18 Mart 1871-Paris Komünü

Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan proletarya, ücretli kölelik düzenine en büyük darbeyi, ilk kez 1871 yılında Paris Komünü’yle vurdu. Tarihteki ilk proleter devlet olan Paris Komünü, ancak 72 gün yaşayabildi.

Fransız proletaryasının grev ve gösteri karşısında zor günler yaşayan egemenler, dikkatleri iç çelişkilerden uzaklaştırmak için, 19 Temmuz 1870’de Prusya’ya savaş ilan etti. Savaş koşullarında mücadelenin önünü alacağını hesaplıyorlardı. Fakat 2 Eylül’de Fransa ordusu bozguna uğradı ve Prusya askerleri, başkent Paris’in eteklerine kadar ulaştı.

Henüz partisine kavuşamamış olan Fransız proletaryası, Prusya ordusunun Paris’e kadar dayanması karşısında, 4 Eylül 1870’de Paris’te ayaklandı. Ayaklanma burjuva devrimine yol açtı ve “Ulusal Savunma Hükümeti” kuruldu. Fakat bu burjuva hükümet, 28 Ocak 1871’de Prusya ile anlaştı. Asıl kaygısı, “Ulusal Muhafızlar”ı oluşturan Paris’in silahlı işçilerinden kurtulmaktı. Ve 18 Mart 1871’de Paris’e saldırdılar.

“18 Mart sabahı Paris şu gökgörültüsü ile uyandı: Vive La Comune! (Yaşasın Komün)”(Marx)

Burjuva hükümete karşı ayaklanan “Ulusal Muhafızlar”, 26 Mart’ta iktidarı ele geçirdi ve ardından düzenlediği seçimlerle tüm yetkileri Komün’e devretti. Paris Komünü, gerçek partisinden yoksun ilk proleter devlet olmanın zayıflıklarını da taşıyordu. Hem yasama hem de yürütme görevini birarada yürüten Komün’de hakim olan Blankiciler ve Proudhoncuların ekonomik ve siyasi alandaki yanlış uygulamaları, Komünü yenilgiye götüren yolun önünü açtı.

Komünü yenilgiye götüren en önemli yanılgılardan biri, 18 Mart’ta Versay’a kaçan hükümetin üzerine yürüyüp onu safdışı bırakmamak oldu. Ekonomik alandaki en önemli yanılgısı ise, Fransız bankasına el koymaması, yani “mülksüzleştirenleri mülksüzleştirememesi” oldu. Merkeziyetçilik ve otorite eksikliği yaşayan Komün, Paris’teki karşı-devrimcilere karşı alınması gereken sert tedbirleri alamadığı gibi, Paris’in dışındaki diğer kentlerin ve kırın da desteğini alamamıştı.

Bu arada Versay’a kaçan burjuva hükümet, Prusya gericiliğiyle işbirliği yaparak Mayıs 1871’de Paris’in üzerine yürüdü. Paris proletaryası, kurduğu barikatların başında canını dişine takarak Komünü sonuna dek savundu. Günlerce, kurşunları bitene kadar savaştılar. Barikatlar kurdular. Sekiz gün süren büyük bir çarpışmanın ardından Komünün yiğit evlatları katledildi. Dizginlerinden boşanırcasına estirilen karşı-devrimci terör sonucu 25 bin Komüncü kurşuna dizildi. Öyle ki, Komüncülerin kanının karıştığı Sen nehri kırmızı aktı bir müddet. Paris’in her köşe başında oluşan ceset yığınları, üzerine petrol dökülerek imha ediliyordu.

Tutsak alınan Komüncüler, yargılandıkları mahkemelerde Komünü savunmaktan bir an bile geri durmadılar. Louis Michael adındaki Komüncü yargılandığı mahkeme heyetine, “Beni sağ bırakırsanız, intikam diye bağırmaktan geri kalmayacağım” diye haykırıyordu.

Dünya proletaryasının geçmişten geleceğe uzanan mücadelesinde bir köprü olan Paris Komünü’nü sadece işçi sınıfı sonuna kadar direnerek savundu. Çünkü Komün işçi sınıfının geleceğiydi. Gelecekse işçi sınıfınındı.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …