DİSK’in 16. Genel Kurulu, 14-15-16 Şubat tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Salonu’nda gerçekleşti. Bir gün önce de DİSK’in kuruluş yıldönümü olan 13 Şubat’ta çeşitli ülkelerinden gelen sendika temsilcileriyle “uluslararası konferans” düzenlendi. Yabancı temsilciler, kendi ülkelerindeki durumu kısaca anlatıp, DİSK’e başarılar dilediler.
DİSK Genel Kurulu’nun ilk günü protokole ayrılmıştı. İyi Parti dahil olmak üzere “Millet ittifakı”nı oluşturan partilere kürsü oldu. Öyle ki, Kılıçdaroğlu, Marks’ın “bütün ülkelerin işçileri birleşiniz” sloganının geçerliliğini yitirdiğini, “tüm demokratların birleşmesi” gerektiğini söylebildi. Ve buna DİSK yönetiminden bir tepki gelmedi.
Ertesi gün ise (15 Şubat) kürsü, DİSK’e bağlı sendikaların başkanlarına, yöneticilerine ayrılmıştı. Bir de DİSK’in eski başkanlarına…
DİSK içinde gerici-faşist özellikleriyle bilinen Lastik-İş adına yapılan konuşmada, sendika başkanı Alaattin Sarı’nın “birlik, beraberlik” vurgusu ve salondakileri coşturmaya, sloganlara katılmaya zorlaması, yeni yönetimde yeralacağının göstergesiydi.
16.Genel Kurul, zaten “birlik-beraberlik” havasında yapılan bir uzlaşma kuruluydu. Önceki genel kurulda Birleşik Metal’in muhalefeti ve sonrasında DİSK yönetiminden ayrı baş çekmesi, böylece sonlanmış oldu. 16. Genel Kurul öncesi verilen fotoğraflarla bir uzlaşının sağlandığı belli olmuştu. Nitekim Birleşik Metal İş Başkanı Adnan Serdaroğlu, yeni yönetimde “genel sekreter” olarak göreve başladı. Sorunun aslında “koltuk kavgası” olduğu bir kez daha görüldü.
Genel Kurul’da DİSK yönetimini eleştiren tek sendika Nakliyat İş oldu. Başkan Ali Rıza Küçükosmanoğlu, genel olarak DİSK yönetimini, özellikle Arzu Çerkezoğlu’nu direnişlere gelmemekle eleştirdi. Çerkezoğlu, CHP’li belediyelere yakın duruşu ve TİSK’in “Ortak Paylaşım Formu”na katılmasıyla öncesinden de eleştiri konusu olmuştu. Çerkezoğlu’nun verdiği yanıtta, TİSK’in toplantısına katılmasını “genel karar” olarak açıklaması, Nakliyat İş’in sözünü ettiği direnişlere gidemeyişini ise, “bir iletişimsizlik-diyalog eksikliği”ne bağlaması, ikna edici değildi. Nakliyat İş ayrıca Real direnişçilerinden Kader İpek Altınbulak’ı DİSK başkanlığına aday gösterdi. Buna karşın Birleşik Metal’e dönük övgüleri ve Adnan Serdaroğlu’nun başkan olması gerektiğini söylemesi, çelişik bir durumdu. Birleşik Metal, öncesi bir yana son TİS’te de -grev kararı almasına karşın- Türk Metal’le aynı metne imza atmıştı ve metal işçilerinin tepkisini toplamıştı.
Son gün yapılan seçimler tamamen göstermelikti. Zaten önceden anlaşma yapılmış ve tek liste halinde çıkılmıştı. Başkanlığa Arzu Çerkezoğlu yeniden getirilirken, Adnan Serdaroğlu genel sekreter oldu. Yönetim ise, Lastik İş, Genel İş, Gıda İş, Sosyal İş ve Tekstil başkanlarından oluştu. 2 delegesi olan Nakliyat İş’in başkan adayının 25 oy alması ise, varolan listeye tepkiyi ifade ediyordu.
16.Genel Kurul’da, Limter-İş adına bir delege dışında, delegelere hiç söz verilmedi. Diğer yandan eski başkanları kürsüye çıkarıldı, Rıdvan Budak gibi tescilli bir işbirlikçi “divan”a seçildi. DİSK’in Genel Merkezi’nin Ankara’ya taşınması kararını da tüm bu olumsuzlukların başına eklemek gerekir.
Kriz koşullarında işçilerin sefalet ücretiyle geçinmekte zorlandığı, her dakika bir işçinin işten atıldığı, işsizlikten dolayı intiharların arttığı bir ortamda gerçekleşen 16. Genel Kurul’da DİSK, daha uzlaşmacı bir rotaya dümen kırdığını ilan etti. Sadece tarihiyle övünen, bugüne ve geleceğe dair tek şey söylemeyen ve umut vermeyen görüntüsüyle “devrimci” sıfatını hak etmediğini bir kez daha gösterdi. İşçi sınıfı tabandan örgütlenip yönetimleri ele geçirmediği sürece, DİSK dahil hiçbir sendikanın mücadeleci bir çizgi izlemeyeceği yeniden kanıtlandı.