Beklenen gün geldi. Yine 1 Mayıs’tayız. Türkiye de 1 Mayıs denince İstanbul akla gelir. İstanbul’u akla getiren de kuşkusuz ki Taksim’dir. Taksim 1 Mayıs’la özdeşleşmiş bir alandır.
İstanbul yine iki 1 Mayıs’a sahne oldu. Biri reformizmin gölgesinde geçen parlamenter seçim endeksli Maltepe. Diğeri ise yönü Taksim olan devrimci 1 Mayıs. DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve reformist akımlar, kimi devrimci kurumlar Maltepe’yi seçerken; DİSK’e bağlı Birleşik Metal-iş, Nakliyat-iş sendikaları, İnşaat-iş, Umut-sen, Proleter Devrimci Duruş (PDD) Mücadele Birliği, Partizan, D. Y Özgürlük, Alınteri, Devrimci Gençlik Dernekleri Taksim’i zorlamak için Aksaray’da toplanarak Saraçhane’ye doğru yürüyüşe geçtiler.
Sabah 9’da toplanma saati belirlenmişti. İstanbul dışından gelen Birleşik Metal-iş ve Nakliyat-iş üyesi işçiler sabah erkenden toplanma yerinde halaylara başlamışlardı. 1 Mayıs belirlenen saatten çok önce başladı. PDD olarak biz de flamalarımızla toplanma yerindeydik.
Saat 10’da en önde DİSK pankartı olmak üzere Birleşik Metal-iş şubeleri, ardından Nakliyat-iş şubeleri ve devrimci kurumlar olmak üzere kortejler oluşturularak yürüyüşe başladık. PDD pankartımızı açarak PDD ve Devrimci Sendikal Birlik (DSB) flamalarımızı dalgalandırarak sloganlar eşliğinde ilerliyoruz. “Yaşasın 1 Mayıs”, “1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanındayız”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganları sık sık atıldı. Kortej Büyükşehir Belediye binasının yanında polis barikatıyla karşılandı. Sendika başkanları ile polis amirleri arasında süren kısa bir tartışmadan sonra, Saraçhane Parkı’na yöneldi. Burada sendika başkanlarının konuşmalarından sonra eylem sonlandırıldı.
* * *
PDD, MB, DY Özgürlük, Partizan, Alınteri kurumları olarak ortak bir açıklama ile Taksim’de olacağımızı kamuoyuna deklare etmiştik. Sendikalarla birlikte olmanın önemini belirterek de önce Saraçhane’de olduk. Fakat ayrıca Taksim Meydanı’na girmeyi hedefleyen ortak bir planımız vardı. Taksim’e en yakın yer olarak Talimhane’yi seçtik.
Saat 13 olarak belirlediğimiz eylem yerine varmak için gruplar şeklinde ara sokaklardan Talimhane’ye geldik. Geçtiğimiz her yerde polis konumlamaları ile karşılaştık. Dolapdere Caddesi üzerinde ve bazı sokaklarda sivil polisler GBT uygulaması yapıyorlardı. Talimhane tıpkı Taksim Meydanı gibi kapatılmıştı. Geçenler ancak çalıştığı yeri, kaldığı oteli belgeleyerek geçebiliyorlardı. Poşetler, çantalar aranıyordu. Boşluk aradık fakat geçmek pek olası görünmedi. Üzerimizde pankart ve flama olduğundan geçmemiz zordu. DY Özgürlük’ten iki arkadaşla karşılaştık. Bir arkadaşlarının Talimhane Meydanı’na girebildiğini söylediler.
“İçeri girenler eylem başlatırsa, biz de buradan başlatırız” düşüncesiyle biraz daha beklemeye karar verdik. Belirlenen saatin üzerinden neredeyse on dakika geçti, içerden bir ses yok. PDD olarak kimseyle buluşamasak da artık bulunduğumuz yerin en iyi noktasını seçerek orada eylem yapmaya karar verdik. En geniş ve en kalabalık caddeyi seçtik ve eylemimizi başlattık.
Flamalarımızı açarak polislerin noktasına doğru yürüyoruz. “Yaşasın 1 Mayıs”, “1 Mayıs kızıldır Kızıl Kalacak”, “İşte Taksim İşte 1 Mayıs” sloganlarımızı atarak ilerliyoruz. Polis noktasına beş metre kala, önümüze taksiciler çıktı. “Lütfen yapmayın, lütfen ekmeğimizle oynamayın” diyerek durdurmaya çalıştılar. Biz sloganlarımızı haykırmaya devam ettik. Polis ise uzaktan seyretmekle yetindi. Sonra sloganlar atarak yavaş yavaş geri çekildik. Eylemimize sempatiyle yaklaşanlar da oldu. Sloganlarla geri çekilirken bir kadın hayranlıkla bakarak “helal olsun buraya kadar gelmişsiniz, sizi tebrik ediyorum” diyerek destek verdi.
* * *
Taksim ısrarı bazılarının dediği gibi bir “alan fetişizmi” değildir. Taksim’i “1 Mayıs Alanı” yapan sadece merkezi bir yerde olması değil, 1977’de şehitlerimizin kanıdır. Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğunu istisnasız Maltepe’ye giden bütün siyasi yapılar da söylemektedir. Fakat “kitlesellik” adına “işçi emekçilerinin taleplerinin işlenmesi” adına, Taksim’den vazgeçtiler, devletin izinli yerlerinde miting yaptılar.
Son üç yıldır “kitlesellik” adına önce Bakırköy’de, bu yıl da Maltepe’de mitingi tercih ettiler. Fakat ne Bakırköy’de, ne de Maltepe’de beklenen kitlesellik de olmadı. Dahası, polislerin pervasızca saldırıları ve gözaltıları yaşandı, arama noktalarında onursuzca tavırlar sergilendi, birçok pankart, döviz vb materyal alana almadı vb… Bu mitinglere katılanların birçoğu, “gittiğime pişmanım”, “bu sene 1 Mayıs’a gittiğimi saymıyorum” gibi sözlerle memnuniyetsizliklerini belirtti.
Eğer 1 Mayıs özünden boşaltıyorsa, militanlık ve coşku yoksa, kitlesellik bir şey ifade etmez. Nitekim “vallahi billahi sadece bir sefere mahsus Taksim demiyoruz”la başlayıp üç yıldır Taksim dışında başka alana gidilmesi, mücadeleyi geriletti. Taksim ısrarından vazgeçip başka alana giden devrimci kurumlar da giderek reformist çizgiye doğru kaydılar.
1 Mayıs hazırlık toplantılarında Taksim kıran kırana tartışılırdı. Fakat bu sene Taksim tartışması hiç olmadı denebilir. “Taksim sevdamızdan vazgeçmiyoruz” la başlayan, “bir an önce yer belirleyelim çalışmalara başlayalım”la devam eden konuşmalar…Belli ki sendikalar, meslek odaları ve reformist partiler, Taksim’i baştan silmişlerdi. Daha ilk toplantıda Taksim dışında bir alanın tartışılması ve Maltepe’nin seçilmesinde CHP’nin de etkisi oldukça büyük. Bir çok devrimci kurum da bu basıncın altında kalarak reformistlerin peşinden gittiler.
Toplantılarda düşüncelerimizi özetle şöyle ifade ettik:
“Taksim sevdamızdan vazgeçmedik” şeklinde niyet belirtmek, temennilerde bulunmak yeterli değil. Niyet iradeye dönüşmüyorsa bir şey ifade etmiyor. Bu tutum, işçi sınıfı mücadelesini geriletir. Taksim iradesi çıkarılıp arkasında kararlı bir şekilde durulursa, bu sene Taksim’e girilir! Bunu öylesine söylemiyoruz. Grev yasaklarına karşı fiili grevler yapılıyor. TİS anlaşmazlığı üzerine fabrika işgal ediliyor, baskılara tutuklamalara rağmen sokaklar durmuyor…
Son söz olarak Taksim’de olacağımızı belirterek noktayı koyduk. Maltepe’ye gidenler, 1 Mayısı seçime endeksleyerek parlamentoyu bir kez daha kurtuluş umudu olarak sundular. 2 Mayıs’ta çıkan bazı yayın organlarının “şimdi sıra sandıkta” manşetleri, 1 Mayıs’ı nasıl seçim aracı yaptıklarını, mücadeleyi nasıl düzen içerisine çekmeye çalıştıklarını gösteriyor.
Taksim diyenler ise, özgür bir şekilde istedikleri pankartları açmış, devletle dişe diş mücadele ile 1 Mayıs’ı yapmışlardır. 1 Mayıs’ı devrimci tarzda kutlamış, herkes alandan mutlu ayrılmıştır. Sınırlı sayıda devrimci kurumun Taksim ısrarı ve Taksim’e girme çabaları, kitlelere umut olmuştur, olmaya devam edecektir.