Nuriye ve Semih’in savunma hakkı engellendi

KHK ile ihraç edildikten sonra, “işimizi geri istiyoruz” talebiyle başlattıkları direnişi açlık greviyle sürdüren tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın savunma hakkı, AKP  hükümeti tarafından engellendi.

Önce avukatları gözaltına alındı. Duruşmaya iki gün kala Nuriye ve Semih’in avukatlarına dönük gözaltı saldırısı başlatıldı. Ardından Nuriye ile Semih’in duruşmaya katılması engellendi. Jandarmanın “personelimiz yeterli değil, kaçırılabilirler” yazısı ile birlikte Nuriye ve Semih duruşmaya getirilmediler. Ve ardından, “ifade vermedikleri” gerekçesiyle, mahkeme heyeti tahliye talebini reddetti. Duruşma 28 Eylül tarihine ertelendi.

Bu sırada, duruşma boyunca adliye içerisinde ve dışarısında polis saldırısı yaşandı. Kitleye biber gazı ve tazyikli su sıkan polis, 40 kişiyi döverek gözaltına aldı.

 

Amaç mahkemeyi cezaevine taşımak

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile, yine KHK ile ihraç edilen Acun Karadağ “örgüt üyesi olmak”, “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etmek” ve “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılandıkları davanın 14 Eylül günü yapılan ilk duruşmasında, atılan bütün adımlar, devletin keyfi tutumunu gösterdi.

Öncesinde avukatların gözaltına alınması, duruşmanın nasıl geçeceğini gösteriyordu zaten. Duruşmada söz alan ÇHD Ankara şube başkanı Murat Yılmaz, Nuriye ve Semih’in mahkeme salonuna getirilmesini engelleyen jandarmanın yazısına değinerek, “bu tutanak jandarma değil, siyasi iktidar tarafından tutuldu. Bunun kanıtını dün başsavcıyla görüşen bir avukat arkadaşımız ortaya çıkardı. Daha jandarmanın tutanağı ortada yokken, başsavcı ‘Nuriye ve Semih zaten duruşmaya gelmeyecek, duruşma Sincan’da yapılacak’ dedi. Bu açıklama, jandarma yazısının bir bahane olduğunu göstermeye yeter”dedi.

 

Nuriye ve Semih, avukatsızdayanışmasız kalmadı kalmayacaklar

Öğleden sonra başlayan duruşma için yüzlerce kişi Ankara Adliyesi’nin önüne geldi.

Gözaltına alınan meslektaşlarıyla dayanışmak ve Gülmen ve Özakça’yı savunmak için 1030 avukat mahkemeye vekalet verdi, 200 avukat duruşmaya katıldı. Duruşmayı Gülmen ve Özakça’nın yakınları dışında, CHP ve HDP’den bazı milletvekilleri, KESK eşbaşkanı ve KESK’e bağlı bazı sendikaların genel başkanları, kitle örgütleri temsilcileri ve siyasi parti temsilcileri izledi.

Duruşma öncesi ve duruşma boyunca Nuriye ve Semih’i sahiplenmek için dayanışmaya gelen yüzlerce insana polis saldırdı. İlk saldırı adliye önünde gerçekleşti. Polis  duruşmayı izlemek için gelen kitleyi içeri almadı. Adliye önünde beklemesine izin vermedi. Polis açıklama yapmak isteyen kitleye “sadece milletvekillerin açıklama yapmasına izin veriyoruz” dedi. Buna tepki gösteren kitleye biber gazıyla sadırarak, kitleyi adliye önünden uzaklaştırdı. Abdi İpekçi Parkı’nda tekrar toplanan kitleye,  polis yeniden saldırdı. Kitle duruşma boyunca adliye yakınlarında eylemlerini sürdürdü. Günboyu süren saldırıda 40 kişi gözaltına alındı.

 

“İfade vermediler, tutukluluk hallerinin devamı”

Mahkeme salonuna girişte her tür engel yaşandı. Basına bile engel çıkardılar. Sadece sarı basın kartı olan gazetecilerin duruşmayı izlemesine izin verildi. Duruşma öğretmen Acun Karadağ’ın savunması alınarak başlandı. Mahkeme başkanının Acun Karadağ’a “ne iş yapıyorsunuz”, sorusuna “öğretmenim” cevabından sonra, “hala çalışıyor musunuz” sorusu, mahkemenin gerçek niyetini gösteriyor.

Duruşmada Gülmen ve Özakça’nın avukatları söz alarak Nuriye ve Semih’in mahkemeye getirilmemelerinin kasıtlı olduğuna dikkat çektiler. “Asıl amaç, İçişleri Bakanı’nın ‘yiyorlar’ yalanının ortaya çıkmasını engellemektir” dediler.  Ayrıca “İçişleri Bakanı mahkemenin yerine geçerek hüküm kurmuş ve Nuriye ve Semih’i terörist ilan etmiştir” diyerek mahkemelerin bağımsız davranmadığını teşhir ettiler.

Savunmaların ardından verilen ara kararda, savcının “ifadeleri alınmadığı için tutukluluk hallerinin devamı”nı istemesi tam bir kara mizah konusu oldu. Hem duruşmaya getirmediler, hem de “ifadeleri alınmadığı için tutuklu kalsınlar” dediler. Bu Türkiye hukuk sisteminin nasıl bir adaletsizlik içerisinde olduğunu gösteren durumdur. Mahkeme heyeti duruşmayı 28 Eylül tarihine erteledi ve bundan sonraki duruşmanın Sincan Cezaevi’nde bulunan mahkeme salonunda görüleceğini bildirdi.

Nuriye ve Semih’le dayanışmak onları sahiplenmek için Türkiye’nin değişik illerinde çağrılar yapıldı; Ankara’ya gelenler oldu. PDD’nin de bileşeni olduğu İstanbul “Nuriye ve Semih İçin Dayanışma” bileşenleri, rutin her hafta yaptıkları eylemde mahkemenin takipçisi olacaklarını belirttiler ve destek için duruşma günü Ankara’ya gittiler.  Ayrıca duruşmaya katılım çağrısı içerikli duvar gazeteleri ve el ilanları İstanbul’un çeşitli yerlerine asıldı, dağıtıldı.

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …