Alınteri’nin “1 Mayıs böyle mi olmalıydı” yazısı üzerine…

2018 1 Mayısı, İstanbul’da kitlesel olarak Maltepe ve Saraçhane’de kutlandı. Ayrıca 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama iradesini sürdüren kurumlar, Taksim ve çevresinde eylemler yaptı. Her siyasi hareket, 1 Mayıs politikası doğrultusunda bunlardan birinin (ya da ikisinin) içinde yer aldı.

1 Mayıs sonrasında yapılan değerlendirmelerde, Maltepe ve Saraçhane’yi aynılaştırıp aralarında bir fark olmadığını söyleyenler oldu. Bunların arasında Saraçhane’ye katılan Alınteri’nin olması dikkat çekiciydi ve Maltepe’ye katılanlar için adeta bir “can simidi” işlevi gördü. Maltepe’ye gidişlerini aklamak için kendi sitelerinde yazıyı paylaşarak daha geniş kesimlere ulaşmasını sağladılar. (*)

“1 Mayıs böyle mi olmalıydı” başlıklı yazıda Alınteri, 1 Mayıs’ı Saraçhane’de kutlayanlarla Maltepe’de kutlayanlar arasında “özde bir fark olmadığını”, Saraçhane’de bulunan sendika yöneticilerinin niyetleri ile açıklıyor: “1 Mayıs gibi tarihsel bir günü DİSK içindeki dalaverelere, koltuk savaşlarına ve hatta DİSK’i ele geçirme niyetlerine bağlamışlardır” diyor. Buradan hareketle kendileri dahil Saraçhane’ye giden devrimci kurumların “yanlış yaptığı”nı söylüyor.

1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyen kurumlar 1 Mayıs öncesi biraraya gelerek Saraçhane’yi değerlendirmiş, oraya katılma kararını birlikte almışlardı. (Mücadele Birliği, Proleter Devrimci Duruş, Partizan, Yeni Demokrasi, Devrimci Yolda Özgürlük, İnşaat İş, Alınteri) Dolayısıyla her aşamasında içinde olduğumuz bir durum sözkonusudur ve bize (tabi ki diğer bileşenlere de) söz hakkı doğmuştur. Kaldı ki 1 Mayıs’a dair değerlendirmeler her siyasi hareketi ilgilendirir ve üzerinde durmayı hak eder.

* * *

1- 2018 1 Mayısı’nda DİSK’in çağrısıyla yapılan ilk toplantılarda hızlı biçimde Maltepe kararı çıkartıldı ve Taksim tartışmasının önü baştan kesildi. DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş (BMİS) ise, henüz bu toplantılar başlamadan, bu yıl Taksim’de olacaklarını bildiren bir açıklama yapmıştı. Böylece hem DİSK’in önüne geçmiş, hem de “Taksim” diyerek DİSK’i zorlayan ve devrimci-demokrat kesimleri arkalayan bir hamle yapmıştı. BMİS’in bu önden ve keskin çıkışının altında, DİSK içi hesaplaşmanın yattığını öngörebilmek ise zor değildi. DİSK’i ve BMİS’i az-çok bilen herkesin rahatlıkla tahmin edeceği bir durum sözkonusuydu.

1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama iradesini ortaya koyan devrimci kurumların -yukarıda isimlerini sıraladığımız- oluşturduğu toplantılarda da BMİS’in Taksim açıklamasına dair tüm kurumlar kaygılarını ifade ettiler. “BMİS başkanının DİSK Genel Başkanlığı’na oynadığı”, “önceki yıllarda olduğu gibi Gebze’ye gidebilecekleri”, ya da “Taksim deyip Kadıköy’de toplanabilecekleri” şeklinde tahminler yapıldı. Yani hem “niyet” ve “hesapları”, hem de Taksim diyerek farklı bir yerde toplanacakları, daha baştan biliniyordu. Önceden bilmeyenler vardıysa en azından o zaman öğrenmiş oldular.

Nakliyat-İş’in açıklamasından sonra her iki sendikanın ortak hareket edeceği ve Saraçhane’de toplanacakları belli oldu. “Saraçhane’de olacak mıyız, burası Saraçhane’ye kapalı mı?” sorusuyla, Saraçhane’yi toplantının gündemine getiren de Alınteri temsilcisiydi. Hemen tüm kurumlar “işçilerin olduğu yerde bulunmanın önemini” vurguladılar. Alınteri temsilcisi, “İnşaat-İş de Taksim açıklaması yapacak, onlar sendikalarla birlikte hareket etmek isterler. Biz de Saraçhane’de olmaktan yanayız” dedi. Partizan temsilcisi, “Belediye-İş’in 2 nolu şubesi büyük olasılıkla Taksim diyecek, onlar da Saraçhane’de toplanacaktır” deyince, Saraçhane’ye katılma fikri güçlendi. Bununla birlikte, kendisini Saraçhane ile sınırlamamak, Taksim’e en yakın noktada “ikinci buluşma yeri” belirlemek konusunda hemfikir olundu.

Böylece “Saraçhane nasıl geçerse geçsin, tüm kurumların saat 13’te Talimhane’de belirlenen noktaya gelmesi” kararlaştırıldı. Sabah Saraçhane’de olunacak, oradan Taksim zorlanacak; bu başarılsa da başarılmasa da öğle saatinde Talimhane’de olunacaktı.

Yani başından itibaren bu sendikalara “güvensiz” ve “temkinli” yaklaşılmış; ayrı bir plan yapılmıştı. PDD olarak “Saraçhane’de devrimci kurumların birarada toplanmasını, sendikacılar üzerinde basınç oluşturup yürümeyi zorlamasını” önerdik. Ancak her halükarda Taksim’de olunacağı, dolayısıyla “ikinci planın yeterli olduğu” söylenerek, kabul edilmedi.

Ayrıntılara girmemizin nedeni, Saraçhane’ye neden ve nasıl gidildiğinin bilinmesi içindir. Her olasılık düşünülmüş ve ona göre hareket edilmiştir. Alınteri’nin iddia ettiği gibi devrimciler bu sendikalara “kanmadı”! “Devrimci uyanıklık ve temkinlilik” elden bırakılmadı!

 

2- Sözkonusu sendikaların hesaplarını bilmek başka bir şeydir; onları, yaptıkları açıklamanın arkasında durmaya zorlamak, devrimci bir basınç oluşturmak başka şey. DİSK içinde bazı sendikaların -hangi niyet ve hesapla olursa olsun- Taksim’i dillendirmesi, işçiler arasında bu tartışmanın yapılması, devrimcilerin değerlendirmeleri gereken bir ortam yaratmıştır. Oluşan bu çatlağı değerlendirebilmek, biraz da devrimcilerin çabasına, gücüne bağlıdır. Bir yandan bu sendikaların önceki 1 Mayıs tutumlarını ve genel çizgilerini hatırlatır ve uyarırız; bir yandan da alınan kararın olumlu olduğunu söyler, güçlendirmeye çalışırız.

Her kurumun-siyasal akımın farklı çıkarları vardır, politika ve taktiklerini de ona göre belirler. Bazı kesitlerde taktiksel çakışmalar olabilir, çok farklı saiklerle aynı noktada buluşulabilir. Bu onların aynılaştığı ya da “kandırıldığı” anlamına gelmez. Birbirlerinin “niyetlerini” “hesaplarını” bilerek adımlarını atar ve birlikte hareket edebilirler.

Bunlar siyasetin ABC’sidir ve bu arenada yeralan herkesin bildiği-yaptığı şeylerdir. Sözkonusu 1 Mayıs olunca, bu çok daha mümkündür. Önceki yıllarda DİSK yönetimleri Taksim derken, devrimci niyet ve hesapla mı hareket etti? Devrimciler DİSK’e güvenerek mi birlikte 1 Mayıs’ı kutladılar? Aksine her dönem bürokrat sendikacılara haklı bir güvensizlik ve temkinlilikle yaklaşıldı ve asıl olarak kendi gücüne, 1 Mayısların dinamiğine güvenildi.

Bu yıl da öyle yapıldı. Buna karşın Alınteri diyor ki, “BMİS… kendileriyle görüşen devrimcilere, tabanın yaklaşık bir yıldır 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması konusunda basınç oluşturduğunu, diğer şeylerin yanı sıra bu basıncında etkisiyle bu yıl kesinlikle o alan için mücadele ettiklerini belirttiler. Biz dahil Taksim iradesinde ısrarlı diğer devrimciler, ‘bu basınç belki bu kez sendika ağalarını da motive etmiş olabilir’ düşüncesiyle Saraçhane’de toplanmaya karar verdik.” Buradan hareketle “bu bürokratlarla yapılan görüşmelerde sergiledikleri ikiyüzlü tutuma sonuçta ‘kanmış’ olduk.”

Yukarıda Saraçhane’ye katılma sürecini anlattık. BMİS’le görüşmeye gelince; Taksim çağrısı yapan kurumlar adına bu görevi biz üstlenmiştik. Sendikanın genel sekreteri ile yaptığımız görüşmede, Taksim kararının “genel temsilciler toplantısında alındığını, sonra başkanlar toplantısında karara bağlandığını” ifade ettiler. Kesinlikle Gebze’de miting yapmayacaklarını, Saraçhane’de olacaklarını belirttiler. Bunları toplantıda aynen aktardık. Alınteri kendi adına ayrı bir görüşme yaptı mı, farklı şeyler mi duydular bilmiyoruz, fakat bu doğrultuda toplantıda herhangi bir şey söylemediler.

Sonuçta Saraçhane’ye katılma kararı, bizim aktarımlarımız üzerinden alındı. Onların Saraçhane’den Taksim’e yürüyecekleri, polis barikatlarını zorlayacakları gibi bir izlenim edinmediğimiz gibi, böyle bir umuda da kapılmadık, toplantıda kimse de bu yönde bir düşünce ifade etmedi. Asıl kitlendiğimiz yer “ikinci buluşma noktası” olduğu için de bu durumu çok sorun etmedik.

Ayrıca Saraçhane, Maltepe değildi. En başta, Maltepe-Yenikapı gibi, AKP’nin 1 Mayısların Taksim’de kutlanmasını önlemek için oluşturulduğu bir alan değildi. İkincisi, kentin dışında denize dolgu bir yer değil, kentin merkezinde ve tarihsel anlamı olan bir bölgeydi. 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamanın önü de, yine bir Saraçhane eylemi ile açılmıştı. Üçüncüsü, Saraçhane’de toplanan işçi ve devrimciler, Taksim hedefiyle oradaydılar. Nitekim Saraçhane’de “Taksim 1 Mayıs alanıdır”, “Taksim işçilere kapatılamaz” sloganları atılırken, Maltepe’de seçime dönük sloganlar atılıyor, konuşmalar yapılıyordu. Dördüncüsü, Maltepe’deki miting, arama noktalarından biçimine kadar bir çok yönüyle devletin icazeti altındaydı; makyaj malzemelerinden bazı döviz ve pankartlara, pek çok şeye el kondu. Saraçhane’de ise, fiili bir miting vardı; güvenliğini kortejler kendileri aldı; hiçbir pankart, döviz vb. engellenmedi; polis başından sonuna kadar kitlenin uzağında durdu.

 

3- Alınteri, tüm bu farklılıkları gözardı ederek Saraçhane ile Maltepe’yi aynılaştırmakla kalmıyor, “2018 1 Mayıs’ında doğru politikanın ne olduğu” sorusunu da ortada bırakıyor. Maltepe’de olmak, CHP’nin kuyruğuna takılıp seçimlere endekslenmek; Saraçhane’de olmak, bürokrat sendikacıların “koltuk savaşlarına” alet olmak ise, doğru olan neydi? 1 Mayıs’ın değerlendirildiği bir yazıda, bu canalıcı nokta neden atlanmıştı?

Elbette doğru yanıt, 1 Mayıs’ta Taksim’de olmaktır. Saraçhane’ye giden devrimci kurumların da kararı budur. Dahası, biraraya gelmelerinin nedeni budur. Saraçhane nasıl geçerse geçsin, her halükarda Talimhane’de buluşulacak ve Taksim’e yürünecekti. Buluşma noktası polis ablukası altında ise ve gruplar birbirine ulaşamıyorsa; saat 13’ten itibaren her grup kendi eylemini koyabilecekti. Alınan karar, bu kadar ayrıntılı ve netti. Üstelik tüm bileşenlerin oybirliği ile alınmıştı. Hiçbir kurum itiraz etmemiş, çekince bile koymamıştı.

Buna karşın Alınteri temsilcisi, Saraçhane’de iken MB temsilcisine “ikinci buluşma yeri”ne gelmeyeceklerini söylemiş, “burayı yeterli görüyoruz” demiştir. Ve söyledikleri gibi “buluşma yeri”ne gelmediler. PDD ve MB olarak saat 13 civarında birbirine yakın noktalarda Taksim’e doğru yürüyüşe geçtik. Polis barikatlarını aşamasak da Taksim’e en yakın noktada eylemimizi koymuş olduk. Eğer Alınteri dahil tüm bileşenler alınan karara uygun davransaydı, hiç şüphesiz çok daha etkili eylemler yapılabilir, Taksim daha güçlü bir şekilde zorlanabilirdi.

Saraçhane ile Maltepe’yi aynılaştıran, Saraçhane’ye giden devrimcileri, “bürokrat sendikacılara ‘kanmak’la”, “devrimci uyanıklık ve temkinlilik” göstermemekle itham eden Alınteri, neden son anda Taksim’den vazgeçtiklerine dair tek bir söz söylemiyor?

Bu durumda 1 Mayıs’ta Saraçhane ile yetinen Alınteri’dir, diğer devrimci kurumlar değil! Bunu da BMİS’in sözlerine “kanmak” ile açıklamak, akla ziyandır. Sendikalarla ve sınıfla biraz ilgili olan herkes, sarı-bürokrat sendikaların açıklamaları ile yaptıklarının birbirini tutmayacağını sadece teorik olarak değil, pratik olarak da bilir. Özelde 1 Mayıslarda birçok hesabın devreye girdiği, devletle işbirliği yaptıkları defalarca kanıtlanmıştır. Bunlarda yeni ve anlaşılmaz bir durum yoktur. Anlaşılmaz olan; devrimci kurumların bu verili koşullarda bağımsız tavır koyamaması, “kitlelerden kopmamak” adına eleştirdikleri sendikaların kuyruğuna takılmasıdır.

* * *

2018 1 Mayıs’ı ne yazık ki iyi geçmedi. Reformist ve parlamentarist eğilimler güçlendikçe, 1 Mayısların “bayram havası”nda, karnaval-şenlik kıvamında kutlanması kaçınılmaz. Başta işçi sınıfı olmak üzere toplumsal muhalefet düzen sınırlarını aşan bir mücadeleyi yükseltmediği, devrimci hareketlerin de kendilerini toparlamadığı koşullarda, bunu değiştirmek mümkün değildir.

Her şeye rağmen 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama iradesini gösteren ve bu amaç doğrultusunda güçlerini birleştirenler, geleceğe umut taşıdılar. Kendi adımıza 1 Mayıs politikamıza uygun davrandığımızı, sözümüzle eylemimizin bir olduğunu, altına imza attığımız kararlara riayet ettiğimizi rahatlıkla söyleyebilecek durumdayız. Bu kendimize olduğu kadar, birlikte hareket ettiğimiz kurumlara da saygının bir gereğidir.

1 Mayıs sonrası tüm bileşenler toplanıp ortak bir değerlendirme yapmalıydı. Bunu önceden belirlememek eksiklikti. Sonrasında MB ile görüşüp toplantı çağrısı yaptık. Fakat hiçbir kurum gelmedi. Devrimci kurumların kendi oluşturdukları “birlik”lere karşı sorumsuz yaklaşımları, genelde devrimci hareketlerin durumunu, özelde 1 Mayısların neden böyle geçtiğini ele veren göstergelerdendir.

1 Mayıs bir turnusoldür. Sadece sendikaların değil, tüm kurumların rengini önüne koyar. Bu durum karşısında ahlayıp-vahlamak hiç bir sonuç vermez. Nedenlerini doğru çözümleyip, varolan durumu aşma doğrultusunda daha fazla çabalamak dışında başka bir seçenek yoktur.

 

(*) Bilindiği gibi DİSK, KESK, TTB, TMMOB’un başını çektiği geniş bir kesim CHP’ye yedeklenerek 1 Mayıs’ı Maltepe’de kutladı. “Kitlesellik” adına Maltepe’ye gidenler, durumlarını meşrulaştırmak için, Saraçhane’nin farkı olmadığını iddia edebilirlerdi ve bu kimseyi şaşırtmazdı. Fakat Saraçhane’ye katılanlar üzerinden bunu yapmak, daha inandırıcı ve sarsıcı olacağından bu yöntemi tercih ettiler.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …