Geleceğimizin köprüsü tarihimiz

1 Ocak 1906- Moskova ayaklanması başladı

1905 Aralık ayında Rusya’da işçilerin Çarlık tarafından uygulanan baskılara karşı tepkileri büyümekteydi. 8 Aralık’ta 100 bin işçiyi temsilen işçi sovyetleri, grev kararı aldı ve uyguladılar. Ardından gerçekleşen ayaklanma, menşevik önderlerin pasifist tutumlarından dolayı yenildi. Lenin, ayaklanmadan çıkarılması gereken birinci dersin, “daha fazla silaha sarılmak” olduğunu tespit etti. Menşevik önderler ise silahlanmayı bir hata olarak gördüler. Bu ayaklanmanın deneyimini kuşanan Bolşevikler, 1917 Ekim devrimine giden süreci örmeye başladılar.

 

1 Ocak 1959- Küba devrimi

Fidel Castro önderliğindeki Kübalılar, ABD işbirlikçisi Batista diktatörlüğünü devirerek iktidarı ele geçirdi. Küba devrimi, dünya halkları tarafından coşkuyla karşılanırken, Latin Amerika’yı “arka bahçesi” olarak gören ABD’nin paniğe kapılmasına yol açtı. Devrimden sonra ABD, Küba’ya karşı sayısız provokasyonlar, sabotaj ve operasyonlar yaptı ama her defasında başarısızlığa uğradı.

 

1 Ocak 1949- Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu

1921 yılında Komüntern’in yardımıyla Çin Komünist Partisi, Şanghay’da kuruldu. ÇKP, “komünist” adını taşımakla birlikte, gerçekte “köylü devrimcisi” bir çizgiye sahipti ve milli burjuvazinin temsilcisi Çan Kay Şek’in başında bulunduğu hükümete destek verdi. 1931’de Japonya Mançurya’yı işgal edince, ÇKP işgale karşı köylü direnişini örgütlemeye başladı. Bu direniş, ÇKP’yi büyüttü ve kısa zamanda “kurtarılmış bölge”ler ilan edildi. 1949 yılında Mao önderliğindeki ÇKP, Çin devrimini gerçekleştirdi.

 

1 Ocak 1965- Filistin’de silahlı ayaklanma başladı

1948 yılında İsrail tarafından işgal edilen Filistinliler, kendilerini pazarlık konusu yapan Arap işbirlikçilerinin pasif çizgisine karşı, örgütlenmeye başladılar. 1964’te El Fetih, silahlı eylemlere başlama kararı aldı. 1 Ocak 1965’te ise Ürdün nehrinin yatağını değiştirmek için İsraillilerin yaptığı tesislere saldırarak ilk ateşi yakmış oldular.

 

4 Ocak 1991- Zonguldak maden işçilerinin yürüyüşü

48 bin işçi adına yürütülen TİS sürecinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine, bir ayı aşkın süre direnen maden işçileri, 3 Ocak’ta yapılan genel grevin ardından Ankara’ya yürüyüş başlattı. Bolu Mengen’de jandarma barikatı tarafından engellendi. İşçilerin bu barikatı aşabilecek kararlılığı varken, işbirlikçi sendikacılar eylemi bitirdiler. Bu yürüyüş ‘89 bahar eylemlerinin zirvesini de oluşturdu.

 

5 Ocak 1996- Ümraniye Cezaevi’nde katliam

Artan hak gasplarına karşı devrimci tutsaklar eyleme başladılar. Devletin saldırısı üzerine barikatlar kurdular. ‘96 ÖO şehidimiz Osman Akgün’ün ön saflarında yer aldığı eylemde DHKP-C militanları Rıza Boybaş, Abdülmecit Seçkin ve Orhan Özen ve Gütekin Beyhan şehit düştü.

 

6 Ocak 1969- Commer’in arabası yakıldı

“Vietnam Kasabı” olarak bilenen ABD büyükelcisi Commer, bir konferans için ODTÜ’ye geldiği bir sırada, öğrenciler makam arabasını ateşe verdiler. Commer, 19 Ocak’ta görevinden istifa etti ve Amerika’ya döndü. Bu eylem, gençliğin anti-emperyalist mücadelesinin simgelerinden biri oldu.

 

8 Ocak 1996- Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe gözaltında katledildi.

 

9 Ocak 1905- Rusya’da “Kanlı Pazar”

Çar’a dilekçe vermek için saraya yürüyen 140 bin işçinin üzerine ateş açıldı ve binlerce işçi öldürüldü. İşçiler bu yürüyüşe önderlik eden ve Çar’ın ajanı olduğu anlaşılan Papaz Gapon’un oyununa gelmişlerdi. Fakat bu olay 1905 devrimini tetikledi ve işçiler Papaz Gapon’u öldürdüler.

 

9 Ocak 2013- PKK’nin kurucularından Sakine Cansız ile kadroları Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, Paris’te bir MİT operasyonu ile katledildiler.

 

15 Ocak 1919- Spartakist önderler katledildi

I.Enternasyonal’in döneklerinin başında gelen Alman sosyal demokratları, “vatan savunması” adı altında I. emperyalist savaşta kendi burjuvalarına destek verdiler. Savaşın ardından da Alman burjuvazinin yardımına koşup hükümete girdiler. Hükümete gelir gelmez ilk yaptıkları iş, işçi sınıfının önderlerine azgınca saldırmaktı. 1919’da yükselen devrimci dalganın önüne geçebilmek için her yolu denediler. Rosa ve Karl işte böyle bir sürecin ardından katledildi.

Yılların birikimini taşıyan her iki önder de, Alman sosyal demokratlarının izlediği politikaları şiddetle eleştirerek savaşa karşı olduklarını açıklamışlardı.  Sovyet devriminin gerçekleştiği o koşullarda Alman emperyalizminin de devrimle yıkılması, tüm dünya işçi ve emekçilerine yepyeni umutlar açacak, Sovyetler Birliği’nin dünya gericiliği karşısında tek kalmasını da önlemiş olacaktı. Ancak Alman devrimi yenilgiyle sonuçlandı ve sosyal demokrat hainler, Hitler’e iktidarı teslim ederek faşizmin Almanya ve dünya üzerinde azgın bir terör estirmesine zemin hazırladılar.

Bugün milyonlarca kişi onları özlemle, sevgiyle anıyor. Sosyal demokrat hainler ise halkların nefretini kazanarak tarihteki yerlerini aldılar.

 

Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı yaşıyor!

Türkiye proletaryasının önderleri Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşları, 28-29 Ocak 1921’de Kemalist burjuvazi tarafından vahşice katledildiler.

Mustafa Suphi, Türkiye komünist hareketinin ilk önderidir. Sinop’ta mahkum iken kaçtığı Rusya’da, savaş nedeniyle esir olarak tutuldu. Esir Türkler arasında örgütlemelere girişti. Çarlığa karşı yürütülen mücadeleye, ardından Bolşevik Partisi’ne katıldı. Teorik bilinci, usta örgütçülüğü, boyun eğmez ve fedakar yapısı ile yoldaşları arasında sivrildi. III.Enternasyonal’in Kuruluş  Kong-resi’ne katıldı. Doğu halkları, özellikle de Türklerin bulunduğu yerlerde propaganda ve örgütleme çalışmalarında bulundu.

Temmuz 1918’de Türk Sol Sosyalistleri Kong-resi, Moskova’da Mustafa Suphi önderliğinde toplandı. Burada alınan karar gereğince İstanbul, Ankara, diğer Anadolu illeri ve Bakü’den katılan delegelerle, 10 Eylül 1920’de Türkiye Komünist Partisi Kuruluş Kongresi Bakü’de yapıldı.

Mustafa Suphi önderliğindeki TKP, o günün koşullarına uygun bir program ve devrim stratejisine sahipti. Ulusal Kurtuluş Savaşını devrimle taçlandırmak istiyordu. Bu konuda Kurultay karar metninde; “Türkiye Komünist Partisi, ülkede emperyalizme karşı Ulusal Kurtuluş Savaşının derinleşmesine çaba gösterecek ve bu hareketin desteklenmesinin yanı sıra emekçilerin egemenliğinin kurulmasına çalışacaktır” denilmekteydi.

Mustafa Suphi, Kongre’de belirlenen görev doğrultusunda bir gönüllüler alayı ile yola çıktı. Fakat Azerbeycan’da yolları karşı-devrimciler tarafından tutulmuştu. Bir an önce Anadolu’ya ulaşmak düşüncesiyle daha dolambaçlı bir yoldan 14 yoldaşıyla birlikte (Ethem Nejat, Aşçıoğlu Bahaeddin, Kazım Hulusi, Kıralioğlu Maksut, Hilmioğlu İsmail Hakkı, Ahmetoğlu Hayrettin, Hakkı bin Ahmet Ali, Emin Şefik, Süleyman Tevfik, Manisalı Kazım bin Ali, Maria -M. Suphi’nin eşi-, Hatipoğlu Mehmet, Hacı Mustafaoğlu Mehmet, Cemil, Nazmi bin İbrahim) gitme kararı aldı. Mustafa Suphi ve yoldaşları, Kars’taki gösterişli karşılamadan sonra geçtikleri yerlerde hakaret ve saldırılarla karşı karşıya kaldılar. Geri dönme önerilerine Mustafa Suphi karşı çıktı ve  ölümü göze aldığını söyleyerek yoluna devam etti. Trabzon’da zorla motorlu bir sandala bindirildiler ve arkadan gelen Kemalist burjuvazinin uşaklarının süngülü, bıçaklı saldırısıyla vahşice katledildiler.

Onbeşler, Türkiye komünist hareketinin ilk şehitleridir. Karadeniz üzerinde iki sınıf çarpıştı. Mustafa Suphi ve yoldaşları davamıza uygun bir yiğitlikle öldüler.

Göğsümde 15 yara var!..

Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!

Kalbim yine çarpıyor,

Kalbim yine çarpacak!!!

 

Göğsümde 15 yara var!

Sarıldı 15 yarama

Kara kaygan yılanlar gibi karanlık sular!

Karadeniz boğmak istiyor beni,

Boğmak istiyor beni

Kanlı karanlık sular!!!

 

Saplandı göğsüme 15 kara saplı  bıçak

Kalbim yine çarpıyor,

Kalbim yine çarpacak!..

 

Göğsümde 15 yara var!

Deldiler göğsümü 15 yerinden,

Sandılar ki, vurmaz artık kalbim kederinden.

Kalbim yine çarpıyor,

              Kalbim yine çarpacak!!!

 

Yandı 15 yaramdan 15 alev,

Kırıldı göğsümde 15 kara saplı bıçak…

Kalbim

Kanlı kızıl bir bayrak gibi çarpıyor,

                                          Çar-pa-cak!          

                                               Nazım Hikmet

 

19 Ocak 2007- Hrant Dink katledildi

Agos gazetesinin Genel yayın yönetmeni olan Hrant Dink, yükseltilen şovenist kampanya sonucu katledildi. Bu cinayet, kitlelerin büyük tepkisiyle karşılaştı. Cenazesi yüz binlerin katılımıyla gerçekleşti ve ölüm yıldönümünde binlerce kişi devletten hesap sormak için sokaklara aktı. Devlet göstermelik olarak katilleri yargılamak zorunda kaldı. Önce “Ergenekoncular”ın sonra da “FETÖ”cülerin üzerine yıkılarak klik çekişmelerine alet edildi.

 

21 Ocak 1980- Tariş direnişi

Öncü işçileri işten atarak faşist kadrolaşma yaratmak isteyen patronlara karşı, eyleme geçen işçilere polisler saldırdı. 50 işçi yaralanırken, 600 işçi gözaltına alındı. İşçiler bu saldırıya karşı fabrikayı işgal etti ve halkla birlikte direnişe geçti. Bu direniş ve işgal eylemi, sınıf hareketi açısından önemli etkiler bıraktı.

 

21 Ocak 1924- Ekim devriminin önderi, “emperyalizm ve proleter devrimleri çağının Marksı” Lenin yaşamını yitirdi

 

22 Ocak 1946- Kürtlerin ilk devleti “Mahabad Kürt Cumhuriyeti” ilan edildi.

 

23 Ocak 1983- TKP-ML Hareketi militanı Ali Aktaş Adana Kapalı cezaevinde idam edildi.

 

28 Ocak 1963- Kavel direnişi

Fabrikada hak gasplarına karşı işçiler fabrikayı işgal ettiler. İşgal eylemine polisler saldırdılar. Direnişe halk da destek verdi.

 

29 Ocak 1983- Üçüncü Yol davasından yargılanan Ramazan Yukarıgöz, Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan ve Mehmet Kanbur İzmit’te idam edildiler.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …