Kavganın adı Paris

Fransa genelinde bir çok şehirde, özellikle Paris’te, işçi sınıfı tarihine yaraşır bir mücadele ve kavga günü olarak geçti 1 Mayıs 2021.

Bu yıl da Paris, burjuvazinin tüm iki yüzlü sinsi politikalarına, sindirme ve korku yayma çabalarına, yaşlısı, genci, çocuğuyla dimdik dikilerek “Kahrolsun kapitalizm” sözleriyle, yumruklar sıkılarak, kimi zaman coşkulu, kimi zaman da polisle dişe diş çatışmalı bir biçimde yanıt verdi. Kitle, Enternasyonal ve Çav Bella şarkıları eşliğinde Cumhuriyet Meydanı (Place de Republique) ve Nasyon Meydanı’na kadar olan yürüyüş güzergahını doldurdu.  “Güvenlik” adı altında kimi yerlerde yüzlerce robot giysili, kalkanlı kolluk gücü yığılmıştı.. Polisin saldırısı, gözaltı ve yaralanmalar, 70 bin kişi civarındaki kitleyi durduramadı. Polisin tüm saldırı ve provokasyonlarına karşı dişe diş dövüşerek cevap verdi, burjuvazinin sömürü aracı bankalarını parçalayarak kin ve öfkesini kustu.

Eylem sendikaların çağrısı üzerine gerçekleşmişti, ama toplumun her kesiminden katılım vardı. Son döneme damgasını vuran, Fransa tarihinin görkemli direnişlerinden birini gerçekleştiren Sarı Yelekliler de eylemdeydi ve ateşin harlayıcıları olarak cadde ve meydanları 10 binlerce kişiyle doldurmuştu. Kitle yürüyüşe geçtiği andan itibaren polis, Sarı Yelekliler’in ve Anarşistlerin kortejlerine karşı daha bir saldırgan davranmış, ilk dakikalarda araya barikatlar kurarak bu kortejin sendikaların olduğu kortejle birleşmesini engellemişti. Onlar da ilk andan itibaren bu saldırıları cevapsız bırakmadılar ve direndiler.

Türkiyeli devrimci, demokrat kurumların yer aldığı 1 Mayıs yürüyüşü, elbette bu yıl daha büyük önem arzediyordu. Pandemi sürecinin ilk yılında, sokağa çıkma yasağının kitleler üzerindeki etkisiyle 1 Mayıs ancak bazı bölgelerde küçük gruplar halinde kutlanabilmiş; daha çok evlerin bahçesi ya da sokak başlarında yapılan kısa süreli pankart açıp slogan atma biçiminde geçiştirilmişti. PDD olarak bizim de içinde bulunduğumuz “Grev ve Direnişlerle Dayanışma Komitesi” ise sokağa çıkma yasağına rağmen Fransa ve dünya kamuoyuna mal olan korsan tipi eylem organizasyonuyla, Republique Meydanı’na çıkarak 1 Mayıs’ı sokakta kutlamıştık.

Bu bir yıl boyunca bir çok defa sendikalar, Sarı Yelekliler, sağlık çalışanları gibi zorunlu çalışmaya tabi tutulanlar, kağıtsız göçmenler, ekolojistler, öğrenciler vb. pek çok kesim çeşitli eylemler organize ederek, fiiliyatta yasakları delerek sokaklara çıktılar. Çünkü Covid salgınının ikinci dalgasının yükseldiği, hasta ve ölüm sayılarının arttığı dönemde, işten çıkarmalar da artmış, işsizlik oranları yükselmiş, temel ihtiyaç maddelerine gelen zamlarla alım gücü düşmüştü. Bu durum işsizliğin artması ve ucuz işgücünün patlaması yönüyle büyük bir etki yaratmış, göçmenleri çok daha fazla, daha doğrudan etkilemişti. Dolayısıyla hem emperyalist-kapitalist sistemin kendisine, hem de bu sistemin yürütücülerine karşı tepkiler büyüdü. Hemen her eylemin içinde atılan sloganlarda, bu öfke dile getirilirken, Cumhurbaşkanı Macron ve hükümeti istifaya çağrıldı.

* * *

Bu noktada biz Türkiyeli ve Kürdistanlıların da, geleceğimize yön verme hedefiyle, 1 Mayıs’a geçmiş yıllardaki kadar güçlü biçimde katılacağını düşünmüştük. Ancak belki de ilk defa, komite kurulmadan bu 1 Mayıs’a her kurum kendi çalışmaları üzerinden katıldı. Biz de kendi çalışmalarımızı yürüttük.

Polis adeta yığınak yapmıştı giriş çıkışlarda. Stand açmak isteyen bir kuruma, izinli olmalarına karşın izin vermediler; hatta kimlik kontrolü yaparak bu kurumun pankartlarına ve diğer malzemelerine el koydular; bir kişiyi de gözaltına aldılar. Gözaltına alınan arkadaş akşam saatlerinde serbest bırakıldı.

Saatler ilerledikçe Türkiyeli ve Kürdistanlı kurumların eyleme katacağı kitleye ilişkin beklentimiz zayıfladı. Aslında eylemin başlangıç saatine kadar sakin ve durgun bir ortam vardı. Eylem saati geldiğinde ise, birdenbire sağdan, soldan gelen gruplarla onbinlerce kişi alana yığıldı ve kortejler oluşturuldu.

Biz de diğer gruplarla birlikte yürüyüş kortejine katıldık. Ama yürüyüş bir türlü başlamıyordu. Ön saflarda çatışmalar olduğunu duyduğumuz anda, yanımdaki dostlarla ön tarafa yöneldik. En önde Sarı Yelekliler ve Anti-faşist gruplar bulunuyordu. Biz de onların yanına geçmeye çalışırken, polisin kitleye saldırması ve araya polis barikatı kurmasıyla, arkadaki sendikalar ve diğerleriyle ayrışma yaşadık.

Yaşanan ilk çatışmaların ardından, ön cephede bizim de içinde yürüdüğümüz gruba polis tekrar saldırdı; Sarı Yelekliler ile Anti-faşist grubu ayırdı. Biz Sarı Yeleklilerin içinde kalmıştık. Yer yer çatışılarak süren eylem Nationale Meydanı’na geldikten bir süre sonra dağıldı.

Kahrolsun emperyalizm ve kapitalizm!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Yaşasın 1 Mayıs!

Biji yek gulan!

Paris PDD

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …