İsviçre’de 15-16 Haziran’ın yıldönümünde eylem

15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 50. yıldönümünde, İsviçre-Basel’de, 20 Haziran günü bir yürüyüş ve miting gerçekleştirildi. Eylemde Gezi Direnişi’nin yıldönümü de kutlandı. Ayrıca, son günlerde Kürdistan’da artan katliamlar protesto edildi. Militan ve coşkulu geçen yürüyüş ve mitinge İsviçreli sol gruplar da destek verdi.

Eylemi PDD, Bir-Kar, Birleşik Devrim Dergisi, Partizan ve SYKP birlikte örgütlediler. Çağrı afişlerinde 15-16 Haziran, Gezi Direnişi, Kürt halkının mitinglerinin yanısıra, ABD’de siyahlara yönelik ırkçı şiddete karşı protesto gösterilerinden görseller kullanılmıştı. Eylemde toplanma yeri olarak Basel’in Dreirosenbrücke bölgesi belirlendi. Saat 14’ü gösterdiğinde, yaklaşık 1500, 2000 kişi toplanmıştı.

Miting için hazırlanan ortak basın açıklamasını, PDD temsilcisi okudu. Metin şöyle başlıyordu:

“Türkiye’de sarsıcı etkiler yaratan ve Türkiye burjuvazisine korku salan, tarihsel önemde iki büyük ayaklanmanın yıl dönümündeyiz. Bunlardan ilki, elli yıl önce yaşanan 15-16 Haziranbüyük işçi ayaklanmasıdır. İkincisi ise, yedi yıl önce yaşanan Haziran halk ayaklanmasıdır.
15-16 Haziran, Türkiye işçi hareketi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Ardından geçen 50 yıla rağmen hala işçi sınıfı hareketi tarihindeki en büyük, en militan ve en önemli işçi eylemi olma özelliğini koruyor. 15-16 Haziran yalnızca iki işçi kentinde toplu bir üretimi durdurma eylemi değil, aynı zamanda toplu ve militan bir sokağa çıkıştır da. 100 bini aşkın işçinin her türlü yasa ve yasağı çiğneyerek, türlü uyarı ve tehditlere meydan okuyarak, polis, asker ve tank barikatlarını aşarak, zamanın hükümetine ve parlamentosuna karşı kararlı bir haykırış, sermaye düzeninin tüm kurumları ile militan bir karşı karşıya geliştir. İşte bu özellikleriyle 15-16 Haziran Direnişi militan-kitlesel bir işçi başkaldırısı olarak halen de aşılamayan görkemli bir işçi direnişidir.
Haziran Direnişi ise, beklenmeyen bir büyük kendiliğinden patlamaydı. Türkiye tarihinde bir dönüm noktası oldu. Yıllardır AKP iktidarının baskı, sömürü, yıkım, yağma, çevre ve yaşam tarzına, kadın düşmanlığına ve ırkçı politikalarına karşı büyük bir hoşnutsuzluk ve öfke birikmişti. Böyle bir toplumsal atmosfer içinde İstanbul’da görkemli bir kitle hareketi patlak verdi tüm Türkiye’ye hızla yayıldı ve bu haftalarca sürdü. Direniş özgün bir vesile üzerinden patlak vermiş olsa da milyonlarca insanı harekete geçiren asıl etken, AKP iktidarına ve onun başındaki Erdoğan’a karşı birikmiş tepkiydi.
Bu iki büyük görkemli tarihsel direnişin yıl dönümünde anlamlı bir tesadüfle Amerika halkları ayağa kalktı. Koronavirüs salgınının aylardır adeta “hayatı durdurduğu” koşullarda, Amerika’da hunharca işlenen bir cinayetin tetiklemesiyle büyük bir sosyal patlama yaşandı. Çürümüş kapitalizmin kalbinde, “Adalet yoksa barış da yok!”, “Nefes alamıyorum!” şiarıyla başlayan isyan, dünyada’da yankılandı. Haftalardır Amerika halk direnişiyle sarsılıyor, dünyanın bir çok ülkesi ise ırkçılık karşıtı büyük kitle gösterilerine sahne oluyor.”

Yürüyüş bu basın açıklamasıyla başladı. Eylem sırasında Türkiye devletinin katliamcı yüzünü teşhir eden ve ortak mücadelenin yükseltilmesi çağrısında bulunan konuşmalar yapıldı. Messeplatz’a kadar yürüyüş coşkulu ve militan biçimde gerçekleştirildi. Bu yürüyüş sırasında polis, korona genelgeleri gerekçesiyle 300 kişiden fazlasının yürümesine müsaade etmeyeceklerini söylediler. Buna rağmen yürüyüş kitlesel biçimde sürdürüldü.

ABD’de polisin ırkçı saldırılarına karşı geçen hafta milyonlarca insan sokaklardayken, Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Basel’de de protesto eylemi yapılmıştı. Ancak eylem, polisin müdahalesiyle yarıda kalmıştı. Bugünkü kararlılık, coşku ve kitlesellik, polisin müdahalesini boşa çıkardı.

Eylem halaylar ve sloganlarla son buldu.

Yaşasın Gezi Ayaklanmamız!

Kahrolsun Faşizm, Kahrolsun Emperyalist Barbarlık!

Yaşasın Halkların Kardeşliği!

Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!

Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!

İsviçre PDD

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …