Amed, Mardin ve Van belediyelerine19 Ağustos günü kayyum atanmasını protesto etmek için eylemler sürüyor.
Eylemler önce kayyum atanan kentlerde başlamıştı. Ardından İstanbul ve Ankara başta olmak üzere başka kentlere de taşındı. Bu eylemlerin büyük çoğunluğu polis saldırısı ile karşılaştı ve onlarca kişi gözaltına alındı.
İstanbul’da 23 Ağustos’ta DİSK, KESK, TTB ve TMMOB ve 78 kurumun çağrısıyla Kadıköy’de Beşiktaş İskele Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı ve kayyum darbesi protesto edildi. Saat 19.00’da başlayan eyleme Proleter Devrimci Duruş okurları da dövizleriyle katıldı.
Basın açıklamasından önce eski eşi tarafından katledilen Emine Bulut’la ilgili açıklama yapıldı ve bu cinayetlerin politik olduğu vurgulandı. Basın açıklamasında ise kayyumların tanınmadığı ifade edilirken, halkın iradesine saygı gösterilmesi ve görevden alınan belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesi istendi. Açıklama sloganlarla bitirildi.
Sonrasında HDP Gençlik Meclisleri ikinci bir basın açıklaması düzenlemek istedi; ancak polis kitleye saldırdı. 8 kişi gözaltına alındı.
Aynı gün Ankara Mamak Tuzluçayır Mahallesi’nde yapılmak istenen basın açıklamasına da polis saldırdı ve 12 kişi gözaltına alındı.
1 Eylül mitinglerinde kayyum protestoları
1 Eylül Dünya Barış Günü mitinglerinde gündem, belediyelere kayyum atamalarıydı. Antalya valiliğinin mitinglerde “saray”, “darbe”, “kayyum” kelimelerini yasaklama kararına rağmen, döviz ve sloganlarda kayyum protestoları öne çıktı.
İstanbul’daki miting Kartal Meydanı’nda yapıldı. Kortejler, saat 12.00’de Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi önünden meydana yürüdü. Çeşitli kitle örgütleri ve kurumlar kortejlerde yerlerini aldı. Mitinge CHP ve HDP milletvekilleri de katıldı.
Proleter Devrimci Duruş okurları da miting alanına PDD imzalı “Kayyumlara karşı birleşik mücadele’” yazılı pankart astı ve dövizleriyle kayyum darbesine tepkilerini dile getirdi. Pankart mitingin ardından Kartal-Kadıköy minibüs yoluna asıldı.
“Demokrasi Nöbetleri” İstanbul ve İzmir’de
HDP MYK 22 Eylül’de yaptığı Parti Meclisi toplantısında aldığı kararla; Diyarbakır, Van ve Mardin’de sürdürülmekte olan “Demokrasi Nöbetleri”ni İstanbul ve İzmir’e taşıdı. Kararın ardından 25 Eylül günü, her iki kentte de HDP’li vekillerin katılımıyla oturma eylemi yapıldı. Eylemleri abluka altına alan polis, destekçileri alana sokmadı. İzmir’de açıklama, polis ablukası altında yapıldı. İstanbul’da ise Esenyurt’ta yapılan eyleme biber gazı plastik mermilerle saldırdı. Saldırıda çok sayıda kişi gözaltına alındı.
* * *
Belediyelere kayyum darbesi ilk gündeme geldiğinde, HDP buna karşı ciddi bir direniş göstermemişti. Cılız kimi eylemlerin dışında, adeta “kale” durumundaki belediyeleri kayyuma bırakmayı kabullendiler. Onların bu tutumu, Kürt halkında tepkiye yolaçtı. Çünkü son derece zor koşullarda, devletin ağır baskısı altında kazanılmış olan mevziler, yeterince direnmeden teslim edilmişti. Yanısıra, “belediye seçimleri yeniden kazanıldıktan sonra devlet bir kere daha kayyum saldırısı gerçekleştirirse ne olacak” sorusu da ortada duruyordu.
Bu koşullarda 19 Ağustos günü başlayan kayyum saldırısına karşı, HDP bir eylem programı çıkarmak zorunda kaldı. Ancak bu eylem programı, hakalıcı bir mücadele yürütme hedefi ve kapsamına sahip değildi. Öncelikle direnişi salt kayyum atanan kentlerle sınırlayan bir çerçeve çizdiler. Sonrasında devrimci-demokrat kesimlerin de müdahalesiyle büyük kentlerde eylem takvimi belirlendi.
Ancak gerek 1 Eylül mitinglerinde, gerekse basın açıklamaları ve “demokrasi nöbetleri”nde ortaya çıkan tablo, bu eylemlerin “protesto” sınırlarını aşma perspektifi olmadığını gösteriyor. HDP kendi kitlesini tam olarak harekete geçirmiyor, süreci güçlü bir mücadele bilinciyle yürütmüyor. Eylemlerde polis saldırısı, gözaltılar yaşanmasına rağmen, onu büyüten bir tutum göstermiyor. Görünen o ki, HDP kayyum saldırısını gerçekten püskürtecek bir direniş ortaya koymuyor. Bu durum, kayyum protestolarını etkisizleştiriyor.