Fransa’da genel grev: Geleceğimizi korumak için…

Hayat insanın doğumundan ölümüne kadar süren süreç… Ve ölene kadar da yaşadıklarımız, yaşayacaklarımızla iyilikleri, güzellikleri içinde barındıran yarınlar, umut dolu aylar, yıllar… Bu yıllar içinde yaşanılan, yaşanmak zorunda bırakılan “zorluklar” karşısında, kimilerimizin içine düşürüldüğü umutsuzluk ve karamsarlığa rağmen; yenilgiyi kabul etmeyip ayağa kalkmasını bilenlerin, yarınki hayatlarımızı yaşanabilir kılmak kavgasını ve mücadelesini vermek için sokaklara çıkması… Yönetenlere karşı eskisi gibi yönetilmek istemediklerini isyanlarla dile getirmesi gibi…

Dünün işçileri, bugünün emeklileri… Yani yıllarını egemenlerin, patronların daha çok karı için, ağır ve sağlıksız çalışma koşullarında, işsiz kalma tehdidi altında, uzun saatler boyu çalışmaya zorlanan; iş cinayetlerinde ölen yada iş kazalarında sakat bırakılanlarımızın dışında, “ipi göğüsleyip” yaşamlarının geriye kalan dönemini huzur içinde yaşamak hayalindeyken, başka sorunlarla yüzyüze bırakılanlarımız…

Bakmayın siz onlara “emekli” dendiğine. Onlar aslında ömürlerinin ikinci baharında bu sefer daha ağır yaşam zorluklarıyla karşı karşıya bırakılanlarımızdır. 40-45 yıl çalışarak kazandıkları “dinlenme hakkı” bile çok görülen, maaşları kesintilerle kuşa çevrilen, devletin ağır zamları altında yaşamaya mahkum bırakılan emeklilerimizdir. Ülkemiz koşullarında insan ömrü 60-70 yıl olarak değerlendiriliyorken, 60-65 yaşlarında yorgun bedenlerinden dolayı adım atamaz hale getirilen emeklilerimizdir. Çarşı-pazarın pahalılığı altında kırıntılarla yaşamaya mahkum edilen, zorunlu olmadıkça sokağa çıkmayan, sosyal yaşamı evinin çevresinde kurulan emeklilerimizdir. Enflasyon-devalüasyon karşısında ikide bir çıkartılan yasalarla, maaşları ellerine geçmeden eriyip borçlanan emeklilerimizdir…

Onlar artık, egemenler ve bu sistemin sürdürücüsü devletlerin gözünde, “devletin kasasından geçinen”, iş göremez “fazlalıklar”dır. En gelişkin emperyalist-kapitalist ülkelerde dahi durum bundan farklı değildir. Sosyalizmin yükseliş dönemlerinde, kapitalist ülkelerde “sosyalizm korkusuyla” mecburen hayata geçirdikleri “sosyal devlet” uygulamaları da eridikçe, artık doğru-düzgün bir hak kırıntısı bile kalmamıştır geride. Sadece seçimler döneminde türlü vaatlerle aldatılıp, seçimi kazanınca unutulan, yaşamları karartılan, yalnızlık içinde ölüme terkedilen “bir ayağı çukurda” insanlardır onlar.

Son yıllarda ülkemizde yaşanan ekonomik krizin acı faturası da onlara kesilirken, emperyalist-kapitalist ülke Fransa’da da durum çok farklı değildir.

Sarı Yelekliler’in 1 yılı aşkın süredir benzin zamlarına karşı her cumartesi kesintisiz olarak sürdürdükleri eylemleri, onlarca ölüm ve binlerce yaralanmaya rağmen devam ederken, Macron hükümeti yeni bir saldırı başlattı. “Emeklilikte Reform” adı altında işçilerin ve emeklilerin kazanılmış haklarına ağır bir saldırı anlamına gelen bu yasa karşısında, “Devrimler ülkesi Fransa” ayağa kalktı. İşçi sınıfı ve sendikaları başta olmak üzere, ezilen ve sömürülen tüm kesimler, 5 Aralık’ta Genel Grev ilan etti ve 1 milyonu aşkın insan sokaklara döküldü.

 

Yeni sistem ne getiriyor

Uzun yıllar ağır çalışma koşullarında zaten “mezarda emeklilik” dayatması ile yüzyüze kalan işçi sınıfı, bu sefer de “puanlama sistemi” denilen yeni saldırı ile, daha ciddi hak gasplarına uğruyor.

Fransa’da 2017 yılında ortalama emekli maaşı 1600 euro iken yeni yasa bunu 1000 euro’ya indiriyor.

Son on yılda emekli olma yaşı 60’tan 62’ye yükseltilmişken, yeni yasa bunu 64’e çıkartıyor. 64 yaşından önce emekli olanların yüzde 5 daha düşük emekli maaşı alacağı belirtiliyor. Daha uzun süre çalışmayı teşvik eden “puan sistemi” de ölünceye kadar çalışmayı dayatıyor.

İşçilerin ve sendikaların tepkisini yumuşatmak isteyen hükümet, 1975 yılından önce doğanların reformlardan etkilenmeyeceğini, reformların 2022 yılından itibaren çalışmaya başlayanlar için geçerli olacağını belirtiyor.

Yeni sistem, metro işçileri gibi yıpranma ve erken emeklilik hakkına sahip olan kesimler ile, hukukçular gibi ayrıcalıklı emeklilik hakkına sahip olanların haklarını da gaspediyor. Erken emeklilik hakkı devam eden tek kesim, askerler, polisler ve itfaiyeciler; devlet kendi güvenliğini sağlayan kesimleri korumaya devam ediyor.

Yürürlükteki çalışma yasasına göre, emeklilik maaşı, son 6 aylık çalışma süresindeki ücretin tutarının yüzde 70’i üzerinden hesaplanıyor. Yeni sistem ise, işçinin tüm çalışma sürelerini dikkate alan bir hesaplama içeriyor. Bu durum, öncesinde yıllarca düşük ücretle çalışan, emekliliği yaklaştığında ücreti yükselen kesimlerin emekli maaşlarının düşmesi anlamına geliyor.

Puanlama sistemi ise, daha uzun çalışmayı teşvik ederken emeklilik maaşlarını belirsizliğe bırakıyor. Puanlamaya göre, devletin yıl sonu açıklayacağı GSMH’dan (Gayri Safi Milli Hasıla) kişi başına düşen paya (maksimum yüzde 14 civarında olacağı ve yüzde 5 kesintiye tekabül edeceği tahmin ediliyor) göre maaş belirleneceği belirtiliyor. Bu da maaşların yaklaşık 1000 euro olacağını gösteriyor.

Şimdiki sistemde, çalışırken iş kazası, doğum, hastalık gibi olası durumlar nedeniyle çalışmaya ara verildiğinde sosyal yardım alınabiliyor. Ve bu süre çalışma zamanı kapsamında görünüyor. Yeni sistemde ise, çalışmadığın tüm bu zamanlar işgünü olarak sayılmıyor ve puanlama sisteminin dışında bırakılıyor. Bu da emeklilik maaşının düşmesini getiriyor.

Bir başka olumsuzluk, kadınlar için sözkonusu. Şimdiki yasalarda hem eşi hem de kendisi emekli olan bir kadın, eşinin ölümü durumunda eşinin emeklilik haklarından yararlanabiliyor. Yeni yasa ise, bu yararlanma süresini belirsizliğe bırakıyor.

Tüm bu olumsuzlukların yanında, devlet yabancı şirketlere özel sigorta gibi, özel emeklilik bankaları kurma olanağı sağlıyor. Buralardan hisseler almak için işçiler kendi ceplerinden özel ödemeler yapıyorlar. Bu firmalar, topladıkları bu paraları işletip, kar oranına göre emeklilik kazancını değerlendiriyor. Bu “çifte emeklilik” gibi cazip bir söylemle sunuluyor. Oysa gerçekte devletin belirlediği emeklilik yaşını doldurmadığı sürece, devletten hiç bir maaş alınmıyor. Üstelik yaşı doldurabilenler için de bu “çifte maaş” garanti değil. Şirketler iflas gösterdiklerinde işçiler de iflas etmiş oluyor ve tüm haklarını yitiriyor.

Sonuç olarak bu yasa, işçi sınıfının kazanılmış haklarını yok ederek işçi ve emekçileri üzerindeki sömürüyü katmerlendiriyor. İşçilerin emeklilik dönemleri için daha fazla rekabet içinde çalışması isteniyor. Sosyal yaşam tümüyle yokediliyor, kişiliksiz, bencil, köle bir toplum oluşturmak isteniyor.

 

Fransa eylemde

Hazırlanan yeni yasanın 22 Ocak’ta parlamentoya sunulacağı ve Şubat ayında tartışmaların başlanacağı duyuruldu. Ancak Fransa işçi ve emekçileri daha yasa gündeme gelmeden harekete geçti. İşçi sendikaları süresiz genel grev ilan ettiler ve kitleler sokaklara döküldü.

Bugünkü eylemlerde Fransız halkı anti kapitalist ve devrim istemli sloganlarla Macron hükümetini protesto ediyorlar ve kazanılmış haklarını korumak için mücadele ediyorlar. “Ölene kadar emekli” sloganı etrafında birleşerek, seslerini yükseltiyorlar.

Eylemlerin sonrasında ulusal sendikal birlik toplantılar düzenliyor ve devletin tutumuna göre genel grevin gidişatını tartışıyor, yeni kararlar alıyor.

Grevler giderek farklı sektörlerin de destek ve katılımıyla sürdürülüyor. Özellikle Paris içi çalışan otobüs ve metro hatlarının üçü dışında, banliyö hatları, şehir hatları ve uluslararası seferler tamamen durmuş, ulaşım felç olmuş durumda. Çalışan hatlar da sadece beş seferin birinde çalışıyor. Daha ilk günden mazot ve benzine on kuruş zam gelirken, bir çok benzin istasyonunda uzun kuyruklar oluştu ya da istasyonlar çalışmaz oldu. Noel tatili ve yılbaşı öncesinde yapılan bu eylem, şimdiden devleti yüz binlerce euro zarara uğrattı.

Biz göçmen işçiler de bu genel greve, daha önceden oluşturmuş olduğumuz GDDK (Grev ve direnişlerle dayanışma komitesi) olarak kendi pankartımızla katıldık. Paris’te göçmenlerin iş alanı olan Strasbourg Saint Denis semtinden yürüyüşe başladık, Türkçe ve Fransızca sloganlarla grevcilerin toplanma alanına kadar yürüdük. Yürüyüşümüze Kobane’deki enternasyonalist taburda savaşanları temsil eden Fransa grup çalışanları da katıldılar.

Fransa PDD

Bunlara da bakabilirsiniz

Kayyum, halk iradesine darbedir!

Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanmasıyla başlayan saldırı, Kürt kentlerine de sıçradı. 4 Kasım günü sabah saatlerinde, …

İşçi Emekçi Birliği’nden grev ziyareti

İşçi Emekçi Birliği olarak 31 Ekim günü Polonez ve As Plastik işçilerinin direnişini ziyaret ettik. …

Makbule Ana’nın ölüm yıldönümünde anma

Makbule (Berktaş) Ana’yı ölümünün 3. yılında mezarı başında andık. Anmaya dostları, akrabaları, İHD Adana il …