Grev erteleme, hak gaspıdır

Erdoğan, bir kere daha işçilerin grev hakkını gaspetti, 8 Ocak günü İzban işçilerinin grevini erteledi. Grev erteleme yöntemi, AKP hükümetleri döneminin olağan bir uygulamasına dönüşmüş durumda. Toplamda 2002 yılından bu yana 200 bin işçinin grevi ertelendi.

 

İzban’da grev hakkı gaspedildi

İzmir’de TCDD (Devlet Demiryolları) ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ortak şirketi olan İzban’da, 342 işçiyi ilgilendiren toplusözleşme görüşmeleri tıkanınca, Demiryol-iş sendikası grev kararı aldı.

İzban yüzde 12-16 zam teklif etmiş, sendika ise yüzde 27 zammın yanısıra, sosyal haklar, sürüş ve vardiya tazminatları gibi konularda anlaşma sağlananamıştı. Bu koşullarda 13 Kasım 2018 tarihinde işyerlerine grev kararı asılmış, 10 Aralık günü ise işçiler greve başlamışlardı. Grev oldukça etkili olmuştu. Taşerona bağlı eğitmen makinistlerin grev kırıcısı olarak kullanılması da engellenmişti. Bunun üzerine İzban yönetimi zaman içinde bazı konularda geri adım atmış olsa da, işçiler tüm talepleri karşılanmadan grevi bitirmeyeceklerini açıkladılar.

Grevin etkili biçimde sürdüğü koşullarda, Erdoğan “şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bozucu nitelikte olduğu” gerekçesiyle, grevi “60 gün süreyle” erteleyen kararnameyi, 8 Ocak günü yayınladı. Grevin ertelenmesinin ardından 10 Ocak günü sendika ile İzban yüzde 25 zam üzerinden anlaşma sağlamak zorunda kaldı.

Elbette “grev erteleme”nin kendisi, doğrudan “grev yasaklama” anlamına geliyor. Bir yanıyla 60 gün sonra aynı grev ortamını yakalamak zor oluyor; diğer yanıyla 60 gün sonra yeni bir erteleme zaten hazırda bekliyor. Sonuçta, bu karar işçilerin en önemli sendikal haklarından birine dönük ağır bir saldırı anlamına geliyor.

 

“Grev erteleme”nin sömürücü yüzü

Grev hakkı, işçi sınıfının tarihsel mücadelesi içinde kazanılmış bir haktır. Ve yasalarla güvence altına alınmıştır. Ancak burjuvazinin yasaları, işçilerin grev haklarını kısıtlamak için çeşitli gerekçeler üretmekten de geri kalmıyor. Buna göre, yasalar hükümetlere iki koşulda grev erteleme hakkı tanıyor: Milli güvenlik ve genel sağlık. Yani ülkenin “milli güvenliği”ni ya da “genel sağlığı”nı tehdit eden grevler, hükümet tarafından ertelenebiliyor.

AKP hükümetleri döneminde ise, grev ertelemek için herhangi bir yasal gerekçeye ihtiyaç duyulmuyor. Mesela İzban grevi, yasalara aykırı bir biçimde “şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bozduğu” için ertelenmiş oldu. Yasada böyle bir tanım yapılmamış olmasına rağmen. Ulaşım grevlerinin amacının, doğası gereği zaten “şehir içi ulaşımı bozmak” gibi bir hedefi olacağı açık…

Zaten AKP hükümetleri döneminde, son derece önemli grevler, yine benzer biçimde, doğru yasal dayanakları olmadan ertelendi. Bu konuda öylesine büyük bir hukuksuzluk yaşandı ki, mesela Metal işçilerinin 2015 yılındaki grevinin ertelenmesi mahkeme konusu oldu. Birleşik Metal Sendikası’nın 19 Şubat 2015 tarihinden itibaren başlamak üzere 38 işyerinde, yaklaşık 15 bin işçiyi kapsayan grev kararı, 30 Ocak günü Bakanlar Kurulu kararıyla ertelendi. Gerekçe “milli güvenliği tehdit” olmuştu. Sendikanın açtığı dava, Temmuz 2018 tarihinde işçilerin lehine sonuçlandı ve mahkeme, grev erteleme kararının sendika hakkını ihlal ettiğine karar verdi.

Ancak grev ertelenmiş, işçilerin hakkı gaspedilmiş, onaylamadıkları koşullarda patronların çıkarları doğrultusunda toplu sözleşmeler imzalanmış oldu.

 

16 yılda 17 kere grev erteleme kararı

CHP’nin hazırladığı rapora göre, 2002 yılından bu yana Erdoğan ve AKP hükümetleri 17 kere grev erteleme kararı aldı. Bunlardan 7’si OHAL sürecinde gündeme geldi. Ve bu erteleme (gerçekte yasaklama) kararları ile 200 bin işçinin hakkı gaspedildi.

CHP raporunda hazırlanan liste şöyle:

1 Temmuz 2003’te Petrol-iş sendikasının örgütlü olduğu Petlas Lastik grevi yasaklandı.

8 Aralık 2003’te Kristal-iş üyesi 5 bin Paşabahçe işçisinin grevi, başlamadan yasaklandı. Yasağın kalkmasının ardından, Paşabahçe işçileri 30 Ocak 2004 günü yeniden greve çıkıldı. AKP, grevi ikinci kere yasaklandı.

21 Mart 2001’te Lastik-iş sendikasının örgütlü olduğu 20 fabrikada 5 bin işçinin grevi yasaklandı.

1 Eylül 2005’te Türkiye Maden-iş’in örgütlü olduğu Erdemir Madencilik’teki grev yasaklandı.

27 Haziran 2014’te Şişecam’a bağlı 10 fabrikada 5 bin 800 işçinin grevi, 8. gününde yasaklandı.

30 Ocak 2015’te Birleşik Metal-iş’in örgütlü olduğu 38 fabrikadaki 15 bin işçinin grevi yasaklandı.

21 Temmuz 2014’te Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın Çöllolar Kömür Sahası ile Çayırhan Kömür İşletmesi’nde aldığı grev kararı yasaklandı.

OHAL döneminde ise grev yasaklamaları peşpeşe geldi.

Asil Çelik’te 18 Ocak 2017’de başlayacak grevi yasaklandı.

Birleşik Metal-iş’in örgütlü olduğu EMİS’e bağlı fabrikalarda 20 Ocak 2017’de başlayan grev yasaklandı.

20 Mart 2017’de Akbank grevi başlamadan yasaklandı.

22 Mayıs 2017 tarihinde, Şişecam işçilerinin grevi başlamadan yasaklandı.

5 Haziran 2017 tarihinde Mefar ilaç fabrikasının grevi yasaklandı.

2 Şubat 2018’de MESS sözleşmesi kapsamında 130 bin işçiyi kapsayan grev, başlamadan yasaklandı.

23 Mayıs 2018’de Petrol-iş üyesi Soda Kromsan işçilerinin Adana ve Mersin’de aldığı grev kararı, başlayacağı gün yasaklandı.

8 Ocak 2019’da İzmir Banliyo Taşımacılığı (İZBAN) işçilerinin yaklaşık bir aydır süren grevi yasaklandı.

Bu grevlerin herbirisi, yasalarda varolan “milli güvenliği” ya da “genel sağlığı” tehdit ettikleri gerekçesiyle ertelenmişti. Elbette bu doğru değildi. Yukarıdaki grevlerden hangisi “milli güvenliği-genel sağlığı” tehdit ediyor: Akbank grevi mi, Şişecam grevi mi?

 

Grev bir haktır, yasaklanamaz

Erdoğan, OHAL’in kalkmasını isteyen patronlara yaptığı konuşmada, OHAL döneminin en çok patronlara yaradığını, OHAL döneminde grevlere izin vermediklerini açık bir şekilde söylemişti.

Ancak grev bir haktır. İşçi sınıfının tarihsel mücadelesinin sonucunda kazanılmıştır bu hak. Ve OHAL’lere rağmen, “erteleme” adı altında yasaklamalara rağmen, polis saldırısına-devlet baskısına rağmen, işçilerin kanı-canı pahasına kazanılmıştır… Ve devletin baskıları bu hakkın kullanımını engellemeye yetmeyecektir.

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …