Sarı Yelekliler 23. haftasında

Ekonomik ve sosyal krizin faturasını yoksul-emekçi Fransız halkına yüklemeye çalışan Macron ve hükümetinin, “reform” adı altında çıkardıkları yasalara karşı toplumun her kesiminden tepkiler devam ediyor. Bu tepkiler, sokaklara çıkılarak kimi zaman da işgaller boyutunda eylemlere dönüşüyor.

21 Nisan günü 23. haftasını geride bırakan Gilet Jaunes (Sarı Yelekliler) eylemleri de hükümetin tüm tehdit ve engelleme çabalarına rağmen sürüyor. Sabahın ilk saatlerinde Paris’in kuzey bölgesi şehir ve banliyöleri ile birlikte uluslararası bağlantısı olan Gare du Nort önünde toplanan yaklaşık 500 kişilik grup, yürüyüşe geçti. Diğer bir alanda toplanan grupla birleşerek eylemi büyütmek istediler. Burada yaşanan ufak çaplı çatışma ve gözaltılar, bu birleşme çabasını engelledi. Polis ve bazı eylemciler konuşup anlaşarak, kitle yine polisin gözetiminde metroya yönlendirildi. Burada kitle diğer grupla buluştu.

Bu arada resim çeken ve canlı yayın yapmakta olan arkadaşımız, polisin engellemesi ile karşılaştı. Polis gözaltına almak ve telefonu kırmakla tehdit etti. Buna rağmen arkadaşımız çekimi sürdürdü.

Diğer devrimci-demokrat kurumlardan arkadaşlarla ortak çalışma yürütmek üzere kurmuş olduğumuz Grev ve Direnişlerle Dayanışma Komitesi’nden (GDDK) arkadaşlar da Sarı Yelekliler’in ana grubu içinde yerlerini alarak eyleme katıldılar. Yürüyüş kolu ana caddelerden Bastille üzerinden Place de Republique’e (Cumhuriyet Meydanı) girmek isterken polis barikatıyla karşı karşıya kalmışlardı. Polis barikatını aşmak isterken yaşanan saldırılara, kitlenin de tepkisi çok güçlü oldu. İnşaat malzemeleri ve çöp bidonları gibi çeşitli materyallerle yollar ateşe verildi. Bu arada, kamuya ait birçok kurum binası da eylemcilerin meşru saldırılarından nasibini aldı.

Anti kapitalistlerin önderlik ettiği kitlenin kararlı atakları sonucunda, yaralanmalar oldu; ancak polis barikatı da aşıldı, Republique Meydanı’na ulaşıldı. Sarı Yelekliler meydana girmeden önce, meydanda Cezayirli ve Kuzey Kürdistanlı iki ayrı grubun standları vardı ve kendi gündemleri ile ilgili çalışma yürütüyorlardı. Sarı Yelekliler meydana girince iki grup da standlarını ve malzemelerini toplayarak alanı terkettiler. Hemen ardından polis yoğun biçimde gazlı, plastik mermili saldırı başlattı ve olaylar yeniden şiddetlendi. Kitle eline geçirdiği her türden malzemeyle polise karşı koyarken, çevredeki banka ve kurumların kapı ve pencereleri korumak için takılan kontrplaklar da söküldü. Bu tabakalarla, alanın birçok yeri ateşe verildi. Polisin saldırısıyla birçok eylemci yaralandı; içinde gazetecilerin de olduğu yoğun gözaltılar yaşandı. Gözaltına alınanlar arasında Türkiyeli bir gazeteci arkadaşımız da vardı; sonrasında serbest bırakıldı.

Anti kapitalistler ve anti faşistler sık sık “Korkmuyoruz, buradayız”, “Devrim” sloganları attılar. Saldırı arttıkça, bu sloganlar daha çok ve daha gür haykırıldı. Bu tablo, eylemin içeriğinin, öncekilere göre siyasallaşmaya doğru evrildiğini gösteren önemli bir işaretti. Eylemcilerin polis karşısındaki sözleri ve duruşları da bu tabloyu güçlendiriyordu. Mesela bir eylemci, “Bugün bu kadarız, yarın 1 Mayıs’ta çok daha kalabalık olacağız. 2 milyon, 3 milyon Sarı Yelekli’yle Paris sokaklarında olacağız. O zaman da böyle davranabilecek misiniz? Korkun bizden, korkun!” sözleriyle öfkeli bir ajitasyon çekiyor, yüzündeki ifadeyle polisin karşısında durarak meydan okuyordu.

Akşam saatlerinde polisin kordon ve metroları açmasıyla, kitle alanı boşaltmaya başladı. Ancak alandan ayrılırken bile yer yer çatışmalar yaşanıyordu.

Eve dönüş sırasında, Fransız bayrağıyla eyleme katılan bir Sarı Yelekli eylemciyle, eylemlerin gidişatı hakkında konuştuk. O da, bugün eylemin birçok yaralanmalara karşın çok güçlü geçtiğini düşünüyordu. Macron’un Hitler gibi tam bir faşist olduğunu söyleyerek, kendiliğinden istifa etmeyeceğini, yasaları geri çekmeyeceğini, eylemlerin süreceğini ifade etti. Fransa’da artık demokrasinin bile kalmadığı bir dönem yaşandığını, yeniden sosyal-demokrasinin gelmesi için bile bir devrimin gerekli olduğunu, ama bunun nasıl olacağını bilmediğini, Fransa için korktuğunu dile getirdiği sırada, ineceği durağa geldiğimiz için ayrılmak zorunda kaldık. Sohbetimiz istemeyerek yarım kalmıştı. Ancak bir taraftan ülkenin geleceği hakkında duyduğu kaygıları anlatırken, diğer taraftan eylemlerde nasıl moral bulduğunu görmek önemliydi.

1 Mayıs yaklaşıyor. Fransa bu denli uzun süreli bir halk hareketi yaşarken, sendikalar hala bu eylemlere sınırlı destek sunuyor. Eylemlere önderlik etmek bir yana, 1 Mayıs’ta Sarı Yelekliler’den ayrı durmayı planlıyorlar. Sarı Yelekliler’in Champ-Elysee Meydanı’na 2 milyon kişiyle toplanma çağrısına karşın, sendikalar 1 Mayıs için bir başka meydanda toplanma kararı aldılar. Bu da ayrıca düşündürücü bir yan.

                                                Paris PDD

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …