TSK ve ÖSO çetesinin Afrin merkezine girişinden sonra ilk yaptıkları şey, kentin meydanında bulunan Demirci Kawa heykelini yıkmak oldu. Böylece günümüzün Dehak’ları olduklarını bir kez daha gösterdiler.
Her işgalci güç gibi, girdikleri yerde heykelleri yıkarak işe başladılar. Pankartları yırttılar, bayrakları indirdiler. Ve Türk bayrağını çektiler resmi binalara… Afrin’i Türkiye sınırları içine katmışlardı yani…
Bir yandan da yemin billah ediyorlardı “işgalci” olmadıklarına… Tıpkı ABD gibi “özgürlük” götürüyorlardı geri halklara… Ve tıpkı ABD gibi girdikleri bölgenin değerlerine saldırarak işe başlıyorlardı. Her yanına bağladıkları halatlarla Demirci Kawa heykelini yıktılar büyük bir törenle… ABD’li kovboyların yabanıl hayvanları evcilleştirme yöntemiyle gerçekleşen bu yıkım seremonisi, heykel şahsında bölge halkını ehlileştirmek içindi…
Oysa ne Demirci Kawa’yı, ne de onunla özdeşleşen ezilen halkların direnişini bitirmek, ehlileştirmek mümkündü…
Bilindiği gibi Demirci Kawa, en çok bilinen Newroz efsanesidir. Efsaneye göre, bölgenin efendisi Dehak, bir dağda yaşamaktadır ve başındaki yaralara insan beynini sürerek hayatta kalabilmektedir. Bunun için de halk Dehak’a sürekli kurban sunmak zorundadır. Dehak’ın yaşaması için çocuklarını kurban eden halk, bu zulme isyan etmekte, fakat çaresizlikten boyuneğmektedir.
Günün birinde Demirci Kawa, Dehak’la savaşmaya karar verir ve dağın yolunu tutar. Ve der ki, “Dehak’ı yenmeyi başardığımda, dağda büyük bir ateş yakacağım!” Halk günlerce dağın başını gözler, umutla ateşin yanmasını bekler. Ve bir 21 Mart günü, dağın başından ateş yükselir. Kawa, zalim Dehak’ı yenmiştir!..
O günden sonra 21 Mart, Ortadoğu’daki halkların bayramı olur. Demirci Kawa da, zulme karşı başkaldırının simgesi…
Tam da Newroz bayramının arifesinde, Afrin’i işgal eden cihatçı çeteler, Demirci Kawa’nın heykelinin yıkarak, başta Kürt halkı olmak üzere ezilen Ortadoğu halklarının bayramını bir kez daha kana boğdular. Tıpkı Dehak gibi kanla beslendiklerini gösterdiler herkese…
Efsanedeki Dehak gibi, günümüz Dehak’ları da tarihe zalimlikleriyle geçecek ve her zaman zalim olarak hatırlanacaktır. Demirci Kawa ise, direnişin simgesi olarak binyıllardır yaşadığı gibi, bundan sonra da yaşayacaktır… Onun yaktığı ateş, her direnişle birlikte daha da harlanarak büyüyecek, direnen halklara esin kaynağı olacaktır…
Heykelini yıkmakla, ne Kawa’yı ne de yaktığı ateşi bitirebilirsiniz… Sadece bugünün Dehak’ı olduğunuzu kanıtlarsınız…
Kawa, hem demircidir; yani emekçidir, hem de ezilen halkların mensubudur. Günümüzün Kawa’ları işçi ve emekçiler, ezilen halklar; günümüzün Dehak’ları emperyalistleri ve onların işbirlikçilerini bir gün mutlaka yenecektir.
İşte o zaman Dehak’lar bir daha dönmemek üzere yok olup gidecekler… Ve Prometus’un tanrılardan çaldığı günden bu yana ezilen halkların kurtuluşunun simgesi olan, Kawa’nın da dağda yaktığı ateş, hiç sönmeden yanmaya devam edecektir…