Şişecam işçilerinin tarihi mücadelelerle doludur. Bunların içinde 1991’de gerçekleşen büyük direnişleri, bugün için de önemli dersler içermektedir.
Türkiye çapındaki bütün fabrikalardan işçi çıkarıldığı bir dönemde Paşabahçe’den de 584 işçi atıldı. Bunun üzerine Paşabahçe işçileri zaman kaybetmeden üç bin işçiyle fabrika işgalini başlattılar. Eylemler Trakya, Kırklareli ve Anadolu’daki diğer fabrikalara da yayıldı.
İşçiler içeride işgal yaparken, aileleri de fabrika önlerine yığıldı. Sümerbank kundura işçileri, Paşabahçe tekel işçileri, Beykoz belediye işçileri oradaydılar. Direniş sürdükçe bütün İstanbul tutuşuyordu. DİSK’e bağlı işyerleri de dahil olmak üzere geniş bir destek ağı örüldü.
Şişecam patronu, gazetelere vardiyalarda çalışan işçilerin tek tek adlarını vererek, işbaşı yapmayanların tazminatsız işten çıkarılacağı tehdidini savurdu. Aynı gün, bütün Paşabahçe halkı fabrikanın önündeydi. Sayı giderek on binlere çıktı. Paşabahçe-Beykoz arasında, binlerce kişi yürüyüşe geçti.
Patron 9 Ağustos’ta mahkemeye başvurup grevin yasadışı olduğunu söyleyerek, ihtiyatı tedbir kararı alınmasını istedi. Direnişçi işçilerin kararlılığı ve destek ağı buna izin vermedi. Mahkeme kararı geri çekmek zorunda kaldı.
Binlerce Paşabahçeli işçi ve emekçi vapurlarla, Beşiktaş’a geçtiler. Polis barikatını aşarak Şişecam Holding’in merkezini ablukaya aldılar. Böyle bir kararlılık ve militanlık karşısında, 14 Ağustos’ta bütün işçilerin işe alınacağı açıklandı.
Paşabahçe işçileri her an sokağa atılma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan tüm işçiler adına dövüşen öncü bir birlik rolünü oynadı. Arka arkaya diğer fabrikalar da direnişe geçti. Paşabahçe işçileri devrimci bir bilinç, örgütlülük ve önderlikten yoksun olmakla birlikte, sınıfsal içgüdüleriyle büyük bir irade ve kararlılık gösterdiler. Faşist yasaları ezip geçebildiler, dayanışmanın, ortak talepler üzerine direnişi örmenin örneğini sundular.