Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları, 19 Ağustos sabahı düzenlenen bir operasyonla görevden alındı. Yerlerine AKP’nin kayyumları atandı.
Sabah saatlerinden itibaren yüzlerce polis ve çelik bariyerle belediye binaları ablukaya alındı. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk ve Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Bedia Özgökse Ertan, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı. Yerlerine bulundukları illerin valileri atandı. Bu saldırının gerekçesi olarak, belediye başkanlarının haklarında yürütülen soruşturmalar gösterildi. Bir de eşbaşkanlık sistemini uyguluyor olmaları…
Bu arada belediyelere dönük saldırılar ile eşzamanlı olarak, birçok kentte HDP’liler gözaltına alınmaya başlandı. Yüzlerce kişinin gözaltına alındığı haberleri geldi. Ayrıca PKK’ye dönük “Kıran operasyonu” adlı bir askeri operasyon da başlatıldı.
Kürt kentlerine kayyum atanması, AKP yönetiminin bir önceki belediye seçimlerinde uyguladığı bir yöntemdi. O dönem Kürt kentlerinde yeterince tepki gelmeyince saldırı büyümüş, birçok Kürt kentinin belediye başkanlığı kayyumlara devredilmişti. Ardından sıra CHP’li belediyelere geldi: Bazı belediye başkanları görevden alındı.
Bugün bir taraftan Öcalan ile görüşmeler yürütülüyor ve Öcalan Kürt hareketine AKP ile uzlaşma mesajları gönderiyor; bir taraftan yeniden “çözüm” süreci fısıltıları yükseltiliyor; bir taraftan da, Kürt halkının seçilmiş temsilcileri görevden alınıyor, belediyeler gaspediliyor. Üstelik de o belediyelerin, kayyum döneminde pervasızca sömürüldüğü, lüks ve sefahat harcamaları yapıldığı, bütçesinin kat kat fazlası borçlandırıldığı ortaya çıkmışken…
Diyarbakır, Mardin ve Van belediyeleri başlangıçtır. Geçen defaki hata yapılmamalı, etkili bir direniş geliştirilmelidir. Sadece Kürt kentlerindeki belediyelere değil, Kürt halkına dönük bu saldırıyı durdurmanın tek yolu, direnmektir.
Üstelik bu dönem, AKP’nin güç kaybı yaşadığı bir dönemdir ve onun saldırılarına karşı yürütülecek direnişlerin başarıya ulaşması ihtimali her zamankinden daha yüksektir.
Kayyuma karşı ilk anda gösterilen refleks de önemlidir. Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın görevden alma tebligatını imzalamaması doğru bir tavırdır. Keza haberin duyulmasının ardından, halkın belediyelerin önünde protesto gösterileri gerçekleştirmesi de önemlidir. Keza, İstanbul başta olmak üzere birçok kentte protesto eylemleri yükseltilmiştir. Bu eylemlerin herbirinde şiddetli polis saldırıları yaşandı; çok sayıda kişi gözaltına alındı. Buna rağmen direnme kararlılığı ifade edilmektedir.
HDP-MYK “kesintisiz direniş” kararı alarak, bu defa kayyumlara karşı harekete geçeceğini ifade etti. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, kayyumları “sivil darbe” olarak niteledi ve “demokratik siyasetten yana inisiyatif alma zamanıdır” açıklamasını yaptı. HDP milletvekillerinin, kayyum atanan üç kente gideceği duyuruldu. Ayrıca CHP’li parti görevlileri de, kayyumları kınayan açıklamalar yaptılar.
Belediyelerde bir kere daha hak gaspı ve mevzi kaybının bedelleri ağır olacaktır. Kayyumlara karşı direniş büyütülmeli, saldırı geri püskürtülmelidir.