HDP’ye silahlı saldırı; Faşizme karşı birleşik mücadeleye!

“Halkın üstüne

böyle kalksa da

faşist namlular

Namert ellerdir,

en sonunda

bir bir kırılacak!”

HDP’nin İzmir il binası, 17 Haziran günü faşist bir saldırıya uğradı. Kapıları, duvarları silahla delik deşik ederek il binasına giren faşist saldırgan, HDP çalışanı Deniz Poyraz’ı kurşunlayarak öldürdü. Üstelik öldürdüğü kişinin fotoğrafını çekip internete koyacak kadar aşağılık olan bu yaratık, bunları önceden planladığını da ortaya koyuyordu.

Bu saldırı planlı bir saldırıdır. HDP’ye karşı uzunca bir dönemdir yürütülen saldırıların bir devamı, aynı zamanda bir üst aşamaya sıçratılmasıdır. Saldırganın kimliği ve saldırının yapılış biçimi bile, bunun planlı, organize ve devlet destekli olduğunu göstermektedir. Ağır silahlarla, bozkurt işaretleriyle pozlar vererek fotoğraflar çektiren ve bunları internette yayınlayan katil hakkında bugüne dek hiçbir işlem yapılmamıştır. Kaldı ki bu silahların devletin envanterindeki silahlar olduğu anlaşılmıştır. Ona bu silahları verip Suriye’ye gönderenler kimse, HDP’ye saldırıyı organize edenler onlardır. Yani karşımızda kontrgerillanın kullandığı bir tetikçi, bir cani vardır.

HDP binaları polisin gözetimi altındadır. Saldırgan günler öncesinden binaya girip çıkarak “keşif” yapmış, saldırıyı gerçekleştireceği gün büyük bir çanta ve elinde eldivenle binaya girmiş ama polisin hiç dikkatini çekmemiştir! Katil işini bitirdikten sonra “kimseye zarar vermedim” diyerek polislere teslim olmuştur. “Kimse”nin içinde HDP’liler yoktur! Polisin katile ilk sorusu “adın ne abicim”dir ve bu “dostluk” havası içinde gözaltına almışlardır. Haklarını arayan işçiye, emekçiye polisin saldırısıyla, bu katile gösterilen özen arasındaki fark, saldırının devlet eliyle işlendiğinin bir başka kanıtıdır.

Saldırının gerçek failleri, AKP-MHP blokudur. Yıllardır cihatçı teröristleri, faşist katilleri besleyip saldırtan, terör eylemlerini yaptırtan bu blok, HDP’yi “terörist” göstererek her tür saldırının önünü açmıştır. Son saldırının AKP-MHP bloku içindeki çatırdamanın bir sonucu mu olduğu, MHP-Soylu kanadının mı yaptırdığı tali bir sorundur, ayrıntıdır. HDP düşmanlığı ile bu yolu birlikte döşeyen AKP-MHP gerici-faşist bloku bir bütün olarak hedefe çakılmalıdır.

Bu saldırının bir katliam hazırlığı olduğu anlaşılmıştır. 17 Haziran sabahı HDP İzmir il binasında 40’tan fazla kişinin toplanacağı ve saldırının bu bilgi üzerine gerçekleştirildiği HDP’li yetkililer tarafından açıklandı. Zaten saldırganın üzerinde birden fazla şarjörün çıkması da bunu gösteriyor. Toplantının son anda ertelenmesi, büyük bir katliamı önlemiştir. Fakat anlaşıldı ki, amaçları onlarca HDP’liyi öldürerek kitlelerde şok ve panik yaratmaktı. Ayrıca son aylarca iyice açığa çıkan mafya bağlantılarını, yolsuzluklarını unutturmak, halka korku ve gözdağı vermekti.

Tüm muhalif kesimler saldırıyı “provokasyon” olarak niteledi. Hatta AKP sözcüleri bile “provokasyon” diyor. Provokasyon çığırtkanlığını yeni duymuyoruz elbette. Bu çığırtkanlıktaki asıl amaç “provokasyona gelmeyelim” diyerek halkı pasifize etmektir. Onun için “provokasyon” değerlendirmelerine mesafeli durmak ve bu kervana katılmamak gerekir.

Bu saldırı; faşist bir saldırıdır, bir katliam girişimidir. HDP’ye yönelik saldırganlığın yeni ve üst bir aşamaya sıçramasıdır. Ve bunu durdurmanın tek yolu da, ona denk bir tepkiyi ortaya koymaktır.

HDP bugüne dek kendisine yönelen saldırılara ciddi bir karşı koyuş göstermedi, kitlesini harekete geçirmedi. Hatta çoğu kez kitleyi yatıştıran, pasifize eden oldu. Ancak böyle yaparak saldırıları durduramadığı gibi artmasına zemin hazırladı. Gelinen noktada buna tahammül kalmamıştır. Aynı çizgiyi sürdürüp farklı bir sonuç beklemek hamhayaldir.

Bu kez saldırıdan hemen sonra kitlesel protestoların yapılması, iyi bir başlangıçtır. Ancak bununla yetinilmemesi gerektiği de açıktır. Artan faşist saldırganlığı durdurmanın tek yolu, kitlesel ve militan bir direniş cephesi yaratmaktır. Serhildanlarla ayağa kalkmak, faşizme karşı tek yumruk olmaktır. IŞİD’in Kobane’ye saldırısına nasıl tepki verildiyse, İzmir saldırısına da öyle tepki verilmelidir. IŞİD nasıl püskürtüldüyse bu faşist saldırılar da öyle püskürtülmelidir. Unutulmamalıdır ki, çivi çiviyi söker! Faşizme karşı kitlesel ve militan bir mücadele yükseltilmeden, bırakalım yıkmayı, geriletmek bile mümkün değildir.

HDP’ye saldırı, sadece Kürt halkına değil, işçi ve emekçilere, düzene muhalif kesimlere yapılan bir saldırıdır. HDP şahsında bütün bu kesimlere gözdağı verilmektedir.

Bu bilinçle HDP’ye sahip çıkılmalı, HDP’ye yönelik saldırılara topyekün karşı durulmalıdır.

Kahrolsun Faşizm! Yaşasın Birleşik Mücadelemiz!

Faşizme ölüm! Halklara özgürlük!

Yaşasın halkların kardeşliği!

Sokağa, eyleme, HESAP SORMAYA!

17 Haziran 2021

Proleter Devrimci Duruş

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …