Bir işçi çalıştığı işyerinden ayrıldığında, patron SGK’ya (Sosyal Güvenlik Kurumu) “işçinin işten ayrılma sebebi”ni bildirmekle yükümlüdür. Uygulamada kolaylık sağlamak amacıyla SGK, işten çıkış sebeplerini genel sayı kodlarıyla kısaltmıştır. Patronlar, işçinin işten çıkış belgesini hazırlarken, SGK’nın belirlemiş olduğu bu kodları kullanırlar.
SGK, işçinin işten çıkışı ile ilgili olarak patronun yaptığı bu bildirimi dikkate alır. İşçinin işsizlik ödeneği, kıdem tazminatı gibi konular, bu bildirime bağlı olarak belirlenir. İşçilerin bu bildirimlerin hazırlanması sürecinde söz hakkı yoktur. Ve işçi tarafından aksi ispat edilinceye kadar, SGK için “patronun beyanı esastır”. “İşçinin ispatı” için ise uzun ve işçinin mağduriyetini büyüten dava süreçleri yaşanmaktadır.
SGK’nın “Kod 29” olarak kısalttığı madde, İş Kanunu 25/2 maddesiyle düzenlenen “işçinin iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırı davranışı” ile iş akdinin feshi maddesidir. Tamamen işçiyi kusurlu bulan, bu nedenle kıdem tazminatı ve işsizlik ödeneği haklarını sıfırlayan bir maddedir bu.
17 Nisan 2020 tarihinde “işten çıkarma yasağı” başlatıldığında, sadece bu madde “muaf” kapsamına alındı. Ve işçi çıkarmak isteyen patronlara, çok önemli bir maddi yükümlülükten, kıdem tazminatından kurtulma olanağı sağlayan bir özgürlük alanı yaratılmış oldu. 2020 yılı içinde yaklaşık 177 bin işçi Kod-29’la işten atıldı.
Koronavirüs salgını döneminde gerçekleşen işçi direnişlerinin büyük çoğunluğu “Kod-29 ile işten çıkarılma” nedeniyle yaşandı. Çünkü patronlar kendilerine tanınan bu büyük özgürlüğü, işçileri “ahlaksızlıkla” damgalamak pahasına “ahlaksızca” kullanmışlardı.
Ancak pandemi koşullarına, yasaklara, polis saldırılarına, gözaltılara rağmen işçiler Kod-29’a karşı büyük bir direniş gerçekleştirdiler. Yaşanan açık hak gaspı ve işçilere dönük onur kırıcı saldırı, bu direnişler sayesinde teşhir oldu; geniş kitleler Kod-29 saldırısına karşı tepki gösterdiler.
Bu direniş ve tepkiler devleti zor duruma sokunca, tam da kapitalizmin sömürücü yapısına uygun bir “çare” buldular. İşten çıkarmaları durduracaklarına, Kod-29’u saldırısını geri çekeceklerine yeni bir düzenleme yaptılar. SGK’nın Nisan ayı başında yayınladığı yeni bir genelge ile Kod 29 “dokuz doğurdu”!
İş Yasası’nın 25/2 maddesindeki “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış” yasası, 9 ayrı bölüme tasnif edildi ve SGK bunlar için 9 yeni kod belirledi. Yeni kodlar şöyle:
Kod 42: İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.
Kod-43: İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi.
Kod-44: Başka bir işçiye cinsel taciz.
Kod-45: İşçinin işverene yahut onun aile üyelerinden birine veya işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi.
Kod-46: İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi davranışlarda bulunması.
Kod-47: İşçinin işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
Kod-48: İşçinin art arda iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.
Kod-49: İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
Kod-50: İşçinin işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, makineleri, tesisatı veya başka eşya ile maddeleri 30 günlük ücreti ile ödeyemeyecek derecede hasara uğratması.
Bu düzenlemeyi yaparak işçilerin tepkisini yatıştıracaklarını düşünüyorlar.
Ancak salt patronların daha fazla kar elde etmesi ya da işçileri tazminatsız işten çıkarabilmesi için hangi maddeleri, hangi kodları kullanırlarsa kullansınlar, koronavirüs salgını koşullarında haksız yere işçileri işten çıkarmak, patronların ahlaksızlığı olmaya devam edecektir. Ve bu saldırıyı da durduracak olan, işçilerin direnişidir.