitleyi epeyce kovalamış, gözden kaybolmuşlar. Kitleye dair bir ses, bir slogan da duyamıyorum.

Mecidiyeköy tarafına giden alt sokaklara giriyorum. Başka kurumdan arkadaşlarla karşılaşıyorum. Onlar kendilerinden gözaltı olduğunu söylüyor. Yoldaşlarımı gördünüz mü diye soruyorum; onlar da görmediklerini söylüyor, kendi yoldaşlarını arıyorlar.

Birden karşımızda silahlı, sivil polisler çıktı. Yanımdaki arkadaşın ön tarafında plastik mermi izi var; o geri dönüyor. Ben polislere bakmadan devam ediyorum, geldiğim yönde araçları ilerliyor. 20 metre kadar yürüdükten sonra geri dönüp arkadaşı aradım ama bulamadım. Diğer arkadaşlar ile karşılaştım, onu sorduğumda iyi olduğunu söylediler. O da yakalanmamış.

Sonrasında yoldaşlar arıyor, Trump AVM’de buluşacağız. Oraya gidiyorum, epeyce dolaşmışım bacaklarımda derman kalmamış. Başka kurumdan arkadaşlar içeri davet ediyor, yoldaşın geleceğini söylüyorlar. Sonrasında 2 yoldaş geliyor.

Bu AVM’de bir eylemin ses getirebileceğini söyledim. Onlar da üstlerinde herhangi bir materyal olmadığını ve herkesin dağıldığını söylüyorlar. Bir süre sonra biz de ayrılıyoruz.

Bu sene de “Bakırköycüler”e inat 40’ıncı yılında şanıyla bir 1 Mayıs’ı da geride bırakıyoruz.

Bunlara da bakabilirsiniz

Adana İHD’de Makbule Berktaş anısına toplantı yapıldı

İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Adana İHD’de Makbule Ana (Berktaş) anısına bir toplantı yapıldı. 13 Aralık’ta …

Suriye cezaevleri, Türkiye cezaevleri

Yandaş basında Suriye haberlerinin önemli bir kısmını Suriye cezaevleri oluşturuyor. Büyük bir “dehşet ve panik” …

“Adana’nın Yoldaşcan’ı” METİN AYDIN (1956-1980)

11 Aralık 1980… Metin Aydın, belinde silahı, yanında bir yoldaşı, çalıntı bir araba ile Adana-Kozan …