CHP’li belediyelerde grevler

İstanbul Kadıköy ve Maltepe belediyelerinde başlatılan grevler kısa sürede bitti. Daha doğru bir ifadeyle, Genel-İş genel merkezi tarafından işçilerin iradesi yok sayılarak grevler satıldı. Talepleri karşılanmayan işçiler, hem belediye yönetimlerine ve CHP’ye, hem de DİSK Genel-İş sendikası merkez yönetimine tepkililer.

Maltepe belediye işçileriyle 2 Mart günü görüştük. İşçiler istediklerini alamadıkları ve sendikanın şube yönetimi yok sayıldığı için tepkililer. Ama firesiz greve çıktıkları ve belediyenin tüm saldırılarına, kara propagandalarına, grev kırıcılıklarına rağmen grevi sürdürdükleri için mutlu ve umutlular. “Her şeye rağmen iyiydi, teşhir oldular, açığa çıktılar” sözleriyle coşkularını ifade ediyorlar.

Kadıköy Belediyesi’ndeki grev satıldıktan sonra aynı şeyin kendi başlarına geleceğini anlamış Maltepe işçileri. Buna karşı eylem kararı da almışlar. İşçilerden Ahmet, anlaşmanın yapıldığını ilk önce polisten duyduklarını ama inanmadıklarını; anlaşma yapıldığına dair açıklamayı gösterdikten sonra şaşırdıklarını anlatıyor. Bunun üzerine grevi fiilen sürdürme oylaması yapıyorlar; oylamaya katılanların neredeyse hepsi grev istiyor. “Fakat bir defa kırılma yaşandı; moraller bozuk; başka müdürlüklerde, birimlerde dağılmalar oldu. Grev yükü sadece bir müdürlüğün işçilerinin üzerine yıkıldığı zaman zorluklar çok olur” diye düşünmüşler. Pandemi dönemini de hesaba katarak devam etmemeye karar vermişler.

“Eylem sırasında grev kırıcılarının attığı her adımı gördük, engel olduk” diyor Ahmet. Her müdürlükte, her birimde komite kurduklarını, kurdukları komitelerin sadece grev yerinde beklemediklerini, her mahallede grev kırıcılarına karşı işçilerin görev aldığını; kurdukları komite ve internet grupları üzerinden anında haberleşerek çıkan sorunlara anında müdahale ettiklerini anlatıyor. Asıl başarısızlığı, belediye ve CHP yönetiminin internet üzerinden yürüttükleri kara propagandayı boşa çıkarma konusunda yaşamışlar. Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın “yüzde 47 verdik hala kabul etmiyorlar” demagojisini etkisizleştiremişler. Verilen 4750 TL ücretin içinde yol, yemek ve tüm sosyal hakların olduğunu, bunların çıkartılması durumunda asgari ücretin çok az üstünde bir ücret sözkonusu olduğunu anlatıyor. İstedikleri zam yüzde 40 iken, sadece yüzde 21 artış gerçekleşmiş; diğer taraftan medyada sürekli yüzde 47 zam verildiği ama işçilerin bunu beğenmedikleri konuşulmuş.

 

CHP’li belediyede grev yapmak

Belediye grevleri, gündeme geldiği andan itibaren çok tartışıldı. Öyle ki, sınıf mücadelesi konusunda kimin nerede durduğuna dair çok çarpıcı bir tablo oluşturdu. CHP’li belediye başkanlarına karşı mücadele eden belediye işçileri, “AKP’nin ekmeğine yağ sürmekle” suçlandı; CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi grev kırıcılık yaparak, grevdeki belediyelerin çöplerini topladığında, bu suçu örtbas edildi; işçiler “AKP’li belediyeler varken neden greve çıkmadınız” diye yargılandı; istedikleri ücretler nedeniyle “şımarıklık” yaptıkları söylendi…

En başta, medyada üstüste CHP’li belediyelerde yapılan sözleşmelerin haberleri abartılı biçimde kitlelerin gözüne sokuldu. 4 bin lira, 5 bin lira ücrete imza attıkları haberleri ile CHP’li belediyeler şişirildi. Oysa bunlar son derece demagojik haberlerdi. Açıklanan bu rakamlar, net ücret değildi; yol, yemek ve ikramiyeler eklendikten sonra bu rakam elde ediliyordu. İşçilere servis tahsis etmesi, işyerinde yemek vermesi gereken kurum, bunların yerine parasını verdiğinde işçinin ücreti yüksekmiş gibi bir tablo oluşuyor. Öyle ki yaklaşık 750 TL yemek, 350 TL yol parası, ücrete eklenerek söyleniyor. Yanısıra, uzun mücadeleler sonucunda kazanılmış olan sosyal haklar da ücrete eklendiğinde, rakam 4-5 binlere çıkıveriyor. Gerçekte ise net ücret, 3 bin liranın biraz üzerinde kalmaya devam ediyor. Yani “Türkiye koşullarında bu rakamlar…” diye konuşulan rakamlar gerçeği yansıtmıyor.

Kaldı ki, gerçekten net ücretler 4-5 bin lira civarında olsa ne olur? Ülkemizde açlık sınırı 2 bin 584, yoksulluk sınırı 8 bin 939 lira olmuşken (Bisam Ocak 2021 rakamları), 5 bin lira geçinmek için son derece yetersiz bir rakamdır. Burada kınanması gereken belediye işçilerinin talepleri değil, açlık sınırındaki yaşamların meşrulaştırılmasıdır. İşçilere bu ücretlerin “layık” görülmemesi, üstelik de “solda” olduğu iddia edilen kesimlerin bunu yapması, onların “şımarıklığı”dır, işçilerin değil.

Yanısıra, CHP’li belediyenin grev kırıcılığının meşrulaştırılması, çok vahim bir durumdur.

Belediye grevleri, yarın CHP’nin olası “iktidarı” koşullarında sınıf mücadelesinin bir prototipini göstermiştir. İşçilere reva görülen ücretlerin düşüklüğü ile, medyayı kullanma ve halkı işçilere karşı kışkırtma yöntemleriyle, kullandıkları demagojik argümanlarla, grev kırıcılıkları ile, “işçi düşmanı CHP”nin küçük bir örneğidir yaşanan. Ve “sol”cusuyla sağcısıyla bütün düzen partilerinin burjuvazinin temsilcisi olduğu gerçeğinin somut biçimde ortaya dökülmesidir. Tam da bu nedenle, sınıf mücadelesinde işçilerin tek dayanağı, üretimden gelen kendi güçleridir.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …