Yaşasın Taksim sevdamız

İstanbul’da yine iki 1 Mayıs. Biri politik bir anlamı olan Taksim, diğeri ise sınıf mücadelesini geriye çeken Bakırköy.

Her 1 Mayıs beni çok heyecanlandırır. Bu öyle heyecan ki, günler öncesinden başlar, 1 Mayıs günü doruğa çıkar. Bu yıl da öyle oldu. Ve 1 Mayıs sabahı erkenden bir yoldaşla buluşarak yola çıktık.

Sabah 9’da toplanma yerine yakınız. Her eylemde olduğu gibi, kimler eylemci kimler değil kestirebiliyoruz. Eylemin başlamasına daha iki saat olmasına rağmen etrafta bizim gibi erkenden gelen dostları arkadaşları görüyoruz. Bir taraftan buluşacağımız ve yürüyüş güzergahımızı kontrol etmeye çalışıyorum, bir taraftan da diğer yoldaşlarla iletişim kurmaya.

Taksim yönünde olan yoldaşlarla bir türlü iletişim kuramıyorum. Bir kaç denemeden sonra alındıklarını düşünmeye başladım. Gayrettepe tarafında diğer yoldaşlarla buluşacağımız yerleri kontrol ediyorum. Burası aynı zamanda yürüyüş güzergahımız. Hayret! Devlet buralara çok fazla önlem almamış.

Toplanma saati yaklaşınca, toplanma yerine doğru yürümeye başladık. Önümüzde bir grup ilerliyor. Eylemlerde karşılaştığımız kavga dostlarımız. Biraz ilerlemiştik ki, sivil araç durarak önümüzde gidenlerin kimliklerine ve çantalarına bakmaya başladı. Dönüp ara sokağa giriyoruz. Aralardan dolanarak toplanma yerine çıkıyoruz. Dakikalar ilerledikçe öbek öbek kitle çoğalıyor.

Zincirlikuyu’dan Mecidiyeköy yönüne giderken, kitle sol tarafta toplandı. Biz ise karşı kaldırımdayız. “Taksim 1 Mayıs Alanıdır Engellenemez! Savaşa ve Faşizme Karşı Birleşelim, Savaşalım! Proleter Devrimci Duruş” yazılı pankartımızı açarak sloganlarla onlara katıldık. Sloganlar atıldıkça kitle giderek çoğaldı. Saat 10.30 olmasına rağmen sayı 400’ü aşmıştı. Oysa eylemin başlamasına daha yarım saat var. Pankartlar, flamalar açılmış, “Yaşasın 1 Mayıs”, “Her Yer Taksim Her Yer 1 Mayıs”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganları coşkuyla atılıyor. Yavaş yavaş kortejler oluşmaya başlıyor. Bu arada başka yoldaşlar da geliyor.

Saat 11’e yaklaşırken yürüyüşe başlıyoruz. Yürüyüş başlayınca coşku daha da artı, sloganlar daha güçlü haykırılıyor. 500 metre bile gitmemiştik ki, üzerimize plastik mermiler, gaz bombaları yağmaya başladı. Kitle geri çekiliyor. Biz ise pankartımız açık yerimizde duruyoruz. Geri çekilen kitle bize çarpıyor. Polislerle aramızda çok az bir mesafe kaldı. Üzerimize plastik mermiler yağıyor. Gazın etkisinden nefes almakta zorlanıyoruz. Alınmamıza ramak kala geri çekiliyoruz.

Arkamızda resmi polisler, plastik mermi ve gaz bombası sayarlarken, siviller de gözaltı yapmaya çalışıyor. Yan tarafımda bir kadın arkadaşı da aldılar. Onu kurtarabilir miyim diye döndüğüm an, üzerime iki sivil atladı. Biri zaten çok iyi yakalayamadı, ama diğeri bir türlü bırakmıyor. O çekiyor, ben kurtulmaya çalışıyorum. “Bırak lan şerefsiz” diye sert bir şekilde bağırdım ve yumruğumu kaldırdım. O an şaşkınlık geçirdi galiba, bir gevşeme oldu ve elindem kurtuldum. Koşuyorum, ama kalabalık kitleden koptum. Yoldaşları da kaybettim. Yakınımda tek tük eylemci var. Polisin gidiş yönünü takip ederek diğer arkadaşlara ulaşmaya çalışıyoruz. Başka aralardan eylemciler çıkıyor. Gelen herkes birbirini uyarıyor: “Şu tarafa gitmeyin, oradalar.”

Başka kurumdan tanıdık arkadaşlarla karşılaştık. Onların yakın yerde park ettikleri arabası vardı. Arabayla oradan çıkmak daha elverişli gözüküyordu. Öyle de yaptık. Araba gelene kadar yoldaşın biriyle iletişim kurdum. Devlet Çeliktepe’ye kadar onları sürmüş. Diğer yoldaşlarla henüz bağlantı kurabilmiş değilim. Arabaya binerek Mecidiyeköy-Profilo alışveriş merkezinin alt tarafından meydana doğru çıkıyoruz. Sivil polisler gelen geçeni durdurup arıyorlardı. Hemen ara bir sokağa saptık. Alınma tehlikesini atlattıktan sonra yeniden çıkış yapabilir miyiz diye dağılanları toparlamaya çalışıyoruz. Fakat çok fazla kimse kalmamıştı, biz de ayrılmaya karar verdik.

Bir 1 Mayıs’ı daha geride bıraktık. Kazanan yine Taksim iradesi oldu. Biz de bu Taksim sevdası varken, Taksim 1 Mayıs alanı olarak kalacaktır.

Bunlara da bakabilirsiniz

Adana İHD’de Makbule Berktaş anısına toplantı yapıldı

İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Adana İHD’de Makbule Ana (Berktaş) anısına bir toplantı yapıldı. 13 Aralık’ta …

Suriye cezaevleri, Türkiye cezaevleri

Yandaş basında Suriye haberlerinin önemli bir kısmını Suriye cezaevleri oluşturuyor. Büyük bir “dehşet ve panik” …

“Adana’nın Yoldaşcan’ı” METİN AYDIN (1956-1980)

11 Aralık 1980… Metin Aydın, belinde silahı, yanında bir yoldaşı, çalıntı bir araba ile Adana-Kozan …