Paris’in kuzeyinde 20 Nisan günü sabah saatlerinde sokaklara çıkan gruplar polisle çatıştı. Yoğun polis şiddetine ve göz yaşartıcı gaza rağmen, protestocular eylemlerini sürdürdü, havai fişek patlattı. Olaylar Fransa polisinin etnik azınlık topluluklara karşı saldırgan yaklaşımını protesto etmek isteyen kitlelerin öfkesini ifade ediyordu.
18 Nisan günü “serbest dolaşımın sınırlandırılması” sırasında, bir polis aracı 30 yaşındaki bir motosikletliye çarparak ağır yaralanmasına neden olmuştu. Yaralı hastaneye kaldırıldı ve durumunun ağır olduğu belirtildi. Bir hafta önce de Fransa’nın güneyindeki Beziers’de, sokağa çıkma yasağını delen bir kişi, tutuklanırken gördüğü polis şiddeti nedeniyle hayatını kaybetmişti. Ortaya çıkan görüntülerde, üç polisin 33 yaşındaki bir adamı sürükleyerek götürdüğü görülüyordu. Ve polisler hakkında “bir kamu görevlisi tarafından adam öldürmeye yol açan kasıtlı şiddet” ve “tehlikede olan bir kişiye yardım etmemesi” şüphesiyle soruşturma başlatılmıştı.
İki olayın birleşmesi, kitlelerin öfkesinin patlamasına neden oldu. 20 Nisan günü Paris’in kuzeyindeki Villeneuve-la-Garenne’de gruplar sokaklara döküldü. Polisin gruplara saldırısının görüntüleri kısa sürede hızla yaygınlaştı. Protestocu grupların polise karşı direnişi de büyük bir etki yarattı.
Fransa’da hükümet, koronavirüs salgını karşısında yeterli önlemleri almadığı için zaten kitlelerin büyük tepkisini çekiyordu. Alınmayan önlemler, Fransa’nın salgından en fazla etkilenen ülkelerinden birisi olmasına neden oldu. Bir taraftan salgın karşısında güvencesiz kalmanın verdiği öfke, diğer taraftan azınlıklara karşı polis şiddetinin bir biçimde her olayla kendisini gösteriyor olması, sadece azınlıkların değil, Fransa’da genel olarak kitlelerin öfkesine neden oluyor.